English    Türkçe    فارسی   

6
72-96

  • Harfi söyleyen de, duyan da, hattâ harfler de, bu üçü de sonunda can olur.
  • Ekmek veren, ekmek alan ve pak ekmek, suretlerden kurtulur, toprak olur.
  • Fakat mânaları, yine birbirinden ayrı olarak ve daimî bir surette üç makamdadır.
  • Suret toprak olur ama mâna olmaz. Kim, olur derse de ki: Hayır buna imkân yok. 75
  • Ruh âleminde gâh suretten kaçarak, gâh surete bürünerek üçü de beklerler.
  • Suretlere gidin diye emir gelir, giderler. Yine onun emri ile suretlerden ayrılırlar.
  • Hâsılı “Halk da onundur, emir de” sırrını bil. Halk, surettir, emir de o surete binen can.
  • Binek de padişahın buyruğundadır, binen de. Cisim kapıdadır, can huzurda.
  • Su, testiye dolmak istedi mi padişah, can askerine binin diye emreder. 80
  • Sonra yine canları yücelere çekmek diledi mi padişah nakiplerinden ses gelir: İnin!
  • Bundan öte söz inceldi. Ateşi azalt, odunu çok atma.
  • Atma da küçücük çömlek kaynamasın. Anlayış çömlekleri pek küçük ve pek yufka.
  • Noksandan münezzeh Allah, bir elmalık meydana getirmede, onları ağaçlara, yapraklara benzeyen harfler içinde gizlemede.
  • Bu ses, harf ve dedikodu ağaçlığı arasında elmadan ancak bir koku alınabilir. 85
  • Bari sen de bu kokuyu aklına iyice çek, bu kokuyu iyice al da seni kulağından tutup asla kadar götürsün.
  • Nezle olmamaya, koku almaya bak. Halkın yelinden, nefesinden bedenini ört.
  • Onların havaları, kış rüzgârlarından da soğuktur. Örtün, bürün de burnuna girmesin.
  • Onlar, cansız, donmuş kişilerdir. Nefesleri, karlı dağlardan gelir.
  • Fakat yeryüzü bu karlı kefene büründü mü durma, hemen Hüsameddin’in güneş kılıcını vur. 90
  • Derhal doğudan Allah kılıcını çek, o doğuyla bu tapıyı ısıt.
  • Güneş, karı hançerledi mi dağlardan ovalardan seller yürür.
  • Çünkü o, ne doğudadır, ne batıda. Gece gündüz müneccimle savaşır durur.
  • Neden der, benden başka ve yol göstermeyen yıldızları bayağılık ve körlük yüzünden kıble edindin?
  • Kuran’da o emin erin “Ben batanları sevmem” sözü hoşuna gitmedi. 95
  • Ayın önüne geçtin, beline eleğim sağmadan kulluk kemerini bağladın da o yüzden ayın ikiye bölünüşünden incindin.