English    Türkçe    فارسی   

6
3691-3715

  • Hattâ sebebe yapışırsan bile yiğit olmamalısın ki altında nice tehlikeler gizlidir.
  • İşte bu tedbir ve çekinme “ Tanrı izin verirse” demenin sırrıdır. Çünkü bu kaza ve kader, insana eşeği keçi gösterir.
  • Bir adam, yiğit ve akıllı bile olsa kaza ve kader, onun gözünü bağladı mı şaşkınlığından eşek gözüne keçi görünür.
  • Gözleri döndüren Tanrı’dır. Peki gönlü ve fikirleri döndüren kimdir?
  • Kuyuyu lâtif bir ev görürsün, tuzağı zarif bir tane. 3695
  • Bu, sofestailik değildir. Tanrı’nın değiştirmesidir. Hakikatler nerede? Sana böyle gösterir işte.
  • Hakikatleri inkâr eden tamamıyla bir hayal peşine düşmüştür.
  • Fakat demez ki her şeyi hayal sanan da bir hayal olur mu? Gözünü ov da bak!
  • Şehzadelerin “İnsan neden men edilirse ona haristir “ hükmüne uyup—Biz kendi kulluğumuzu gösterdik ama senin kötü huyun kulolmayı bilmiyor ki—o gitmeyin denilen kalye gitmeleri, babalarının bütün vasiyetlerini, bütün öğütlerini ayaklarının altına almaları, nihayet belâ kuyusuna düşmeleri, nefs-i levvam’nin onlara “ Size bir korkutucu gelmedi mi? “ sözüne karşılık ağlaya ağlaya ve pişmanlıkla “Geldi. Duysaydık, dinleseydik, Yahut aklımız olsaydı cehennemlikler arasına girmezdik” diye cevap vermeleri
  • Bu sözün sonu gelmez. Şehzadeler, o kaleye gitmek için yola düştüler.
  • Meyvesini yemeyin denen ağaca yürüdüler. İhlas sahiplerinin tavlasından çıktılar. 3700
  • Babalarının gütmeyin demesinden büsbütün hararetlendiler. O kaleye yüz çevirdiler.
  • O seçilmiş Padişahın sözüne karşı durdular. İnsanın sabrını yakıp yandıran “ Hüş-rüba” kalesine yüz tuttular.
  • Öğütleri kabul eden aklın inadına gündüzden döndüler de kapkaranlık geceye daldılar.
  • O güzelim “ Zatüssuver” kalesinin denize beş kapısı vardı, karaya beş kapısı.
  • Beş kapısı, dış duygularımız gibi renk ve koku alemineydi, beş kapısı da iç duygularımız gibi sırlar arardı. 3705
  • O binlerce resim be nakşı seyrettiler, yer, yer gezdiler resimler görüp kararsız bir hale geldiler.
  • Bu suret kadehlerinden pek sarhoş olma ki put yapıcı ve puta tapıcı olmayasın.
  • Suret kadehlerinden geç onlara kapılma. Şarap kadehtedir ama kadehten meydana gelmemiştir ki.
  • Ağzını şarabı verene aç. Şarap geldikten sonra kadeh eksik olmaz.
  • Ey Adem gönül bağlayan mana benim beni ara kabuğu, buğday suretini bırak. 3710
  • Kum Halil için un olduktan sonra artık ey akıllı er, bil ki buğday hiçbir şey değildir.
  • Suret sureti olmayandan meydana gelir. Nitekim duman da ateşten çıkar.
  • Bu suret alemini boyuna görür durursun ayıplarını görmeye başlarsın, usanırsın bıkarsın.
  • Fakat suretsizlik sana tam bir hayret verir. Yüzlerce alet aletsizlikten meydana çıkar.
  • Tanrı elsizlik aleminde eller dokur. O canlar canı adam suretini düzer durur. 3715