Cüz’ü kül’e ancak bir yüzden bağlıdır. Yoksa Tanrı’nın peygamberleri göndermesi abes olurdu.
جز ز یک رو نیست پیوسته به کل ** ور نه خود باطل بدی بعث رسل
Çünkü peygamberler, kulları Tanrı’ya ulaştırmak için gelmişlerdir. Herkes bir tenden ibaretse, Tanrı ile kul, kül ile cüz ise birbirine bağlıdır; kimi kime ulaştırırlar?
چون رسولان از پی پیوستناند ** پس چه پیوندندشان چون یک تناند
Oğul bu sözün sonu yoktur. Gün sona erdi, hikâyeyi tamamla!
این سخن پایان ندارد ای غلام ** روز بیگه شد حکایت کن تمام
Arabın, su testisini halifenin kullarına vermesi
سپردن عرب هدیه را یعنی سبو را به غلامان خلیفه
Su testisini sunup tapuya hizmet ve tâzim tohumunu ekti.2815
آن سبوی آب را در پیش داشت ** تخم خدمت را در آن حضرت بکاشت
Dedi ki:” Bu armağanı o sultana götürün, padişahtan murat isteyeni ihtiyaçtan kurtarın!
گفت این هدیه بدان سلطان برید ** سایل شه را ز حاجت واخرید
آن عرب را کرد از فاقه خلاص ** داد بخششها و خلعتهای خاص
“Bu altın dolu testiyi ona ver. Dönerken de onu Dicle yoluyla götür.2855
کاین سبو پر زر به دست او دهید ** چون که واگردد سوی دجلهش برید
Çöl yolundan buraya gelmiş. Halbuki Dicle yolu, yurduna daha yakındır” dedi.
از ره خشک آمده ست و از سفر ** از ره آبش بود نزدیکتر
Bedevi, gemiye binip Dicle’yi görünce utancından iki büklüm olmaya, yere kapanmaya başladı.
چون به کشتی درنشست و دجله دید ** سجده میکرد از حیا و میخمید
“Bu ihsan sahibi cömert padişahın lûtfuna şaştım. Daha ziyade şaşılacak şey de şu ki, o suyu aldı.
کای عجب لطف این شه وهاب را ** وین عجبتر کو ستد آن آب را
O cömertlik denizi öyle hor ve kalp armağanı nasıl oldu da kabul etti?” diyordu.
چون پذیرفت از من آن دریای جود ** آن چنان نقد دغل را زود زود
Ey oğul! Bütün dünyayı, ağzına kadar ilimle, güzellikle dolu bir testi bil.2860
کل عالم را سبو دان ای پسر ** کاو بود از علم و خوبی تا به سر
Fakat bu ilim ve güzellik, fevkâlade dolu olduğundan derisine sığamayan kişinin (zuhuru, zatının muktazası olan ve zuhur etmemesine imkân bulunmayan Tanrı’nın ) Dicle’sinden bir katradır.
قطرهای از دجلهی خوبی اوست ** کان نمیگنجد ز پری زیر پوست