English    Türkçe    فارسی   

6
561-585

  • Elinin altında oldukça başım rahatlaşır. Elin lûtuf ve ihsan hususunda bir delildir senin.
  • Gölgeni başımdan çekme. Kararım kalmadı, kararım kalmadı, kararım kalmadı!
  • Senin derdinle ey selvilerin, yaseminlerin haset ettikleri güzel, uyku gözlerimden usandı.
  • Lâyık değilsem bile ne olur, bir an olsun bu dertlere düşmüş, dermana lâyık olmayan kulun halini sorsan ne olur ki?
  • Yoklukta ne liyakat vardı ki sen ona bunca lûtuf kapılarını açtın. 565
  • Uyuz bir toprağı, kerem ettin de insan haline getirdin; yenine, yakasına duygu nurlarından on inci doldurdun.
  • Ölü bir meni, bu beş zâhiri, beş bâtıni duyguyla adam haline geldi.
  • Ey yüce nur, senin tevfikın olmadıkça tövbe nedir ki? Tövbenin bıyığına gülmeli.
  • Dilersen, tövbenin bıyıklarını bir bir yolarsın. Tövbe, bir gölgedir, sense aydın bir ay.
  • Ey yüzünden dükkânım, durağım yıkılmış olan dilber, kalbimi sıkmaktasın, nasıl feryat etmeyeyim? 570
  • Senden nasıl kaçabilirim ki sensiz bir diri bile yoktur. Senin Allahlığın olmadıkça kulun varlığı olamaz.
  • Ey canların aslı, canımı al benim. Sensiz bu candan usandım artık.
  • Deliliğe âşığım, akıllılığa, usluluğa doydum.
  • Utancımı yırttım, paraladım mı hiç olmazsa sırrımı açık söylerim. Ne zamana dek bu sabır, ne zamana dek bu mihnet ve titreyiş?
  • Saçak gibi âr ve hayâ altında gizlendim kaldım. Birdenbire şu yorganın altından bir sıçrayayım. 575
  • Yoldaşlar, sevgili, yolları bağladı. Biz topal ceylânlarız, o avlanan bir aslan.
  • Ona teslim olmak, emrine boyun eğmekten başka, böyle bir kan döken erkek aslana karşı ne çaremiz var?
  • O, güneş gibi ne uyumakta, ne bir şey yemekte. Ruhları da uyutmamakta,ruhlara da bir şey yedirmemekte.
  • Gel demekte, ya ben ol, ya benim huyumla huylan da sana tecelli edeyim, yüzümü gör.
  • Görmediysen neden böyle çıldırdın... Topraktan neden dirilmeyi istiyorsun? 580
  • Mekânsızlık mekânından sana ot vermeseydi can gözün, o tarafa dikilir kalır mıydı hiç?
  • Kedi, delikten rızıklanır da onun için delik başında bekler durur.
  • Başka bir kedi de damlarda gezinir.Çünkü kuş avlar, onunla rızıklanır.
  • Birisi çulhacılığı kıble edinmiştir, öbürü kaftan parası için padişaha bekçilik yapar.
  • Bir başkası da işsiz güçsüzdür, yüzünü mekânsızlık yurduna tutmuştur. Çünkü onun can gıdasını da oradan sen vermedesin. 585