English    Türkçe    فارسی   

1
1154-1203

  • Ben ki filleri parça parça etmişim; ben ki erkek aslanların kulağını burmuşum;
  • Bir tavşan parçası kim oluyor ki böyle benim emrimi ayakaltına atsın! 1155
  • Tavşan uykusunu ve gafletini bırak; ey eşek, bu aslanın kükreyişini dinle!”
  • Tavşanın mazeretini söylemesi ve aslana yaltaklanması
  • Tavşan dedi ki: “Eğer efendimiz affederlerse aman dileyeceğim, mazeretim var.”
  • Aslan “Ey ahmaklardan arta kalan, bu ne biçim özür? Padişahlar huzuruna bu zaman mı gelinir?
  • Sen vakitsiz öten horozsun başını kesmeli. Ahmağın mazereti dinlenmez.
  • Ahmağın özrü kabahatinden beter olur. Cahilin özrü her ilmin zehridir. 1160
  • Ey tavşan! Senin özründe bilgi yok. Ben tavşan değilim ki kulağıma sokasın” dedi.
  • Tavşan “Padişahım, adam olmayanı da adam sırasına koy; zulüm görenin mazeretine kulak ver!
  • Hele mevkiinin sadakası olarak yolunu şaşıranı kendi yolundan sürme!
  • Bütün ırmaklara su veren deniz bile her çöpü başının üstünde taşır.
  • Deniz, bu kereminden dolayı eksilmez; ihsanı yüzünden aşağılaşmaz” dedi. 1165
  • Aslan dedi ki: “Ben yerinde ve lâyık olana kerem ve ihsanda bulunurum; herkesin elbisesini boyuna göre biçerim.”
  • Tavşan “Dinle, eğer lûtfa lâyık değilsem kahır ejderhasının önüne baş koydum, ne yaparsan yap!
  • Ben kuşluk vakti yola düştüm, arkadaşımla padişahıma geliyordum.
  • Arkadaşlarımla, senin için başka bir tavşanı da bana yoldaş etmiştiler.
  • Bir erkek aslan, kulunuzun kanına kastetti. Yolda, bu iki yoldaşa da sataştı. 1170
  • Ben ona “Biz padişahlar padişahının kuluyuz, o kapının iki küçük kapı yoldaşıyız” dedim.
  • Dedi ki: “Utan be! Padişahlar padişahı dediğin kim oluyor? Benim huzurumda öyle her adam olamayanın adını anma!
  • Eğer huzurumdan iki adım ileri atarsan seni de, padişahını da paramparça ederim.”
  • “Beni bırak, bir kerecik daha padişahımın yüzünü görüp seni haber vereyim” dedim.
  • Dedi ki: “Yoldaşını huzurumda rehin bırak; yoksa sen benim kanunumca kurbansın.” 1175
  • Ona çok yalvardık, hiç fayda etmedi. Yoldaşımı alıp beni yalnız bıraktı.
  • Arkadaşım hem şişmanlık ve letafetçe, hem de güzellik ve irilik bakımından benim üç mislimdi.
  • Bundan böyle o aslan tarafından bu yol kapanmıştır, böyle bir düşman yüzünden, Padişahım, yol bağlıdır.
  • Bundan sonra tahsisattan ümidini kes. Ben doğru söylüyorum, doğru söz acıdır.
  • Sana tahsisat lâzımsa yolu temizle. Haydi gel, o pervasızı oradan kaldır!” dedi. 1180
  • Aslanın tavşana cevap vermesi ve onunla gitmesi
  • Aslan dedi ki : “Bismillah, haydi gel bakalım, nerede o? Doğru söylüyorsan düş önüme!
  • Onun da cezasını vereyim, onun gibi yüz tanesinin de. Fakat bu sözün yalansa seni cezalandırırım.”
  • Tavşan; onu, kurduğu dolaba düşürmek için kılavuz gibi öne düştü.
  • Nişan koyduğu bir kuyuya doğru yola çıktılar. Aslana derin bir kuyuyu tuzak yapmıştı.
  • Her ikisi de kuyunun bulunduğu yere yaklaştılar. İşte sana hilebaz, saman altından su yürüten bir tavşan! 1185
  • Su bir saman çöpünü ovaya götürür ama bir dağı nasıl sürükler acaba?
  • Onun hile tuzağı aslana kemenetti. Ne tuhaf tavşan ki bir aslanı avlıyor!
  • Bir Mûsâ, Firavun’u askeriyle, başındaki kalabalıkla Nil nehrinde öldürür;
  • Bir sivrisinek yarım kanadıyla pervasızca başın beynini yarar.
  • Düşman sözü dinleyenin hali budur. Hasetçinin dostu olanın uğradığı cezayı gör! 1190
  • Hâmân’ı dinleyen Firavunun, Şeytan’ı dinleyen Nemrûd’un hali budur.
  • Düşman her ne kadar dostça söylerse de, her ne kadar taneden, yemden bahsederse de sen onu tuzak bil!
  • Sana şeker verirse sen bunu zehir bil, bir lütufta bulunursa onu kahır bil!
  • Kaza gelince kabuktan başka bir şey göremez, düşmanları dostlardan ayıramazsın.
  • Böyle olunca yalvarmaya başla, ağlayıp inlemeye, tesbihe, oruca devam et! 1195
  • “Rabbim, sen gaipleri bilirsin. Günahtan dolayı bizden intikam alma” diye yalvar, yakar!
  • “Ey aslanları yaratan! Eğer biz bir köpeklik etmişsek bu pusudan bizim üstümüze aslanı saldırma!
  • Güzel suya ateş şeklini, ateşe de su letafini verme!” diye niyaz et!
  • Yarabbi, sen kahır şarabıyla insanı sarhoş edersen yok olan şeylere varlık suretini verir, onları var gibi gösterirsin.
  • Sarhoşluk nedir? Taşı gevher, yünü yeşim taşı görecek derecede gözün bağlanması, görmemesidir. 1200
  • Sarhoşluk nedir? Ilgın ağacı göze sandal ağacı görünecek kadar duyguların değişmesidir!
  • Kaza gelince aydın gözlerin bile bağlanacağını bildiren Süleyman hikâyesi
  • Süleyman’ın büyük divan çadırı kurulunca bütün kuşlar huzuruna geldiler.
  • Onu, kendilerinin dilini anlar, sırrını bilir bir zat bulup huzuruna canla, başla bir bir koştular.