English    Türkçe    فارسی   

6
4178-4202

  • Zamanenin çevresinde dönüp dolaşmadıkça o beraberlik, kulağıma girer mi benim?
  • Uzun ve uzak yerlere düşmeden bu beraberlik sırrını nasıl anlayabilirim?
  • Tanrı, kullarıyla beraber olduğunu anlattı, sonra da bu sırrı gönlün aksetsin, bununla kanaat etmesin, bu sırrı araştırsın diye gönülü mühürledi. 4180
  • Gönül seferlere düştü yollar aştı… Ondan sonra gönüldeki mührü açtı.
  • Hesaptaki iki yanlış gibi hani. O iki yanlıştan sonra hesap aydınlanır, doğrulur ya, tıpkı onun gibi.
  • Fakat seferden sonra der ki: Bu beraberliği bilseydim hiç onu arar mıydım?
  • İyi ama onu anlamak sefere bağlıdır. O anlayış keskin fikirlerle elde edilmez ki.
  • Hani Şeyh’in borcunun verilmesi de o çocuğun ağlamasına bağlıydı ya. 4185
  • Helvacı çocuk, zarı, zarı ağladı da o ulular Şeyhinin borcunu ödediler.
  • Bu manevi hikaye, bundan önce “Mesnevi” içinde söylendi.
  • Ondan başka bir yerden tamah etmeyesin diye bir yerden gönlüne bir korkudur düşer.
  • Fakat bu tamaha bir başka fayda verir; o muradın başka bir kimseden meydana gelir.
  • Ey bir yere sıkıca bağlanan, maksadını oradan uman, o yüce ağaçtan meyve elde edeyim diyen! 4190
  • O maksadın, oradan olmaz da Tanrı onu başka bir yerden verir.
  • Peki… O şeyi sana umduğun taraftan vermeyecekti de neden o tamahı sana verdi?
  • Gönlüne bir hayret gelsin diye; bir hikmet bir kudret göstermek için.
  • Ey fayda dileyen! Muradım acaba nereden meydana gelecek diye gönlün hayran olsun diye.
  • Bu suretle kendi aczini, bilgisizliğini bilirsin de gayba olan inanın büsbütün fazlalaşır. 4195
  • Gönlüm de menfaat gelecek yerde hayrete düşer. Acaba bu tamahtan bu ümitten ne hasıl olacak dersin.
  • Terzilikten rızık umarsın, sağ oldukça terzilikle geçinir giderim dersin.
  • Derken rızkın kuyumculuktan meydana geliverir. Halbuki o vehmine bile gelmemişti senin.
  • Peki, o rızık oradan meydana gelmeyecekti de terziliğe tamahın nedendi?
  • Tanrı bilgisindeki eşsiz, örneksiz bir hikmet yüzündendi. Tanrı, onu ezelde öyle yazmıştı. 4200
  • Düşüncen şaşırsın, bütün hünerin, işin gücün hayranlıktan ibaret olsun diye Tanrı bu hikmeti halk etti.
  • Acaba sevgilinin vuslatına bu çalışmasıyla mı ererim, yoksa bedeni çalışmam olmaksızın başka bir yoldan mı sevgiliye ulaşırım?