- Hani arifin oturup durduğu halde gizli bir yoldan yüzlerce aleme gittiği gibi.
- آنچنان که عارف از راه نهان ** خوش نشسته میرود در صد جهان
- Böyle gidiş mümkün değilse o ilden gelen bu haberler, kimden geliyor öyleyse?
- گر ندادستش چنین رفتار دست ** این خبرها زان ولایت از کیست
- Bu haberlerde, bu dosdoğru rivayetlerde yüz binlerce pir ittifak etmiştir.
- این خبرها وین روایات محق ** صد هزاران پیر بر وی متفق
- Bu kaynaklarda, öyle zanla kurulmuş bilgilerde olduğu gibi türlü, türlü değil, bir tane bile aykırı şey yoktur. 4135
- یک خلافی نی میان این عیون ** آنچنان که هست در علم ظنون
- O arayış, karanlık gecede kıble arayışına benzer. Buysa öyle bir haldir ki gün ortası, Kabe de işte orada durup durmada.
- آن تحری آمد اندر لیل تار ** وین حضور کعبه و وسط نهار
- Kalk ey Nemrut, adamları kanat edin. Bu gerkesler, sana merdiven olamaz.
- خیز ای نمرود پر جوی از کسان ** نردبانی نایدت زین کرکسان
- Ey zayıf adam, cüzi akıl gerkese benzer. O daima leş yer de öyle uçar.
- عقل جزوی کرکس آمد ای مقل ** پر او با جیفهخواری متصل
- Abdal’ların aklıysa Cebrail’in kanadı gibidir. Mil ,mil yol alır ta sidre gölgesine uçar.
- عقل ابدالان چو پر جبرئیل ** میپرد تا ظل سدره میل میل
- Ben padişahın doğanıyım. Güzelim, izim kutlu. Ben leşe aldırış bile etmem, gerkes değilim ben. 4140
- باز سلطانم گشم نیکوپیم ** فارغ از مردارم و کرکس نیم
- Gergesi bırak, senin adamın ben olayım. Benim bir kanadım yüzlerce gerkesten iyidir.
- ترک کرکس کن که من باشم کست ** یک پر من بهتر از صد کرکست
- Niceye bir körce at koşturup duracaksın? Sanat için de usta gerek, kazanç için de.
- چند بر عمیا دوانی اسپ را ** باید استا پیشه را و کسپ را
- Kendini Çin ülkesinde rezil etme. Bir akıllı er, ara, ondan ayrılma.
- خویشتن رسوا مکن در شهر چین ** عاقلی جو خویش از وی در مچین
- O zamanın Eflatunu ne derse ona uy. Kendine gel, heva ve hevesi bırak, onun dileğince hareket et.
- آن چه گوید آن فلاطون زمان ** هین هوا بگار و رو بر وفق آن
- Çin ülkesinde herkes inanarak ve kuvvetle padişahımız, anadan doğmamıştır; 4145
- جمله میگویند اندر چین به جد ** بهر شاه خویشتن که لم یلد
- Onun hiçbir oğlu yoktur. Hatta bir kadını bile kendisine yaklaştırmamıştır der.
- شاه ما خود هیچ فرزندی نزاد ** بلک سوی خویش زن را ره نداد
- Padişahlar hakkında oğlu, kızı vardır diyen, boynunu keskin kılıca eş etmiştir.
- هر که از شاهان ازین نوعش بگفت ** گردنش با تیغ بران کرد جفت
- Padişahsa madem ki der; bu sözü söyledin, karım olduğunu ispat et;
- شاه گوید چونک گفتی این مقال ** یا بکن ثابت که دارم من عیال
- Kızım olduğunu ispat ettin mi keskin kılıcımdan emin olursun.
- مر مرا دختر اگر ثابت کنی ** یافتی از تیغ تیزم آمنی
- Yahut da şüphe etme ki senin boynunu keserim. Canından hırkanı çeker çıkarırım! 4150
- ورنه بی شک من ببرم حلق تو ** بر کشم از صوفی جان دلق تو
- سر نخواهی برد هیچ از تیغ تو ** ای بگفته لاف کذب آمیغ تو
- Ey bilgisizlikten batıl sözler söyleyip duran! Kesik başlarla dolu olan hendeği gör.
- بنگر ای از جهل گفته ناحقی ** پر ز سرهای بریده خندقی
- Bu gürültü yüzünden dibinden ta ağzına kadar kesik başlarla doludur bu hendek.
- خندقی از قعر خندق تا گلو ** پر ز سرهای بریده زین غلو
- Bu başların sahipleri hep bu işe giriştiler; bu dava yüzünden başlarını verdiler.
- جمله اندر کار این دعوی شدند ** گردن خود را بدین دعوی زدند
- Kendine gel de ibret gözünü aç, bunları gör; böyle bir davaya girişmeye kalkma. 4155
- هان ببین این را به چشم اعتبار ** این چنین دعوی میندیش و میار
- Kardeş, sen bu işe giriştin ama ömrümüzü bize zehir edeceksin.
- تلخ خواهی کرد بر ما عمر ما ** کی برین میدارد ای دادر ترا