English    Türkçe    فارسی   

6
4826-4850

  • A inatçı, senin önünde âcizler var. Gizli olanların meydana çıkması zamanı geldi, işte sana kıyamet.
  • Bu aciz ve hayret, kendisine gıda olan kişiye ne mutlu. O, iki âlemde de sevgilinin gölgesinde uyumuştur.
  • O, nihayet kendi aczini görmüş, ölmüş, kocakarılar dinini seçmiştir.
  • Zeliha gibi, ona Yusuf' un nuru vurdu mu kocalıktan kurtuldu, gençliğe yol buldu, gençleşti.
  • Hayat, ölümde ve mihnettedir. Abıhayat, karanlıklar içindedir. 4830
  • Ulu Tanrı' nın Nemrud'u anasız ve dadısız olarak yetiştirip büyütmesi
  • Hâsılı o bahçe, arifler bağı gibi sam yellerinden de amandaydı, kasırgadan da.
  • Bir kaplan yavrulamıştı. Ona dedim ki: Süt ver bu çocuğa, itaat etti.
  • Ona süt verdi, tapılar kıldı. Nihayet çocuk gelişti, irileşti, aslanlaştı.
  • Sütten kesilince bir periye, ona söz söylemeyi öğret dedim, öğretti.
  • Onu, o yeşillikte yetiştirdim, besledim. Benim hünerim, sanatım hiç söze sığar mı? 4835
  • Ben, zararsız kurtları Eyüb'e konuk ettim, kendisine de onlara karşı baba sevgisi verdim.
  • Kurtlar da evlâdın babasını sevmesi gibi onu severlerdi. Onlara da bu sevgiyi verdim, tşte sana kudret, işte sana güç!
  • Analara analık edebini ben öğrettim. Artık düşün, benim yakıp aydınlattığım lütuf nasıl olur?
  • Yüzlerce inayetlerde bulundum, yüzlerce alâkalar yarattım, bu suretle benim lûtfumu vasıtasız olarak görsün dedim.
  • Görsün de sebep yüzünden savaşlara, çekişmelere düşmesin; her yardımı, ancak benden beklesin. 4840
  • Bana karşı hiçbir özrü olmasın, her kötü dosttan şikâyetlenmesin dedim.
  • Bu yüzlerce alâkayla beslenmeyi, yetişmeyi gördü. Onu vasıtasız olarak nasıl besledim, anladı, bildi.
  • Ey ulu Tanrı'nın kulu, buna karşılık şükrane olarak Nemrut oldu, Halil'i yakmaya kalkıştı.
  • Nitekim bu şehzade de padişaha şükran olarak ululandı, mevkiinin daha yücelmesini istedi.
  • Ben neden başkasına tâbi olayım? Benim de bir ülkem var, ben de yeni bir ikbale sahibim dedi. 4845
  • Evvelce anlattığımız gibi, padişahtan görmüş olduğu lütuf lan, ululandığı için gönlünde örtüldü gitti.
  • Nemrut da bunun gibi bilgisizlik ve körlük yüzünden o lûtufları ayağının altına aldı.
  • Şimdi kâfir odu, yol kesmekte. Ululanmada, Tanrılık dâvasına kalkışmada.
  • Üç gerges kuşuna uymuş, yüce göklere çıkmaya, benimle savaşıp vuruşmaya girişti.
  • İbrahim'i bulup öldürmek için yüz binlerce suçsuz çocuğu öldürttü. 4850