Cuha, doğru dedi; bu yaptığım sitem ama bilki ilk yapan daha zalimdir.
گفت آری اینچ کردم استم است ** لیک هم میدان که بادی اظلم است
Naip, tek tek hepimizde ilk zulüm yapanız. Yüzümüzün karasiye sevinmedeyiz.
گفت نایب یک به یک ما بادییم ** با سواد وجه اندر شادییم
Zenci gibi hani. O da sevinçlidir, neşelidir. Kendi yüzünü kendisi görmez, başkası görür dedi.4535
همچو زنگی کو بود شادان و خوش ** او نبیند غیر او بیند رخش
Hâsılı bu alım satımda macera uzadı. Nihayet naip yüz altın verip sandığı satın aldı.
ماجرا بسیار شد در من یزید ** داد صد دینار و آن از وی خرید
Ey kötü işleri beğenen! Sen de daima sandıktasın; seni hatifler ve gayb âleminde olanlar, satın alıp dururlar.
هر دمی صندوقیی ای بدپسند ** هاتفان و غیبیانت میخرند
Mustafa salavatullahi aleyh, "Ben kimin mevlâsıysam şüphe yok ki, Ali, onun mevlâsıdır" buyurdu. Münafıklar, "Kâfi değil miydi ki kendisine muti olduk, kul köle kesildik. Bir de, daha çocukluktan kurtulmamış zata bizi kul köle yapmada" diye kınadılar.
در تفسیر این خبر کی مصطفی صلواتالله علیه فرمود من کنت مولاه فعلی مولاه تا منافقان طعنه زدند کی بس نبودش کی ما مطیعی و چاکری نمودیم او را چاکری کودکی خلم آلودمان هم میفرماید الی آخره
Bu yüzden ictihat sahibi Peygamber kendine de mevlâ adını taktı, Ali'ye de.
زین سبب پیغامبر با اجتهاد ** نام خود وان علی مولا نهاد
Dedi ki: Ben kimin mevlâsı ve dostuysam amcamın oğlu Ali, onun mevlâsıdır.
گفت هر کو را منم مولا و دوست ** ابن عم من علی مولای اوست
Mevlâ kimdir? Seni azadeden, ayağındaki kulluk pırangasını çözüp atan!4540
کیست مولا آنک آزادت کند ** بند رقیت ز پایت بر کند
Hürlük yolunu gösteren peygamberliktir. Müminler, peygamberlerden azatlık bulurlar.
چون به آزادی نبوت هادیست ** مومنان را ز انبیا آزادیست
Ey inananlar, sevinin. Selvi gibi, süsen gibi hür olun.
ای گروه مومنان شادی کنید ** همچو سرو و سوسن آزادی کنید
Fakat her an, yeşermiş, güzelleşmiş, bezenmiş gül bahçesi gibi dilsiz dudaksız olarak suya şükredin!
لیک میگویید هر دم شکر آب ** بیزبان چون گلستان خوشخضاب
Selvilerle yeşillik, daima dilsiz, dudaksız olarak suya ve ilkbaharın adaletine şükredip durmadadır.
بیزبان گویند سرو و سبزهزار ** شکر آب و شکر عدل نوبهار
Güzelim elbiseler giymiştir, eteğini sürüyerek sarhoş bir balde oynamada, güzel bir halde etrafa amber saçmadadır.4545
حلهها پوشیده و دامنکشان ** مست و رقاص و خوش و عنبرفشان
Bedenleri, meyva incileriyle dolu bir hokkaya dönmüş, her cüzüleri, bahar padişahından gebe kalmıştır.
جزو جزو آبستن از شاه بهار ** جسمشان چون درج پر در ثمار
Meryemler, kocasız olarak Mesih'e gebe kalmışlardır sanki. Susmaktadırlar, fakat sözsüz olarak fasih bir surette konuşuyorlar:
مریمان بی شوی آبست از مسیح ** خامشان بی لاف و گفتاری فصیح
Bizim ay, sözsüz olarak doğmuştur. Her dil, bizim kuvvetimizle söz söyleme kabiliyetini bulmuştur.
ماه ما بینطق خوش بر تافتست ** هر زبان نطق از فر ما یافتست
İsa'nın konuşması, Meryem'in kuvvetiyleydi. Âdem'in konuşması, o anın ışığındandı.
نطق عیسی از فر مریم بود ** نطق آدم پرتو آن دم بود
Ey inanılır erler, çok şükür edesiniz diye nebatlar içinde daha ne nebatlar var.4550
تا زیادت گردد از شکر ای ثقات ** پس نبات دیگرست اندر نبات
Onun aksi burada "Kanaat eden alçaldı" sözüdür. Bu makamda söz "Tamah eden yüceldi" sözüdür.
عکس آن اینجاست ذل من قنع ** اندرین طورست عز من طمع
Nefsine bu kadar uyma; seni satın alanlardan gafil olma.
در جوال نفس خود چندین مرو ** از خریداران خود غافل مشو
Cuha' nın karısının ertesi yıl, yine bıldırki geçimi elde ederim ümidiyle kadıya başvurması ve kadı' nın onu tanıması
باز آمدن زن جوحی به محکمهی قاضی سال دوم بر امید وظیفهی پارسال و شناختن قاضی او را الی اتمامه
Bir yıl sonra Cuha yine mihnetlere düşüp yüzünü karısına çevirerek dedi ki: Ey akıllı kadın!
بعد سالی باز جوحی از محن ** رو به زن کرد و بگفت ای چست زن
Bıldırki geçimi yenile. Yine kadıya git, benden şikâyette bulun.
آن وظیفهی پار را تجدید کن ** پیش قاضی از گلهی من گو سخن
Kadın, yanına başka kadınları da alıp kadı' nın huzuruna gitti. Bir kadını kendisine tercüman etti.4555
زن بر قاضی در آمد با زنان ** مر زنی را کرد آن زن ترجمان
Bu suretle kadı'nın, söz söylemesinden kendisini tanımamasını, evvelce uğradığı şeyi hatırlamamasını istiyordu.
تا بنشناسد ز گفتن قاضیش ** یاد ناید از بلای ماضیش
Kadının bakışı fitnedir. Fakat bu fitne, sesi de duyuldu mu bir katken yüz kat olur.
هست فتنه غمرهی غماز زن ** لیک آن صدتو شود ز آواز زن