English    Türkçe    فارسی   

6
4017-4041

  • Ancak o birleşmeyi gören hayal, o makamı görür. Gördükten sonra da yine araya ayrılık düşer.
  • Fakat işi tamamıyla kesen ayrılık değildir bu. Bu iş, bu makam her türlü ayrılıktan emindir.
  • Ruha mensup olan o kalıbın baki kalması için güneş, bir an kendisini kardan çeker.
  • Sen onlardan kendi canın için bir düzenlik ara; onların sözlerinden ıstılah çalmaya kalkışma. 4020
  • Zeliha’ da çöreotundan öd ağacına kadar her şeyin adını Yusuf takmıştı.
  • Onun adını gizli bir surette yazmış, mahremlerine o sırrı bildirmişti.
  • Mum, ateşten yumuşadı dese bu söz, o sevgili bize alıştı, sevdalandı demekti.
  • Ay doğdu, bakın dese, yahut söğüt ağacı yeşerdi diye bir söz söylese...
  • Yapraklar ne güzel oynamakta; çöreotu ne hoş yanıyor… 4025
  • Gül, bülbülle sırrını söyledi; padişah, sevgilisine sır söyledi…
  • Bahtımız ne de kutlu; yaygıları döşeyin…
  • Saka su getirdi; güneş doğdu…
  • Dün gece bir tencere kaynattılar; içindekiler güzelce pişti, helmelendi…
  • Ekmekler tuzsuz; felek, aksine dönmede… 4030
  • Başım ağrıyor; başımın ağrısı geçti gibi bir şey söylese hep başka şey kastederdi.
  • Birini övse onu över, birinden şikayetlense onun ayrılığını anlatmış olurdu.
  • Yüz binlerce ad söylese maksadı, dileği hep Yusuf’tu.
  • Acıkırsa onun adını söylerdi. Tok olursa onunla duyar, onun kadehinden sarhoş olurdu.
  • Susuzluğu onun adıyla geçerdi. Batıni şerbeti onun adıydı. 4035
  • Derdi oldu mu onun yüce adıyla derhal derdi yatışırdı.
  • Hatta kış vakti sevgilisinin adı ona kürk kesilirdi. Sevda aleminde sevgilisinin adı bu işi işler işte.
  • Aşağılık kişiler de her an o temiz adı anar ama bu tesir görülmez; çünkü onlarda aşk yoktur.
  • İsa, onun adıyla mucizeler yaptı. Ne mucize gördüyse onun adıyla gösterdi.
  • Bir can, Hakk’a ulaştı mı onun zikri, bunun zikridir; bunun zikri onun zikri. 4040
  • Böyle can kendinden boşalır, sevgilisinin aşkıyla dolar. Testide ne varsa dışına o sızar.