English    Türkçe    فارسی   

1
2673-2722

  • Ey melek! Bunu meydana çıkarmak için gönlünüze şüpheler salmaktayım;
  • Sen söyleyesin; ben darılmayayım, gazaplanmayayım. Bu suretle de benim hilmimi inkâr eden ağız açamasın.
  • Her nefeste bizim hilmimizden yüzlerce baba yüzlerce ana doğar, yokluğa dalıp mahvolur. 2675
  • O babaların, o anaların hilmi, şefkati, bizim hilim ve şefkat denizimizin köpüğüdür. Köpük gider gelir ama deniz bâkidir dedi.”
  • Hayır, ne dedim? O inciye karşı bu sedef, köpük değil, köpüğünün köpüğüdür.
  • İşte o köpük hakkı için, o sâf deniz hakkı için bu söz bir sınama, bir lâf değil.
  • Sevgiden, vefadan, boyun büküp teslim olmadan ileri gelmiştir. Huzuruna varacağım Tanrı hakkı için.
  • Bu hevesim, sence sınamadan ibaretse bu sınamamı sına. 2680
  • Sırrını saklama ki sırrım meydana çıksın. Elimden geleni; gücümün yettiğini buyur!
  • Gönlündekini benden gizleme de benim gönlümdeki de ortaya çıksın bu suretle ne yapabileceksem kabul edeyim.
  • Fakat nasıl edeyim; elimde ne çare var? Bir bak hele, canım ne işe yarar ki?
  • Kadının kocasına rızık isteme yolunu göstermesi, onun da kabul etmesi
  • Kadın dedi ki:”Bir güneş doğmuş, bütün cihan ondan aydınlanmıştır.
  • O Tanrı vekili, Tanrı halifesidir. Bağdat şehri, onun yüzünden bahar gibidir. 2685
  • O padişaha ulaşabilirsen padişah olursun. Ne vakte kadar ikbal sahibi olmayanların yanına gidip duracaksın?
  • İkbal sahiplerinin dostluğu kimya gibidir. Onların nazarına benzer kimya nerede?
  • Ahmed’in gözü Ebubekir’e değince o bir tasdik yüzünden Sıddıyk olmuştur.”
  • Kocası, “Ben padişah huzuruna nasıl kabul olunurum; bir bahanesiz onun yanına nasıl giderim?
  • Buna bir münasebet, bir vesile gerek. Hiçbir sanat aletsiz meydana gelir mi? 2690
  • Mecnun gibi ki, birisinden Leylâ’nın bir parça hastalandığını duydu.
  • Eyvah, dedi; bahanesiz nasıl gideyim? Gitmezsem, hatırını sormazsam ne hale gelirim?
  • Keşke hazık bir hekîm olaydım...O vakit Leylâ’ya koşa, koşa giderdim.
  • Tanrı, bize “Ya Muhammed, gelin de” buyurdu da bu davet, utanmamızın giderilmesine sebep oldu.
  • Gece kuşlarının gözleri ve kabiliyetleri olsaydı gündüzün uçup gezerler, dönüp dolaşırlardı” dedi. 2695
  • Kadın cevap verdi: “Kerem sahibi padişah meydana girer, kendisini gösterirse aletsizlik, aletin ta kendisi, vesileden mahrum oluş, vesilenin aynı oldu.
  • Çünkü alet, vesile… dâvaya düşmektir, varlık alâmetidir. Asıl hüner aletsizliktedir, alçalmadadır."
  • Arap “Aletsiz nasıl alışveriş edeyim de aletsizliği elde edeyim?
  • Müflisliğime de bir delil gerek ki padişah halime acısın.
  • Sen, bana dedikodudan ve hileden başka bir şahit göster de o şen padişah merhamete gelsin. 2700
  • Çünkü sözden ve kötü hileden ibaret olan bu şahitlik o hâkimler hâkiminin yanında mecruhtur.
  • Müflisin şahidi doğruluk olmalı ki nuru, söylemeden parıldasın (halini arzetmeden hali anlaşılan)” dedi.
  • Arabın, orada su kıtlığı var sanarak çölleri aşıp Bağdat’a, halifeye bir testi yağmur suyu hediye götürmesi
  • Kadın dedi ki: “Doğruluk varlığından tamamı ile çıkıp arınarak, isteğini terk etmendir.
  • Testimizde yağmur suyu var. Malın, mülkün, sermayen bundan ibaret.
  • Bu su testisini al, git; padişahlar padişahın huzuruna var, armağan götür. 2705
  • De ki: Bizim bundan başka hiçbir malımız, mülkümüz yok. Çölde de bundan iyi su hiç yoktur.
  • Padişahın hazinesi ağır elbiselerle doluysa da bunun gibi suyu yoktur. Bu su az bulunur.
  • O testi nedir? Bizim mezar gibi cismimiz, içinde de bizim acı ve hislerimizin suyu var.
  • Ey Tanrı! “Tanrı, cennet karşılığına iman edenlerin canlarını, mallarını satın aldı” âyetindeki fazıl ve kereminden bizim bu küpümüzü, bu testimizi kabul et!
  • Bu beş duygudan meydana gelme beş lüleli testideki suyu her türlü murdar şeylerden, her çeşit pisliklerden temiz tut. 2710
  • Bu suretle şu testinin denize bir menfezi olsunda testim deniz huyuyla huylansın.
  • Armağanı padişaha tertemiz götürünce onu görür, anlamak ister.
  • Ondan sonra da artık testinin suyu nihayetsiz bir dereceye gelir. Testinin suyundan yüzlerce dünya dolar.
  • Lüleleri kapa, testiyi de küpten doldur. Tanrı” Gözlerinizi heva ve hevesten yumun” buyurdu.
  • Arap, kimin böyle bir hediyesi var? Hakikaten bu armağan, öyle bir padişaha lâyık diye gururlanmaktaydı. 2715
  • Kadın da bilmiyordu ki, orada yol üzerinde şeker gibi Dicle akıp durmakta.
  • Şehrin ortasından gemilerle, balık ağlarıyla dolu, deniz gibi akıp gitmekte.
  • Padişahın huzuruna var da şevketi, azameti gör; altından nehirler akan bahçeler diye övülen yerlere bak!
  • O saffet denizine nispetle bizim, anlayışlarımız bir katradan ibarettir.
  • Arabın su testisini keçeye sarıp dikmesi ve ağzını kapatması
  • Arap, evet, dedi. Testinin ağzını kapa, hakikaten armağan, bize faydalı. 2720
  • Keçeye sar, sarmala. Padişah, orucunu armağanla açsın.
  • Çünkü dünyada bunun gibi su yoktur. Bu halis şarap, zevk ve sefa kaynağı!