English    Türkçe    فارسی   

1
3038-3087

  • Dünyayı sizin ayıbınızdan kurtarayım da bu hikâye, dünya durdukça söylenip dursun dedi.
  • Aslan bu düşünceyle açıkça gülüyordu. Aslanın gülümsemelerine emin olma.
  • Dünya malı, Tanrının gülümsemeleridir. Bizi bu suret sarhoş, mağrur ve perişan etmiştir. 3040
  • Ey Kadri yüce kişi! Sana yoksulluk ve hastalık iyidir. Çünkü o gülümseme nihayet tuzağını kurar, seni düşürür!
  • Aslanın kurdu imtihan ederek “ Kurt, huzuruma gel, bu avları aramızda payet “ demesi
  • Aslan “Bunları payet. Ey koca kurt, adaleti tazele!
  • Pay etmede benim vekilim ol da ne mahiyettesin, meydana çıksın” dedi.
  • Kurt “Padişahım, yaban öküzü senin payın. O büyük, sen de büyük, iri ve çeviksin.
  • Keçi orta boyda, orta irilikte, onun için benim. Tilki, sen de tavşanı al. Tavşan tam sana münasip” dedi. 3045
  • Aslan dedi ki: “Ey kurt, hele bir daha söyle, ne dedin? Ben varken sen pay istiyorsun ha!
  • Kurt, ne köpek oluyor ki benim gibi misli, naziri bulunmayan bir aslanın huzurunda kendisini görüyor, varım sanıyor!
  • Kendini beğenen eşek, ileri gel!” Kurt ileri gelince bir pençe vurup onu parçaladı.
  • Onda akıl ve isabetli bir tedbir görmeyince cezasını verip derisini yüzdü.
  • Mademki beni görmek, seni kendinden geçirmedi, huzurumda yok olmadın. Böyle cana inleyerek ölmek gerek. 3050
  • Mademki huzurumda mahvolmadı, boynunu vurmak farz oldu.
  • Tanrı’dan başka her şey fânidir. Mademki onun zatında fâni değilsin, varlık arama!
  • Bizim hakikatimiz de yok olana “Her şey fânidir” cezası yoktur.
  • Çünkü o “İllâ” dadır, “Lâ” dan geçmiştir. “İllâ” da fâni olmaz.
  • Kapıda dolaşan, Ben’den, biz’den dem vuran kapıdan sürülür, “lâ” makamında dolaşıp durur. 3055
  • Birisinin, bir dostun kapısını döğdüğü zaman içeriden “ Kimsin “ sözüne “Benim “ demesi üzerine dostun “ Mademki sen, sensin, kapıyı açmıyorum. Çünkü dostlardan kimseyi tanımıyorum ki o, ben olsun” demesi
  • Birisi, bir dostunun kapısına gelip kapıyı çaldı. Dostu “Kapıyı çalan kim?” deyince.
  • “Benim” diye cevap verdi. Dostu “Git, şimdi zamanı değil. Böyle bir sofra, ham kişinin makamı olamaz.
  • Hamı, ayrılık ateşinden başka ne pişirebilir, nifaktan ne kurtarabilir? “ dedi .
  • Adamcağız gitti, tam bir yıl dostunun ayrılığıyla yanıp yakıldı.
  • Yanıp pişerek tekrar döndü, geldi. Dostunun evinin etrafında dolaşmaya başladı. 3060
  • Kapıya varıp ağzından edepten dışarı bir söz çıkmasın diye yüzlerce korku ile edepli edepli halkayı çaldı.
  • Sevgilisi “Kim o?” deyince “Gönlümü alan sevgili sensin” diye cevap verdi.
  • Sevgili “ Mademki bensin, ey ben, gel içeri gir! Ev dar, iki kişi sığmıyor dedi.
  • İğneye geçirilecek iplik iki ayrı iplik olursa geçmez. Mademki birsin, bu iğneden geç!
  • İpliğin iğne ile münasebeti vardır, geçer. Fakat deve, iğne yordamından geçmez ki. 3065
  • Devenin vücudu riyazat ve ibadet maksadından başka bir şeyle incelir mi?
  • Bu işe Tanrı eli kudreti gerektir. Çünkü Tanrı, her hayali, bir iradesiyle var eder.
  • Her olmayacak şey, onun eliyle mümkün olur; her serkeş onun kokusuyla sakinleşir.
  • Anadan doğma kör ve alaca illetine tutulmuş kişiler nedir ki? Onları bir tarafa bırak; ölü bile o aziz Tanrı’nın afsuniyle dirilir.
  • Ölüden daha ölü yokluk bile, onun var etme avucunda muztar kalır, (varlığa bürünür). 3070
  • Külle yevmin hüve fi’şe’n âyetini oku da onu katiyyen işsiz, güçsüz bilme.
  • En az işi bu dünyaya her gün üç bölük asker yollamasıdır.
  • Bir bölük asker, rahimde (çocukların) yetişip yeşermesi için babaların bellerinden analara gider.
  • Bir bölük asker, dünyayı erkek ve kadınla doldurmak üzere rahimlerden bu yeryüzüne sefer eder.
  • Bir bölüğü de herkesin yaptığı işin karşılığını görmesi için yeryüzünden ecel tarafına yürür. 3075
  • Bu sözün sonu yoktur. Kendine gel de iki temiz dostun hikâyesine dön!
  • ”Benim” diyen kişinin pişman olarak suçuna karşılık tövbe ve istiğfar için bir yıl riyazat çekmesi ve o tövbekârın, tekrar dönüp o eve gelince ev sahibinin “Kim o” demesine “Sensin” diye cevap vermesi
  • Sevgilisi “Ey tamamı ile ben olan, içeri gir. Yeşillikteki gül ve diken gibi aykırı değilsin.
  • İplik bir oldu, artık ey yanlışlık, ortadan kalk! Kâf ve Nûn harflerini iki görürsen de hakikatte birdir” dedi.
  • Yokluğu, büyük ve müşkül işleri cezbetmek için Kâf ve Nûn çekicidir.
  • İş yapma hususunda bir olmakla beraber halat, surette iki kattır. 3080
  • İster iki ayak olsun, ister dört... Yol yürür. Makasa benzer, iki ağızlı olduğu halde birden keser.
  • Bez yıkayan iki arkadaşa bak. Görünüşte o, buna aykırı iş görmekte.
  • Birisi bezi suya sokar, öbür arkadaşı kurutur.
  • Sonra yine öteki ıslatır. Sanki birbirlerine aykırı iş görürler.
  • Fakat, ey genç! Görünüşte birbirlerinin zıddına iş görür gibi olan bu iki arkadaşın gönülleri de birdir, yaptıkları iş de. 3085
  • Her Peygamberin, her velînin bir mesleği vardır. Fakat değil mi ki hepsi halkı Hak’ka ulaştırıyor, birdir.
  • Dinleyenler, onların sözlerinden uykuya daldılar mı... Değirmenin taşlarını su götürdü demektir.