English    Türkçe    فارسی   

6
4023-4047

  • Mum, ateşten yumuşadı dese bu söz, o sevgili bize alıştı, sevdalandı demekti.
  • Ay doğdu, bakın dese, yahut söğüt ağacı yeşerdi diye bir söz söylese...
  • Yapraklar ne güzel oynamakta; çöreotu ne hoş yanıyor… 4025
  • Gül, bülbülle sırrını söyledi; padişah, sevgilisine sır söyledi…
  • Bahtımız ne de kutlu; yaygıları döşeyin…
  • Saka su getirdi; güneş doğdu…
  • Dün gece bir tencere kaynattılar; içindekiler güzelce pişti, helmelendi…
  • Ekmekler tuzsuz; felek, aksine dönmede… 4030
  • Başım ağrıyor; başımın ağrısı geçti gibi bir şey söylese hep başka şey kastederdi.
  • Birini övse onu över, birinden şikayetlense onun ayrılığını anlatmış olurdu.
  • Yüz binlerce ad söylese maksadı, dileği hep Yusuf’tu.
  • Acıkırsa onun adını söylerdi. Tok olursa onunla duyar, onun kadehinden sarhoş olurdu.
  • Susuzluğu onun adıyla geçerdi. Batıni şerbeti onun adıydı. 4035
  • Derdi oldu mu onun yüce adıyla derhal derdi yatışırdı.
  • Hatta kış vakti sevgilisinin adı ona kürk kesilirdi. Sevda aleminde sevgilisinin adı bu işi işler işte.
  • Aşağılık kişiler de her an o temiz adı anar ama bu tesir görülmez; çünkü onlarda aşk yoktur.
  • İsa, onun adıyla mucizeler yaptı. Ne mucize gördüyse onun adıyla gösterdi.
  • Bir can, Hakk’a ulaştı mı onun zikri, bunun zikridir; bunun zikri onun zikri. 4040
  • Böyle can kendinden boşalır, sevgilisinin aşkıyla dolar. Testide ne varsa dışına o sızar.
  • Gülme, vuslat safranının kokusunu verir, ağlama, uzaklık soğanının kokusunu.
  • Halbuki bunların her birinin gönlünde yüzlerce murat var. Bu, aşk ve sevgi mezhebi değildir.
  • Gündüze nasıl güneş lazımsa aşka da sevgili lazım. Güneş o yüze nikap gibidir.
  • Nikapla sevgilinin yüzünü fark edemeyen, güneşe tapar. Ondan el çek. 4045
  • Aşıkın günü de odur, rızkı da. Aşıkın gönlü de odur, gönlünün yanışı da.
  • Balıklara ekmek de sudur, su da. Elbise de sudur, ilaç da, uyku da.