English    Türkçe    فارسی   

6
3756-3780

  • Ama bazıları yüzlerini kuyruğa tutmuşlardır. Baş, asıldır ama başı kaybetmişlerdir onlar.
  • Baş, bu sapıklar tarafından kaybedilmiştir. Fakat baş, kuyruk yolundan başlık eder.
  • O, baştan imdat görür, bu kuyruktan. Bir tayfa vardır ki onlar başı da kaybetmişlerdir, kuyruğu da.
  • Hepsi ve her şey kayboldu mu hepsini ve her şeyi bulurlar. Her varlığı her sureti yok etmeye yolundan, külle koşup ulaşırlar.
  • Şehzadelerin Zatüssuver kalesindeki köşkte Çin padişahinin kızının resmini görmeleri, üçünün de kendisinden geçmesi, ona aşık olması, Bu kimin resmi? diye arayıp sormaları.
  • Bu söze son yoktur. Şehzadeler, kalede pek güzel pek alımlı bir resim gördüler. 3760
  • Bundan daha güzel kız görmüşlerdi ama bu resmi görünce derin bir denize daldılar sanki.
  • Çünkü onlara bu kase içinde afyon verilmişti bir kere. Kaseler görünür de o afyon görünmez.
  • Hüş-Rüba kalesi, yapacağını yaptı. Her üçünü de bela kuyusuna attı.
  • Bakış oku yaysız olarak gönüle geldi saplandı. Ey aman bilmez aman, aman!
  • Eski zamanlarda gelip geçmiş nice ümmetleri taştan suret yaktı yandırdı. 3765
  • Dinlerine de ateş saldı. Gönüllerine de.
  • Artık bu suret canlı olursa nasıl olur neler yapmaz o? Fitnesi her an bir başka çeşittir onun.
  • Suret aşkı Şehzadelerin gönlüne mızrak gibi battı. Her biri bulut gibi gözyaşları döküyor, elini dişliyor, yazık diyordu.
  • Padişahın önceden gördüğünü biz şimdi gördük. O eşsiz padişah bize ne kadar antlar verdi.
  • Peygamberlerin bu yüzden bizim üstümüzde çok hakkı vardır. Onlar bizim sonumuzdan haber vermişlerdir. 3770
  • Ektiğin tohumdan ancak diken biter, bu tarafa doğru uçarsan buradan öteye yol yoktur, başka uçacak yer bulamazsın.
  • Tohumu benden al ki mahsül versin. Benim kanadımla uç ki ok, o tarafa fırlasın gitsin.
  • Sen onun mutlaka var olduğunu, varlığının vacip bulunduğunu bilmezsin ama sonunda yine dersin ki hakikaten varlığı vacipmiş.
  • O hakikatte sensin, fakat sonunda hakiki varlığı anlayıp terk edeceğin bu mevhum senliğin o değildir ha!
  • Bu sonraki varlığın, seni evvelki ve hakiki varlığa ulaştırmak ve böyle bir varlığın olduğunu bildirmek için gelmiş asılsız bir varlıktır. 3775
  • Senin senliğinde başka bir sen gizlidir. Bu varlıkla var olup kendini gören kişiye kurban olayım ben.
  • Gencin aynada gördüğünü ihtiyar, ondan önce kerpiçte görür.
  • Biz padişahımızın buyruğundan dışarı çıktık. Babamızın lütuflarına nankörlük ettik.
  • Onun sözünü ehemmiyetsiz bulduk, onun eşsiz inayetlerini mühimsemedik.
  • İşte şimdilik hepimiz de hendeğe düştük. Savaşsız kazalara uğradık, öldürdük. 3780