- Yoksa Âdem, “Rabbimiz, biz nefsimize zulmettik” der miydi.
- ورنه آدم کی بگفتی با خدا  ** ربنا انا ظلمنا نفسنا 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Bu suç bahtımdan. Kader böyleymiş,ihtiyatın tedbirin ne faydası var? derdi.   405
- خود بگفتی کین گناه از نفس بود  ** چون قضا این بود حزم ما چه سود 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - İblis gibi hani. O da “Sen beni azdırdın. Hem kadehimizi kırıyor, hem de bizi dövüyorsun” demişti ya.
- همچو ابلیسی که گفت اغویتنی  ** تو شکستی جام و ما را میزنی 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Halbuki takdir haktır ama, kulun çalışması da hak. Kendine gel de koca şeytan gibi kör olma.
- بل قضا حقست و جهد بنده حق  ** هین مباش اعور چو ابلیس خلق 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - İki iş arasında tereddütte kalıyoruz. Hiç ihtiyarımız olmasa bu tereddüt olur mu?
- در تردد ماندهایم اندر دو کار  ** این تردد کی بود بیاختیار 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - İki eli, iki ayağı bağlı olan adam bunu mu yapsam onu mu, der mi?
- این کنم یا آن کنم او کی گود  ** که دو دست و پای او بسته بود 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Denize mi dalsam, yücelere mi uçsam diye hiç tereddüde düşer mi?   410
- هیچ باشد این تردد بر سرم  ** که روم در بحر یا بالا پرم 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Musul’a mı gitsem, yoksa büyü öğrenmek için Babil’e mi diye düşüncelere kapılır mı?
- این تردد هست که موصل روم  ** یا برای سحر تا بابل روم 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Şu halde tereddüt, bir kudrete delâlet eder. Böyle olmasa tereddüde düşenin bıyığına gülerler.
- پس تردد را بباید قدرتی  ** ورنه آن خنده بود بر سبلتی 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Yiğidim, kadere az bahane bul! Nasıl oluyor da suçunu başkalarına yükletiyorsun?
- بر قضا کم نه بهانه ای جوان  ** جرم خود را چون نهی بر دیگران 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Zeyd, kana girsin, cezasını Amr çeksin... Amr, şarap içsin, Ahmet dayak yesin, bu olur mu?
- خون کند زید و قصاص او به عمر  ** می خورد عمرو و بر احمد حد خمر 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Kendi etrafında dolan, kendi suçunu gör. Hareketi güneşten bil, gölgeden bilme.   415
- گرد خود برگرد و جرم خود ببین  ** جنبش از خود بین و از سایه مبین 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bir beyin bile ceza vermesi yanlış olmuyor, o gözü açık er, düşmanı biliyor.
- که نخواهد شد غلط پاداش میر  ** خصم را میداند آن میر بصیر 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bal şerbeti içersen başkasına humma gelmiyor. Gündüzün çalışıyorsun, akşamleyin ücretini başkası almıyor.
- چون عسل خوردی نیامد تب به غیر  ** مزد روز تو نیامد شب به غیر 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Neye çalıştın da zararını, faydasını görmedin? Ne ektin de devşirme vakti onu biçmedin?
- در چه کردی جهد کان وا تو نگشت  ** تو چه کاریدی که نامد ریع کشت 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Canından, teninden doğan işin, çocuğun gibi gelir, senin eteğini tutar.
- فعل تو که زاید از جان و تنت  ** همچو فرزندت بگیرد دامنت 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Yaptığın işe gayb âleminden bir suret verirler. Hırsızlık için darağacı kurmuyorlar mı?   420
- فعل را در غیب صورت میکنند  ** فعل دزدی را نه داری میزنند 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Darağacı hırsızlığa benzemez ama gaypları bilen Allah’nın meydana getirdiği bir örnektir.
- دار کی ماند به دزدی لیک آن  ** هست تصویر خدای غیبدان 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Allah, şahsın gönlüne, adalet için şöyle bir suret düz diye ilhamda bulunur.
- در دل شحنه چو حق الهام داد  ** که چنین صورت بساز از بهر داد 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Sen de bilir, anlarsın ki bu, bu işin karşılığı. Yoksa adalet sahibi olan Allah takdiri, insana yaptığına uygun olmayan cezayı nasıl olur da verir?
- تا تو عالم باشی و عادل قضا  ** نامناسب چون دهد داد و سزا 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Hâkim bile bunu seçer, bu çeşit hareket ederken bu hâkimlerin en doğru ve adaletli hüküm vereni olan Allah, nasıl hükmeder? Düşün artık.
- چونک حاکم این کند اندر گزین  ** چون کند حکم احکم این حاکمین 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Arpa ektin mi, arpadan başka bir şey bitmez. Borcu sen verdin kimden rehin istiyorsun ki?   425
- چون بکاری جو نروید غیر جو  ** قرض تو کردی ز که خواهد گرو 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Suçunu başkasına yükleme. Aklını yaptığın işin cezasına ver, kulağını o yana aç...
- جرم خود را بر کسی دیگر منه  ** هوش و گوش خود بدین پاداش ده 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Suçu kendine bul, tohumu sen ektin. Allah’nın mücazatıyla, adaletiyle uzlaş.
- جرم بر خود نه که تو خود کاشتی  ** با جزا و عدل حق کن آشتی 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Zahmetin sebebi kötülük etmektir. Kötülüğü yaptığın işlerde gör, talihimden deme.
- رنج را باشد سبب بد کردنی  ** بد ز فعل خود شناس از بخت نی