English    Türkçe    فارسی   

6
892-916

  • Gözü doldu, gönlü incindi, o “Ahad” sözünden bir âşina kokusu aldı.
  • Sonra onu tenhaca görüp nasihat verdi, dedi ki: İnanışını kâfirlerden gizli tut.
  • Allah, gizli şeyleri bilir, maksadını gizle. Bilâl, tövbe ettim dedi.
  • Ertesi gün Sıddıyk, erkenden bir iş için oradan geçiyordu. 895
  • Yine “Ahad” sözüyle dayak sesini duydu. Gönlü ateşlendi.
  • Yine nasihat etti, o da tövbe etti ama aşk gelince tövbesini bozuverdi.
  • Böyle bir hayli tövbe etti, nihayet tövbeden bezdi.
  • İnanışını açığa vurdu, bedenini belâya attı, ey Muhammed dedi, ey tövbelere düşman!
  • Bedenim de seninle dolu, damarım da. Artık bu bedene nasıl olur da tövbe sığar? 900
  • Bundan böyle tövbeyi gönülden çıkaracağım. Ebedî hayattan nasıl olur da tövbe edebilirim?
  • Aşk, kahredicidir, ben de onun eline düşmüş, kahrolmuş birisiyim. Aşkın coşup köpürmesiyle, aşkın acılığiyle şeker gibi tatlılaştım.
  • Ey kasırga, senin önünde bir yaprağım ben, nereye düşeceğimi ne bilirim?
  • Hilâl’sem de koşuşup duruyorum Bilâl’sem de. Senin güneşine uymuşum bir kere.
  • Ayın bedir oluş yahut zayıflayıp eriyerek hilâl haline gelişle ne işi var? O, güneşin ardına düşmüş gölge gibi koşar durur. 905
  • Kaza ve kadere karşı bir kararda durmaya kalkışan kendi sakalına güler.
  • Hem bir saman çöpü olup rüzgârın önüne düşmek, hem de bir yerde durmaya kalkışmak. Hem kıyamet, hem de sonra işe güce girişmeye kalkmak!
  • Ben aşkın elinde dağarcıktaki kedi gibiyim. Bir an yukarı çıkmadayım, bir an aşağı düşmede.
  • O, beni başının üstünde döndürüp durmada. Ne aşağıda kararım var, ne yukarıda.
  • Âşıklar kuvvetli bir selin önüne düşmüşlerdir. Onlar, aşkın takdirine razı olmuşlardır. 910
  • Değirmen taşı gibi durup dinlenmeden gece gündüz inleyip sızlanarak döner dururlar.
  • Değirmen taşının dönüp durması, kimse bu ırmak duruyor demesin diye ırmak arayanlara bir şahit olmuştur.
  • Arktaki suyu görmüyorsan gel de değirmen taşının dönüşünü gör der.
  • Feleğin, o dönüp durmadan usandığı, bir karara bağlandığı yok. Sen de ey gönül, yıldız gibi ol, durup dinlenmeyi dileme.
  • Hangi dala el atsan, nereye ulaşıp yapışsan, aşk, o dalı kırar, o şeyi koparır. 915
  • Kaderin dönüp duruşunu görmüyorsan unsurların coşuşunu, dönüşünü seyret.