English    Türkçe    فارسی   

6
3945-3969

  • Halayık çırpınmaya başladı, narayı attı. Fakat hiçbir çaresi olmadı. 3945
  • Kadın buluşma zamanında erkeğin elinde ekmekçinin elindeki hamura döner.
  • Onu gah yumuşaklıkla gah sert bir halde yoğurur durur, elinin altında ondan çak, çak diye sesler çıkar.
  • Gah onu uzatır, tahta üstünde yassı bir hale getirir. Gah bir araya toplar.
  • Gah su döker, gah tuz eker. Gah tandıra yayar, ateşle onu mehenge vurur.
  • İstekli ve istenen, bu çeşit dürülüp bükülür, Alt olan ve üst gelen, bu oyundadır işte. 3950
  • Bu oyun yalnız kocayla karı arasında olmaz. Her aşıkla her sevgili de bu oyunu oynar.
  • Evveli olmayanla sonradan olanın, varlıkla var olup suret kabul edenin Vise ve Ramin gibi bükülüp ezilmesi farzdır.
  • Fakat her birinin oyunu başka bir çeşittir. Her birinin ezilip büzülmesi başka bir hünerdendir.
  • Kocayla karıyı ey koca karını kötü tutma, hoş tut demek için örnek olarak söyledim.
  • Gerdek gecesi yenge onun elini tutup hoş bir emanet olarak senin eline vermedi mi? 3955
  • Ey güvenilir kişi sen iyi kötü ne yaparsan Tanrı da sana onu yapar.
  • Hasılı, o hoca ayakyolunda sarhoşluktan halayığa saldırdı. Ne namusu kaldı, ne zahitliği!
  • O huriden doğmuş güzelin üstüne atıldı. Ateşi o pamuğa düştü.
  • Can, cana ulaştı bedenler dürülüp bükülmeye başladı. İkisi de başları kesilmiş iki kuş gibi çırpınıyorlardı.
  • Hocanın gönlünde ne şarap meclisi, ne padişah, ne aslan, ne haya, ne din, ne ürkeklik, ne de can korkusu kaldı. 3960
  • Gözü kızdı, bir şey görmez oldu. Burada zaten ne Hasan görünür göze, ne Hüseyin!
  • Hocanın meclise dönmesi gecikti. Padişahın bekleyişi de haddi aştı.
  • Ne oluyor bir göreyim diye gitti. Oradaki kıyamet alametini gördü.
  • Hoca, korkusundan hemen sıçrayıp meclise gitti, ateş gibi derhal şarap kadehini kaptı.
  • Padişah cehennem gibi kızmış gazaba gelmişti. O kötü işi işleyen hocanın da, kızın da kanına susamıştı. 3965
  • Fakih padişahı hiddetli, gazaplı görünce kötü bir hale düştü, zehir kadehi gibi acı ve kanlı bir hale geldi.
  • Sakiye, yahu acele et dedi, neye öyle sersem, sersem oturuyorsun? Çabuk padişahı neşelendir.
  • Padişah gülümsedi, ey ulu er dedi, hoşlandım, o kız senin olsun!
  • Ben padişahım, benim işim adalettir, lütuftur. Ne yersem cömertliğim, sevgiliyi de onu verir.