English    Türkçe    فارسی   

6
520-544

  • Her duvar, birbirinden ayrı olsa tavan, havada nasıl olur da direksiz, dayanaksız durur. 520
  • Kâtibin, kalemin yardımı olmasa kâğıt üstüne yazı mı yazılır, sayı mı dökülür?
  • Bir kişi kamışları yere döşese, fakat örüp hasır yapmasa nasıl durur? Bir yel geldi mi alır, uçuruverir.
  • Allah, her cinsi eş yarattı, sonuçlar da topluluktan meydana geldi.
  • Hâsılı adam söyledi, kuş söyledi... bahisleri uzadı gitti.
  • Mesnevi’yi kısa ve gönlün istediği bir şekilde düz. Macerayı özlü ve kısa anlat. 525
  • Ondan sonra kuş dedi ki: Bu buğdaylar kimin? Adam, vasisi olmayan bir yetimin emaneti.
  • Beni emin bildikleri için emanet ettiler, yetim malı dedi.
  • Kuş dedi ki: Ben pek açım. Şu anda bana leş bile helâl.
  • Müsaade et de ey emniyetli, zâhit ve muhterem zat, şu buğdaydan yiyeyim.
  • Adam, zaruret hakkında fetva veren de sensin. Fakat zaruretin, ihtiyacın yok da yersen suçlu olursun. 530
  • Hattâ zaruretin varsa bile çekinmek daha iyi. Fakat mademki yiyeceksin, parasını ver bari dedi.
  • Kuş, o anda tamamiyle kendisinden geçmişti. Atı, yularını elinden almıştı.
  • Buğdayları yedi ama tuzakta kala kaldı. Nice Yâsin okudu,nice En’am okudu.
  • Âciz kaldıktan sonra ister acıklan, ister ah et. Bu kara duman, o hale düşmeden gerekti.
  • Hırs ve heves, insanı harekete getirdi mi o zaman ey feryadıma yetişen, medet de. 535
  • Çünkü bu feryat, Basra harap olmadan edilen feryattır. Belki bu sınıklık yüzünden Basra kurtulur.
  • Ey ağlayan dövünen, bana Basra’yla Musul yıkılmadan ağla, dövün!
  • Ölümden evvel feryat et, başına topraklar saç. Ölümden sonraysa ağlama, dayan.
  • Ben felâkete düşmeden, helâk olmadan ağla bana, felâket tufanından sonraysa ağlamayı bırak.
  • Şeytan, yolunu vurmadan Yâsin okumak gerek. 540
  • Kervan vurulup kırılmadan hayvan döv de yol alsın ey kervancı.
  • Bir kervancı,hırsızlar,tacirlerin mallarını tamamiyle alıp götürünceye kadar susması, ondan sonra gürültüye kalkışması
  • Bir kervan muhafızı uyunmuştu. Hırsız gelip kervanı soydu, aldığı malları toprağa gömdü.
  • Sabahleyin kervan halkı uyandı, malların, gümüşlerin, develerin yerinde yeller esiyordu.
  • Mallarımız ne oldu yahu? Söyle bakalım dediler.