از کبد فارغ بدم با روی تو ** وز زبد صافی بدم در جوی تو
Bu eyvah demeler, bu acınmalar onu görmek, peşin ve elde olan kendi varlığından kesilmek hayaliyledir.
این دریغاها خیال دیدن است ** وز وجود نقد خود ببریدن است
(Bu kuşun ölümüne sebep) Tanrı’nın gayreti (kıskanması) idi. Hakk’ın hükmüne çare bulunmaz. Nerede bir gönül ki Tanrı’nın hükmünden yüz parça olmamış olsun!
غیرت حق بود و با حق چاره نیست ** کو دلی کز حکم حق صد پاره نیست
Gayret (kıskançlık) de her şeyden gayrı olan; vasfı söze ve sese sığmayan Tanrı gayretidir (kendisinden başka her şeyi kıskanır).
غیرت آن باشد که او غیر همه ست ** آن که افزون از بیان و دمدمه ست
Ah keşke gözyaşım deniz olsaydı da o güzel dilberimin yoluna saçaydım!
ای دریغا اشک من دریا بدی ** تا نثار دل بر زیبا بدی
طوطی من مرغ زیرکسار من ** ترجمان فکرت و اسرار من
Rızkını vereyim, vermeyeyim... Benim enisimdi. İlk söylenen sözlerden onu hatırlarım benimle ezelî bir âşinadır.
هر چه روزی داد و ناداد آیدم ** او ز اول گفته تا یاد آیدم
O öyle bir duduydu ki sesi, vahiden gelirdi; varlığı varlık meydana gelmeden önceydi.
طوطیی کاید ز وحی آواز او ** پیش از آغاز وجود آغاز او
O dudu, senin içinde gizlidir. Sen, şunda bunda onun aksini görmüşsün.
اندرون تست آن طوطی نهان ** عکس او را دیده تو بر این و آن
O, kuş senin neşeni alır, fakat yine sen ondan neşelenirsin. Onun yaptığı zulmü, adalet gibi kabul edersin.
میبرد شادیت را تو شاد از او ** میپذیری ظلم را چون داد از او
Ey ten uğruna canını yakıp duran! Canını yaktın, tenini aydınlattın.1720
ای که جان را بهر تن میسوختی ** سوختی جان را و تن افروختی
Ben yandım, kavını tutuşturmak isteyen bana gelsin, benden tutuştursun da çerçöpü alevlensin, yaksın!
سوختم من سوخته خواهد کسی ** تا ز من آتش زند اندر خسی
Kav, ateş alma kabiliyetindendir, şu halde ateşi cezbeden kavı al!
سوخته چون قابل آتش بود ** سوخته بستان که آتش کش بود
Vah vah vah; yazıklar olsun... öyle bir ay bulut altına girdi!
ای دریغا ای دریغا ای دریغ ** کانچنان ماهی نهان شد زیر میغ
Nasıl bahsedeyim? Gönül ateşi şiddetle alevlendi; ayrılık aslanı çıldırdı, kan döker bir hale geldi.
چون زنم دم کاتش دل تیز شد ** شیر هجر آشفته و خون ریز شد
Ayıkken bile titiz ve sarhoş olan, kadehi ele alınca nasıl olur?1725
آن که او هوشیار خود تند است و مست ** چون بود چون او قدح گیرد به دست
Anlatılamayacak derecede sarhoş olan bir aslan, çayırlığa gelince oraya yayılmış yeşilliklerden neşelenir, sarhoşluğu büsbütün fazlalaşır.
شیر مستی کز صفت بیرون بود ** از بسیط مرغزار افزون بود
Ben kafiye düşünürüm; sevgilim bana der ki: “Yüzümden başka hiçbir şey düşünme!
قافیه اندیشم و دل دار من ** گویدم مندیش جز دیدار من
Ey benim kafiye düşünenim! Rahatça otur, benim yanımda devlet kafiyesi sensin.
خوش نشین ای قافیه اندیش من ** قافیهی دولت تویی در پیش من
Harf ne oluyor ki sen onu düşünesin! Harf nedir? Üzüm bağının çitten duvarı.!
حرف چه بود تا تو اندیشی از آن ** حرف چه بود خار دیوار رزان
Harfi, sesi, sözü birbirine vurup parçalayayım da seninle bu üçü de olmaksızın konuşayım!1730
حرف و صوت و گفت را بر هم زنم ** تا که بیاین هر سه با تو دم زنم
Âdem’den bile gizlediğim sırrı, ey cihanın esrarı olan sevgili, sana söyleyeyim.
آن دمی کز آدمش کردم نهان ** با تو گویم ای تو اسرار جهان
Halil’e bile söylemediğim sırrı, Cebrail’in bile bilmediği gamı,
آن دمی را که نگفتم با خلیل ** و آن غمی را که نداند جبرئیل
Mesih’in bile dem vurmadığı, hatta Tanrı’nın bile kıskanıp biz olmadıkça kimseye açmadığı sırrı sana açayım.”
آن دمی کز وی مسیحا دم نزد ** حق ز غیرت نیز بیما هم نزد
Biz (mâ) kelimesi, lûgatte nasıl bir kelimedir? İspata ve nefye delalet eden bir kelime. Hâlbuki ben ispat değilim; zatım, varlığım yoktur ki ispat edilebilsin. (Varlığım olmadığından ) Nefiy de değilim (yokun varlığı nefiy de edilemez, esasen olmadığı için yoktur da denemez).
ما چه باشد در لغت اثبات و نفی ** من نه اثباتم منم بیذات و نفی
Ben varlığı yoklukta buldum, onun için varlığı yokluğa feda ettim.1735
من کسی در ناکسی دریافتم ** پس کسی در ناکسی دربافتم
Padişahların hepsi kendilerine karşı alçalana alçalırlar. Bütün hak, kendisine sarhoş olanın sarhoşudur.
جمله شاهان بندهی بندهی خودند ** جمله خلقان مردهی مردهی خودند
Padişahlar, kendilerine kul olana kul olurlar. Halk umumiyetle kendi yolunda ölenin yolunda ölür.
جمله شاهان پست، پست خویش را ** جمله خلقان مست، مست خویش را
Avcı onları ansızın avlamak için kuşlara av olmaktadır.
میشود صیاد، مرغان را شکار ** تا کند ناگاه ایشان را شکار
Dilberler; âşıkları, canla, başla ararlar. Bütün maşuklar âşıklara avlanmışlardır.
بیدلان را دلبران جسته به جان ** جمله معشوقان شکار عاشقان
Kimi âşık görürsen bil ki mâşuktur. Çünkü o, âşık olmakla beraber mâşuk tarafından sevildiği cihette mâşuktur da.1740
هر که عاشق دیدیاش معشوق دان ** کو به نسبت هست هم این و هم آن
Susuzlar âlemde su ararlar, fakat su da cihanda susuzları arar.
تشنگان گر آب جویند از جهان ** آب جوید هم به عالم تشنگان
Mademki âşık odur, sen sus artık. Madem ki o, kulağını çekmekte, sen tamamıyla kulak kesil!
چون که عاشق اوست تو خاموش باش ** او چو گوشت میکشد تو گوش باش
Sel akmaya başlar başlamaz önünü kes, yolunu bağla. Yoksa âlemi perişan ve harap eder, her tarafı yıkar.
بند کن چون سیل سیلانی کند ** ور نه رسوایی و ویرانی کند
Fakat harap olmaktan niye gamlanayım? Harabenin altında padişah hazinesi var!
من چه غم دارم که ویرانی بود ** زیر ویران گنج سلطانی بود
Hakka dalan kişi daha ziyade dalmak, can denizinin dalgası altüst olmak ister.1745
غرق حق خواهد که باشد غرقتر ** همچو موج بحر جان زیر و زبر
Denizin altı mı daha hoştur, yoksa üstü mü? Onun oku mu daha ziyade gönül çekici ve güzeldir, o oka karşı siper tutmak mı?
زیر دریا خوشتر آید یا زبر ** تیر او دل کش تر آید یا سپر
Şu halde ey gönül! Neşe ve sefayı cefa ve belâdan ayırt edersen vesveseye zebun olmuş olursun.
پاره کردهی وسوسه باشی دلا ** گر طرب را باز دانی از بلا
Tutalım ki senin isteğinde şeker tadı var; sevgilinin isteği, isteksizlik murat ve maksadı terk etme değil mi?
گر مرادت را مذاق شکر است ** بیمرادی نه مراد دل بر است
Onun her bir yıldızı yüzlerce hilâlin kan diyetidir. Ona, âlemin kanını dökmek helâldir!
هر ستارهش خونبهای صد هلال ** خون عالم ریختن او را حلال
Biz değeri de bulduk kan diyetini de. Ve o yüzden can vermeye koştuk.1750
ما بها و خونبها را یافتیم ** جانب جان باختن بشتافتیم
Ey âşık! Âşıkların hayatı ölümledir. Gönlü gönül vermeden başka bir suretle bulamazsın.
ای حیات عاشقان در مردگی ** دل نیابی جز که در دل بردگی
Yüzlerce nâz ü işveyle gönlünü almak istedim; sevgili bana istiğna yüzünü gösterdi, bahaneler etti.
من دلش جسته به صد ناز و دلال ** او بهانه کرده با من از ملال
“Bu akıl, bu can, senin aşkına gark olmuş değil mi ki?” dedim, dedi ki: “Git, git; bana bu efsunu okuma!
گفتم آخر غرق تست این عقل و جان ** گفت رو رو بر من این افسون مخوان
Ben, senin ne düşündüğünü bilmez miyim? Ey iki gören! Sen, sevgiliyi nasıl gördün; buna imkân mı var?
من ندانم آن چه اندیشیدهای ** ای دو دیده دوست را چون دیدهای
Ey ağırcanlı! Sen onu hor gördün; çünkü çok ucuz aldın!1755
ای گران جان خوار دیده ستی و را ** ز آن که بس ارزان خریده ستی و را
Ucuz alan ucuz verir. Çocuk bir inciyi bir somuna değişir.
هر که او ارزان خرد ارزان دهد ** گوهری طفلی به قرصی نان دهد