English    Türkçe    فارسی   

6
442-466

  • Komşumun ölümü, bana, vaiz edici yeter. Bu öğüt, benim kazancımı, dükkânımı yıktı mahvetti.
  • Sonunda mademki yapayalnız kalacağım, her kadınla, her erkekle düşüp kalkmaya alışmamak lâzım.
  • Mademki sonunda mezara yüz tutacağım, tek Allah’ya alışmam daha iyi.
  • Güzelim, sonunda değil mi ki çenemiz bağlanacak, çenemi az oynatmam daha doğru. 445
  • Ey altın sırmalı esvaplar giymeye, altın kemerler takınmaya alışmış adam, nihayet sana da bir dikilmemiş elbisedir giydirilecek.
  • Yüzümüzü toprağa tutalım, ondan bittik, geliştik. Neden gönlümüzü vefasızlara verelim?
  • Bizim atalarımız akrabalarımız, eskiden beri dört tabiattır. Öyle olduğu halde biz, eğreti akrabalara tamah ettik.
  • Yıllardır insanın cismi, unsurlarla görüşmede, konuşmada.
  • Ruhu da, nefislerle akıllardan ama ruh, kendi asıllarını unutmuş. 450
  • O tertemiz nefislerle akıllardan, cana her an ey vefasız diye mektup gelmede.
  • Beş günlük dostları buldun da eski dostlardan yüz çevirdin.
  • Çocuklar oyundan hoşlanırlar ama, geceleyin onları çeke çeke evlerine götürürler.
  • Küçük çocuk oyuna başlarken soyunur, hırkasını külâhını, ayakkabısını çıkarır atar. Hırsız da gelip ansızın onları kapıverir.
  • Çocuk, oyuna öyle bir dalar ki külâhı, gömleği aklına bile gelmez. 455
  • Gece gelir çatar bir türlü oyunu bırakamaz. Eve bir türlü yüz çeviremez.
  • Duymadın mı, “Dünya ancak bir oyundan ibarettir” denmiştir. Sense oyuna daldın, elbiseni yele verdin, şimdi korkuya düştün.
  • Gece gelmeden elbiseni ara, gündüzü dedikoduyla zayi etme.
  • Hâsılı ben de ovada kendime halvet bir yer seçtim, halkı elbise hırsızı gördüm.
  • Ömrün yarısı, sevgili isteğiyle geçti, yarısı düşmanların derdiyle. 460
  • O, cüppeyi aldı götürdü, bu, külâhı. Biz de küçücük çocuklar gibi oyuna daldık;
  • Derken ecel gecesi yaklaştı. Artık bırak şu oyunu, yeter dönme oyuna gayrı.
  • Tövbe atına binde hırsıza yetiş, hırsızdan elbiselerini al, geri dön.
  • Tövbe atı acayip bir attır. Bir anda şu aşağılık âlemden ta göğün üstüne kadar sıçrayıp çıkar.
  • Fakat atını da hırsızdan gözet ha. Biliyorsun ya, o, gizlice elbiseni de çaldı. 465
  • Aman şu atımı gözet de hırsız çalmasın.
  • Hırsızlar,birisinin koçunu çaldılar.Onunla kanaat etmediler de elbisesini çaldılar.