Yeşil dilleriyle, uzun elleriyle toprağın içindeki sırları anlatırlar.
با زبان سبز و با دست دراز ** از ضمیر خاک میگویند راز
Kazlar gibi başlarını su içine çekmişler. Karga gibiyken tavus haline gelmişlerdir.
همچو بطان سر فرو برده به آب ** گشته طاوسان و بوده چون غراب
Tanrı, onları kış vakti hapsetmişse de baharda o kargaları tavus haline getirir.
در زمستانشان اگر محبوس کرد ** آن غرابان را خدا طاوس کرد
Kışın onlara ölüm vermişse de bahar yüzünden yine diriltip yapraklandırır, yeşertir.
در زمستانشان اگر چه داد مرگ ** زندهشان کرد از بهار و داد برگ
Münkirler der ki: “Eskiden beri olagelmiş bir şey. Neden bunu kerem sahibi Tanrı’ya isnat edelim?” 2020
منکران گویند خود هست این قدیم ** این چرا بندیم بر رب کریم
Onların körlüğüne rağmen Tanrı, dostların gönüllerinde bağlar, bahçeler bitirmiştir.
کوری ایشان درون دوستان ** حق برویانید باغ و بوستان
Gönülde kokan her gül, kül sırlarından bahisler açar.
هر گلی کاندر درون بویا بود ** آن گل از اسرار کل گویا بود
Onların kokuları, münkirlerin burunlarını yere sürtmek için perdeleri yırtarak dünyanın etrafını dönüp dolaşırlar.
بوی ایشان رغم انف منکران ** گرد عالم میرود پرده دران
Münkirler, o gönül kokusuna karşı kara böcek gibidirler; dayanamazlar. Yahut davul sesine tahammül edemeyen beyni zayıf kimseye benzerler.
منکران همچون جعل ز آن بوی گل ** یا چو نازک مغز در بانگ دهل
Kendilerini meşgul ve müstağrak gösterirler. Şimşek parıltısından gözlerini yumarlar. 2025
خویشتن مشغول میسازند و غرق ** چشم میدزدند زین لمعان برق
Göz yumarlar ama, onların bulundukları makamdaki göz değildir ki. Göz odur ki bir sığınak görsün.
چشم میدزدند و آن جا چشم نی ** چشم آن باشد که بیند مأمنی
Peygamber, mezarlıktan dönünce Sıddîka’nın yanına giderek konuşup görüşmeye başladı.
چون ز گورستان پیمبر باز گشت ** سوی صدیقه شد و هم راز گشت
Sıddîka’nın gözü, Peygamber’in yüzüne ilişince önüne gelip elini onun üstüne,
چشم صدیقه چو بر رویش فتاد ** پیش آمد دست بر وی مینهاد
Sarığına, yüzüne, saçına, yakasına, göğsüne, kollarına sürdü.
بر عمامه و روی او و موی او ** بر گریبان و بر و بازوی او
Peygamber, “Böyle acele acele ne arıyorsun?” dedi. Ayşe “Bugün hava bulutluydu, yağmur yağdı. 2030
گفت پیغمبر چه میجویی شتاب ** گفت باران آمد امروز از سحاب
Elbisende yağmurun eserini arıyorum. Gariptir ki üstünü, başını yağmurdan ıslanmamış görmekteyim” dedi.
جامههایت میبجویم از طلب ** تر نمیبینم ز باران ای عجب
Peygamber “O sırada başına ne örtmüşsün, baş örtün neydi? Diye sordu. Ayşe senin ridanı başıma örtmüştüm” dedi.
گفت چه بر سر فگندی از ازار ** گفت کردم آن ردای تو خمار
Peygamber dedi ki: “Ey yeni yakası tertemiz Hatun! Tanrı onun için temiz gözüne gayb yağmurunu gösterdi.”
گفت بهر آن نمود ای پاک جیب ** چشم پاکت را خدا باران غیب
O yağmur, sizin bu bulutunuzdan değildir. Başka bir buluttan, başka bir göktendir.
نیست آن باران از این ابر شما ** هست ابری دیگر و دیگر سما
Hakîmi Senâî’nin “ Can elinde cihan göklerine iş buyuran gökler var. Can yolunda nice inişler, nice yokuşlar, nice yüksek dağlar ve denizler var “ beyitlerinin tefsiri
تفسیر بیت حکیم: "آسمانهاست در ولایت جان کارفرمای آسمان جهان در ره روح پست و بالاهاست کوههای بلند و دریاهاست"
Gayb âleminin başka bir bulutu, başka bir yağmuru, başka bir göğü, başka bir güneşi vardır. 2035
غیب را ابری و آبی دیگر است ** آسمان و آفتابی دیگر است
Fakat o, ancak havassa görünür, diğerleri “ Öldükten sonra tekrar yaratılıp diriltileceklerinden şüphe ederler.”
ناید آن الا که بر خاصان پدید ** باقیان فی لبس من خلق جدید
Yağmur vardır, âlemi beslemek için yağar. Yağmur vardır âlemi perişan etmek için yağar.
هست باران از پی پروردگی ** هست باران از پی پژمردگی
Bahar yağmurlarının faydası, şaşılacak bir derecededir. Güz yağmuruysa, bağa sıtma gibidir.
نفع باران بهاران بو العجب ** باغ را باران پاییزی چو تب
Bahar yağmuru, bağı nazü naim ile besler, yetiştirir. Güz yağmuruysa bozar, sarartır.
آن بهاری ناز پروردش کند ** وین خزانی ناخوش و زردش کند
Kış, yel ve güneş de böyledir; bunların tesirleri de zamanına göre ve ayrı ayrıdır. Bunu böyle bil, ipin ucunu yakala! 2040
همچنین سرما و باد و آفتاب ** بر تفاوت دان و سر رشته بیاب
Tıpkı bunun gibi gayb âleminde de bu çeşitlilik vardır. Bazısı zararlıdır, bazısı faydalı. Bazı yağmurlar berekettir, bazıları ziyan.
همچنین در غیب انواع است این ** در زیان و سود و در ربح و غبین
Abdâlin bu nefesi de işte o bahardandır. Canda ve gönülde bu nefes yüzünden yüzlerce güzel şeyler biter.
این دم ابدال باشد ز آن بهار ** در دل و جان روید از وی سبزهزار
Onların nefesleri, talihli kişilere bahar yağmurlarının ağaca yaptığı tesiri yapar.
فعل باران بهاری با درخت ** آید از انفاسشان در نیک بخت
Fakat bir yerde kuru bir ağaç bulunsa cana can katan rüzgârı ayıplama!
گر درخت خشک باشد در مکان ** عیب آن از باد جان افزا مدان
Rüzgâr, işini yaptı, esti. Canı olan da, rüzgârın tesirini candan kabul etti. 2045
باد کار خویش کرد و بروزید ** آن که جانی داشت بر جانش گزید
“ Bahar serinliğini ganimet bilip istifade edin. Çünkü o, ağaçlarınıza ne yaparsa bedenlerinize de onu yapar v.s hadisinin manası
در معنی این حدیث که اغتنموا برد الربیع الی آخره
Peygamber, “Dostlar, bahar serinliğinden sakın vücudunuzu örtmeyin.
گفت پیغمبر ز سرمای بهار ** تن مپوشانید یاران زینهار
Çünkü bahar rüzgârı, ağaçlara nasıl tesir ederse sizin hayatınıza da öyle tesir eder.
ز آن که با جان شما آن میکند ** کان بهاران با درختان میکند
Fakat güz serinliğinden kaçının. Çünkü o, bağa ve çubuklara ne yaparsa sizin vücudunuza da onu yapar “dedi.
لیک بگریزید از سرد خزان ** کان کند کاو کرد با باغ و رزان
Bu hadisi rivayet edenler, zahirî manasını vermişler ve yalnız zahirî manasıyla kanaat etmişlerdir.
راویان این را به ظاهر بردهاند ** هم بر آن صورت قناعت کردهاند
Onların halden haberleri yoktur. Dağı görmüşler de dağdaki madeni görmemişlerdir. 2050
بیخبر بودند از جان آن گروه ** کوه را دیده ندیده کان بکوه
Tanrı’ya göre güz, nefis ve hevadır. Akılla cansa baharın ve ebedîliğin ta kendisidir.
آن خزان نزد خدا نفس و هواست ** عقل و جان عین بهار است و بقاست
Eğer senin gizli ve cüzi bir aklın varsa cihanda bir kâmil akıl sahibini ara!
مر ترا عقل است جزوی در نهان ** کامل العقلی بجو اندر جهان
Senin cüzi aklın, onun külli aklı yüzünden külli olur. Çünkü Akl-ı kül, nefse zincir gibidir.
جزو تو از کل او کلی شود ** عقل کل بر نفس چون غلی شود
Binaenaleyh hadisin manası teville şöyle olur: Pak nefesler bahar gibidir, yaprakların ve filizlerin hayatıdır.
پس به تاویل این بود کانفاس پاک ** چون بهار است و حیات برگ و تاک
Velîlerin sözlerinden, yumuşak olsun, sert olsun, vücudunu örtme çünkü o sözler, dininin zahirîdir. 2055
از حدیث اولیا نرم و درشت ** تن مپوشان ز آن که دینت راست پشت
Sıcak da söylese, soğuk da söylese, hoş gör ki sıcaktan, soğuktan ( hayatın hâdiselerinden) ve cehennem azabından kurtulasın.
گرم گوید سرد گوید خوش بگیر ** تا ز گرم و سرد بجهی وز سعیر
Onun sıcağı, hayatın ilkbaharıdır. Doğruluğun, yakînin ve kulluğun sermayesidir.
گرم و سردش نو بهار زندگی است ** مایهی صدق و یقین و بندگی است
Çünkü can bahçeleri, onun sözleri ile diridir. Gönül denizi, bu cevherlerle doludur.
ز آن که زو بستان جانها زنده است ** این جواهر بحر دل آگنده است
Eğer gönlün bahçesinden cüzi bir zevk ve hal eksilse aklı başında olan kişinin gönlünü, binlerce gam kapladı.
بر دل عاقل هزاران غم بود ** گر ز باغ دل خلالی کم شود
Sıddîka’nın –Tanrı ondan razı olsun- “ Bugünkü yağmurun sırrı neydi? “ diye sorması
پرسیدن صدیقه (س) از پیامبر (ص) که سر باران امروزینه چه بود
“Ey şu varlığın hülâsası, vücudun zübdesi! Bu günkü yağmurun hikmeti neydi? 2060
گفت صدیقه که ای زبدهی وجود ** حکمت باران امروزین چه بود
Bu yağmur, rahmet yağmurlarından mıydı, yoksa tehdit için mi yağıyordu, pek yüce, pek azametli Tanrı’nın adaletinden miydi?
این ز بارانهای رحمت بود یا ** بهر تهدید است و عدل کبریا
Bu yağmur, bahara ait lütuflardan mıydı, yoksa afetlerle dolu güz yağmuru muydu?”
این از آن لطف بهاریات بود ** یا ز پاییزی پر آفات بود
Peygamber dedi ki: “Bu yağmur musibetler yüzünden insanın gönlüne çöken gamı yatıştırmak için yağıyordu.”
گفت این از بهر تسکین غم است ** کز مصیبت بر نژاد آدم است
Eğer Âdemoğlu, o keder ateşi içinde kalıp duraydı ziyadesiyle harap olur, eksikliğe düşer, ( hiçbir şey yapamaz bir hale gelir) di.
گر بر آن آتش بماندی آدمی ** بس خرابی در فتادی و کمی
O anda bu dünya harap olurdu, insanların içlerinde hırs kalmazdı. 2065
این جهان ویران شدی اندر زمان ** حرصها بیرون شدی از مردمان