- Gölgeni başımdan çekme. Kararım kalmadı, kararım kalmadı, kararım kalmadı!
- سایهی خود از سر من برمدار  ** بیقرارم بیقرارم بیقرار 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Senin derdinle ey selvilerin, yaseminlerin haset ettikleri güzel, uyku gözlerimden usandı.
- خوابها بیزار شد از چشم من  ** در غمت ای رشک سرو و یاسمن 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Lâyık değilsem bile ne olur, bir an olsun bu dertlere düşmüş, dermana lâyık olmayan kulun halini sorsan ne olur ki?
- گر نیم لایق چه باشد گر دمی  ** ناسزایی را بپرسی در غمی 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Yoklukta ne liyakat vardı ki sen ona bunca lûtuf kapılarını açtın.   565
- مر عدم را خود چه استحقاق بود  ** که برو لطفت چنین درها گشود 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Uyuz bir toprağı, kerem ettin de insan haline getirdin; yenine, yakasına duygu nurlarından on inci doldurdun.
- خاک گرگین را کرم آسیب کرد  ** ده گهر از نور حس در جیب کرد 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ölü bir meni, bu beş zâhiri, beş bâtıni duyguyla adam haline geldi.
- پنج حس ظاهر و پنج نهان  ** که بشر شد نطفهی مرده از آن 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ey yüce nur, senin tevfikın olmadıkça tövbe nedir ki? Tövbenin bıyığına gülmeli.
- توبه بی توفیقت ای نور بلند  ** چیست جز بر ریش توبه ریشخند 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Dilersen, tövbenin bıyıklarını bir bir yolarsın. Tövbe, bir gölgedir, sense aydın bir ay.
- سبلتان توبه یک یک بر کنی  ** توبه سایهست و تو ماه روشنی 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Ey yüzünden dükkânım, durağım yıkılmış olan dilber, kalbimi sıkmaktasın, nasıl feryat etmeyeyim?   570
- ای ز تو ویران دکان و منزلم  ** چون ننالم چون بیفشاری دلم 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Senden nasıl kaçabilirim ki sensiz bir diri bile yoktur. Senin Allahlığın olmadıkça kulun varlığı olamaz.
- چون گریزم زانک بی تو زنده نیست  ** بی خداوندیت بود بنده نیست 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ey canların aslı, canımı al benim. Sensiz bu candan usandım artık.
- جان من بستان تو ای جان را اصول  ** زانک بیتو گشتهام از جان ملول 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Deliliğe âşığım, akıllılığa, usluluğa doydum.
- عاشقم من بر فن دیوانگی  ** سیرم از فرهنگی و فرزانگی 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Utancımı yırttım, paraladım mı hiç olmazsa sırrımı açık söylerim. Ne zamana dek bu sabır, ne zamana dek bu mihnet ve titreyiş?
- چون بدرد شرم گویم راز فاش  ** چند ازین صبر و زحیر و ارتعاش 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Saçak gibi âr ve hayâ altında gizlendim kaldım. Birdenbire şu yorganın altından bir sıçrayayım.   575
- در حیا پنهان شدم همچون سجاف  ** ناگهان بجهم ازین زیر لحاف 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Yoldaşlar, sevgili, yolları bağladı. Biz topal ceylânlarız, o avlanan bir aslan.
- ای رفیقان راهها را بست یار  ** آهوی لنگیم و او شیر شکار 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ona teslim olmak, emrine boyun eğmekten başka, böyle bir kan döken erkek aslana karşı ne çaremiz var?
- جز که تسلیم و رضا کو چارهای  ** در کف شیر نری خونخوارهای 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - O, güneş gibi ne uyumakta, ne bir şey yemekte. Ruhları da uyutmamakta,ruhlara da bir şey yedirmemekte.
- او ندارد خواب و خور چون آفتاب  ** روحها را میکند بیخورد و خواب 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Gel demekte, ya ben ol, ya benim huyumla huylan da sana tecelli edeyim, yüzümü gör.
- که بیا من باش یا همخوی من  ** تا ببینی در تجلی روی من 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Görmediysen neden böyle çıldırdın... Topraktan neden dirilmeyi istiyorsun?   580
- ور ندیدی چون چنین شیدا شدی  ** خاک بودی طالب احیا شدی 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Mekânsızlık mekânından sana ot vermeseydi can gözün, o tarafa dikilir kalır mıydı hiç?
- گر ز بیسویت ندادست او علف  ** چشم جانت چون بماندست آن طرف 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Kedi, delikten rızıklanır da onun için delik başında bekler durur.
- گربه بر سوراخ زان شد معتکف  ** که از آن سوراخ او شد معتلف 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Başka bir kedi de damlarda gezinir.Çünkü kuş avlar, onunla rızıklanır.
- گربهی دیگر همیگردد به بام  ** کز شکار مرغ یابید او طعام 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Birisi çulhacılığı kıble edinmiştir, öbürü kaftan parası için padişaha bekçilik yapar.
- آن یکی را قبله شد جولاهگی  ** وآن یکی حارس برای جامگی 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Bir başkası da işsiz güçsüzdür, yüzünü mekânsızlık yurduna tutmuştur. Çünkü onun can gıdasını da oradan sen vermedesin.   585
- وان یکی بیکار و رو در لامکان  ** که از آن سو دادیش تو قوت جان 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - İradesini Allah’ya verenin işi iştir. O, Allah işi için her işten kesilmiştir.
- کار او دارد که حق را شد مرید  ** بهر کار او ز هر کاری برید