Peygamber, mezarlıktan dönünce Sıddîka’nın yanına giderek konuşup görüşmeye başladı.
چون ز گورستان پیمبر باز گشت ** سوی صدیقه شد و هم راز گشت
Sıddîka’nın gözü, Peygamber’in yüzüne ilişince önüne gelip elini onun üstüne,
چشم صدیقه چو بر رویش فتاد ** پیش آمد دست بر وی مینهاد
Sarığına, yüzüne, saçına, yakasına, göğsüne, kollarına sürdü.
بر عمامه و روی او و موی او ** بر گریبان و بر و بازوی او
Peygamber, “Böyle acele acele ne arıyorsun?” dedi. Ayşe “Bugün hava bulutluydu, yağmur yağdı. 2030
گفت پیغمبر چه میجویی شتاب ** گفت باران آمد امروز از سحاب
Elbisende yağmurun eserini arıyorum. Gariptir ki üstünü, başını yağmurdan ıslanmamış görmekteyim” dedi.
جامههایت میبجویم از طلب ** تر نمیبینم ز باران ای عجب
Peygamber “O sırada başına ne örtmüşsün, baş örtün neydi? Diye sordu. Ayşe senin ridanı başıma örtmüştüm” dedi.
گفت چه بر سر فگندی از ازار ** گفت کردم آن ردای تو خمار
Peygamber dedi ki: “Ey yeni yakası tertemiz Hatun! Tanrı onun için temiz gözüne gayb yağmurunu gösterdi.”
گفت بهر آن نمود ای پاک جیب ** چشم پاکت را خدا باران غیب
O yağmur, sizin bu bulutunuzdan değildir. Başka bir buluttan, başka bir göktendir.
نیست آن باران از این ابر شما ** هست ابری دیگر و دیگر سما
Hakîmi Senâî’nin “ Can elinde cihan göklerine iş buyuran gökler var. Can yolunda nice inişler, nice yokuşlar, nice yüksek dağlar ve denizler var “ beyitlerinin tefsiri
تفسیر بیت حکیم: "آسمانهاست در ولایت جان کارفرمای آسمان جهان در ره روح پست و بالاهاست کوههای بلند و دریاهاست"
Gayb âleminin başka bir bulutu, başka bir yağmuru, başka bir göğü, başka bir güneşi vardır. 2035
غیب را ابری و آبی دیگر است ** آسمان و آفتابی دیگر است
Fakat o, ancak havassa görünür, diğerleri “ Öldükten sonra tekrar yaratılıp diriltileceklerinden şüphe ederler.”
ناید آن الا که بر خاصان پدید ** باقیان فی لبس من خلق جدید
Yağmur vardır, âlemi beslemek için yağar. Yağmur vardır âlemi perişan etmek için yağar.
هست باران از پی پروردگی ** هست باران از پی پژمردگی
Bahar yağmurlarının faydası, şaşılacak bir derecededir. Güz yağmuruysa, bağa sıtma gibidir.
نفع باران بهاران بو العجب ** باغ را باران پاییزی چو تب
Bahar yağmuru, bağı nazü naim ile besler, yetiştirir. Güz yağmuruysa bozar, sarartır.
آن بهاری ناز پروردش کند ** وین خزانی ناخوش و زردش کند
Kış, yel ve güneş de böyledir; bunların tesirleri de zamanına göre ve ayrı ayrıdır. Bunu böyle bil, ipin ucunu yakala! 2040
همچنین سرما و باد و آفتاب ** بر تفاوت دان و سر رشته بیاب
Tıpkı bunun gibi gayb âleminde de bu çeşitlilik vardır. Bazısı zararlıdır, bazısı faydalı. Bazı yağmurlar berekettir, bazıları ziyan.
همچنین در غیب انواع است این ** در زیان و سود و در ربح و غبین
Abdâlin bu nefesi de işte o bahardandır. Canda ve gönülde bu nefes yüzünden yüzlerce güzel şeyler biter.
این دم ابدال باشد ز آن بهار ** در دل و جان روید از وی سبزهزار
Onların nefesleri, talihli kişilere bahar yağmurlarının ağaca yaptığı tesiri yapar.
فعل باران بهاری با درخت ** آید از انفاسشان در نیک بخت
Fakat bir yerde kuru bir ağaç bulunsa cana can katan rüzgârı ayıplama!
گر درخت خشک باشد در مکان ** عیب آن از باد جان افزا مدان
Rüzgâr, işini yaptı, esti. Canı olan da, rüzgârın tesirini candan kabul etti. 2045
باد کار خویش کرد و بروزید ** آن که جانی داشت بر جانش گزید
“ Bahar serinliğini ganimet bilip istifade edin. Çünkü o, ağaçlarınıza ne yaparsa bedenlerinize de onu yapar v.s hadisinin manası
در معنی این حدیث که اغتنموا برد الربیع الی آخره
Peygamber, “Dostlar, bahar serinliğinden sakın vücudunuzu örtmeyin.
گفت پیغمبر ز سرمای بهار ** تن مپوشانید یاران زینهار
Çünkü bahar rüzgârı, ağaçlara nasıl tesir ederse sizin hayatınıza da öyle tesir eder.
ز آن که با جان شما آن میکند ** کان بهاران با درختان میکند
Fakat güz serinliğinden kaçının. Çünkü o, bağa ve çubuklara ne yaparsa sizin vücudunuza da onu yapar “dedi.
لیک بگریزید از سرد خزان ** کان کند کاو کرد با باغ و رزان
Bu hadisi rivayet edenler, zahirî manasını vermişler ve yalnız zahirî manasıyla kanaat etmişlerdir.
راویان این را به ظاهر بردهاند ** هم بر آن صورت قناعت کردهاند
Onların halden haberleri yoktur. Dağı görmüşler de dağdaki madeni görmemişlerdir. 2050
بیخبر بودند از جان آن گروه ** کوه را دیده ندیده کان بکوه
Tanrı’ya göre güz, nefis ve hevadır. Akılla cansa baharın ve ebedîliğin ta kendisidir.
آن خزان نزد خدا نفس و هواست ** عقل و جان عین بهار است و بقاست
Eğer senin gizli ve cüzi bir aklın varsa cihanda bir kâmil akıl sahibini ara!
مر ترا عقل است جزوی در نهان ** کامل العقلی بجو اندر جهان
Senin cüzi aklın, onun külli aklı yüzünden külli olur. Çünkü Akl-ı kül, nefse zincir gibidir.
جزو تو از کل او کلی شود ** عقل کل بر نفس چون غلی شود
Binaenaleyh hadisin manası teville şöyle olur: Pak nefesler bahar gibidir, yaprakların ve filizlerin hayatıdır.
پس به تاویل این بود کانفاس پاک ** چون بهار است و حیات برگ و تاک
Velîlerin sözlerinden, yumuşak olsun, sert olsun, vücudunu örtme çünkü o sözler, dininin zahirîdir. 2055
از حدیث اولیا نرم و درشت ** تن مپوشان ز آن که دینت راست پشت
Sıcak da söylese, soğuk da söylese, hoş gör ki sıcaktan, soğuktan ( hayatın hâdiselerinden) ve cehennem azabından kurtulasın.
گرم گوید سرد گوید خوش بگیر ** تا ز گرم و سرد بجهی وز سعیر
Onun sıcağı, hayatın ilkbaharıdır. Doğruluğun, yakînin ve kulluğun sermayesidir.
گرم و سردش نو بهار زندگی است ** مایهی صدق و یقین و بندگی است
Çünkü can bahçeleri, onun sözleri ile diridir. Gönül denizi, bu cevherlerle doludur.
ز آن که زو بستان جانها زنده است ** این جواهر بحر دل آگنده است
Eğer gönlün bahçesinden cüzi bir zevk ve hal eksilse aklı başında olan kişinin gönlünü, binlerce gam kapladı.
بر دل عاقل هزاران غم بود ** گر ز باغ دل خلالی کم شود
Sıddîka’nın –Tanrı ondan razı olsun- “ Bugünkü yağmurun sırrı neydi? “ diye sorması
پرسیدن صدیقه (س) از پیامبر (ص) که سر باران امروزینه چه بود
“Ey şu varlığın hülâsası, vücudun zübdesi! Bu günkü yağmurun hikmeti neydi? 2060
گفت صدیقه که ای زبدهی وجود ** حکمت باران امروزین چه بود
Bu yağmur, rahmet yağmurlarından mıydı, yoksa tehdit için mi yağıyordu, pek yüce, pek azametli Tanrı’nın adaletinden miydi?
این ز بارانهای رحمت بود یا ** بهر تهدید است و عدل کبریا
Bu yağmur, bahara ait lütuflardan mıydı, yoksa afetlerle dolu güz yağmuru muydu?”
این از آن لطف بهاریات بود ** یا ز پاییزی پر آفات بود
Peygamber dedi ki: “Bu yağmur musibetler yüzünden insanın gönlüne çöken gamı yatıştırmak için yağıyordu.”
گفت این از بهر تسکین غم است ** کز مصیبت بر نژاد آدم است
Eğer Âdemoğlu, o keder ateşi içinde kalıp duraydı ziyadesiyle harap olur, eksikliğe düşer, ( hiçbir şey yapamaz bir hale gelir) di.
گر بر آن آتش بماندی آدمی ** بس خرابی در فتادی و کمی
O anda bu dünya harap olurdu, insanların içlerinde hırs kalmazdı. 2065
این جهان ویران شدی اندر زمان ** حرصها بیرون شدی از مردمان
Ey can, bu âlemin direği gaflettir. Akıllılık, uyanıklık, bu dünya için afettir.
استن این عالم ای جان غفلت است ** هوشیاری این جهان را آفت است
Akıllılık o âlemdendir, galip gelirse bu âlem alçalır.
هوشیاری ز آن جهان است و چو آن ** غالب آید پست گردد این جهان
Akıllılık güneştir, hırs ise buzdur. Akıllılık sudur, bu âlem kirdir.
هوشیاری آفتاب و حرص یخ ** هوشیاری آب و این عالم وسخ
Dünyada hırs ve haset kükremesin diye o âlemden akıllılık, ancak sızar, sızıntı halinde gelir.
ز آن جهان اندک ترشح میرسد ** تا نغرد در جهان حرص و حسد
Gayb âleminden çok sızarsa bu dünyada ne hüner kalır, ne de ayıp. 2070
گر ترشح بیشتر گردد ز غیب ** نی هنر ماند در این عالم نه عیب
Bu bahsin sonu yoktur. Başlamış olduğun söze dön, tekrar çalgıcının, hikâyesine devam et.
این ندارد حد سوی آغاز رو ** سوی قصهی مرد مطرب باز رو
Çalgıcı hikâyesinin söylenmedik kısmı ve çalgıcının kurtuluşu
بقیهی قصهی پیر چنگی و بیان مخلص آن
O, öyle çalgıcıydı ki âlem, onun yüzünden neşeyle dolmuştu. Dinleyenler sesinden garip garip hayallere dalıyorlar, şaşılacak hallere düşüyorlardı.
مطربی کز وی جهان شد پر طرب ** رسته ز آوازش خیالات عجب
Gönül kuşu onun nağmesiyle uçmakta; canın aklı, sesine hayran olmaktaydı.
از نوایش مرغ دل پران شدی ** وز صدایش هوش جان حیران شدی
Fakat zaman geçip ihtiyarlayınca evvelce doğan kuşu gibi olan canı, acizlikten sinek avlamaya başladı.
چون بر آمد روزگار و پیر شد ** باز جانش از عجز پشهگیر شد
Sırtı, küp sırtı gibi eğrildi, kamburlaştı. Gözlerinin üstünde kaşlar, âdeta eyer kuskununa döndü. 2075
پشت او خم گشت همچون پشت خم ** ابروان بر چشم همچون پالدم
Onun cana can katan lâtif sesi fena, iğrenç, çirkin yürek tırmalayıcı geldi.
گشت آواز لطیف جان فزاش ** زشت و نزد کس نیرزیدی به لاش