Adamcağız gitti, tam bir yıl dostunun ayrılığıyla yanıp yakıldı.
رفت آن مسکین و سالی در سفر ** در فراق دوست سوزید از شرر
Yanıp pişerek tekrar döndü, geldi. Dostunun evinin etrafında dolaşmaya başladı.3060
پخته گشت آن سوخته پس باز گشت ** باز گرد خانهی همباز گشت
Kapıya varıp ağzından edepten dışarı bir söz çıkmasın diye yüzlerce korku ile edepli edepli halkayı çaldı.
حلقه زد بر در به صد ترس و ادب ** تا بنجهد بیادب لفظی ز لب
Sevgilisi “Kim o?” deyince “Gönlümü alan sevgili sensin” diye cevap verdi.
بانگ زد یارش که بر در کیست آن ** گفت بر درهم تویی ای دلستان
Sevgili “ Mademki bensin, ey ben, gel içeri gir! Ev dar, iki kişi sığmıyor dedi.
گفت اکنون چون منی ای من در آ ** نیست گنجایی دو من را در سرا
İğneye geçirilecek iplik iki ayrı iplik olursa geçmez. Mademki birsin, bu iğneden geç!
نیست سوزن را سر رشته دو تا ** چون که یکتایی درین سوزن در آ
İpliğin iğne ile münasebeti vardır, geçer. Fakat deve, iğne yordamından geçmez ki.3065
رشته را با سوزن آمد ارتباط ** نیست در خور با جمل سم الخیاط
Devenin vücudu riyazat ve ibadet maksadından başka bir şeyle incelir mi?
کی شود باریک هستی جمل ** جز به مقراض ریاضات و عمل
Bu işe Tanrı eli kudreti gerektir. Çünkü Tanrı, her hayali, bir iradesiyle var eder.
دست حق باید مر آن را ای فلان ** کاو بود بر هر محالی کن فکان
Her olmayacak şey, onun eliyle mümkün olur; her serkeş onun kokusuyla sakinleşir.
هر محال از دست او ممکن شود ** هر حرون از بیم او ساکن شود
Anadan doğma kör ve alaca illetine tutulmuş kişiler nedir ki? Onları bir tarafa bırak; ölü bile o aziz Tanrı’nın afsuniyle dirilir.
اکمه و ابرص چه باشد مرده نیز ** زنده گردد از فسون آن عزیز
Ölüden daha ölü yokluk bile, onun var etme avucunda muztar kalır, (varlığa bürünür).3070
و آن عدم کز مرده مردهتر بود ** در کف ایجاد او مضطر بود
Külle yevmin hüve fi’şe’n âyetini oku da onu katiyyen işsiz, güçsüz bilme.
کل يوم هو فی شأن بخوان ** مر و را بیکار و بیفعلی مدان
En az işi bu dünyaya her gün üç bölük asker yollamasıdır.
کمترین کاریش هر روز است آن ** کاو سه لشکر را کند این سو روان
Bir bölük asker, rahimde (çocukların) yetişip yeşermesi için babaların bellerinden analara gider.
لشکری ز اصلاب سوی امهات ** بهر آن تا در رحم روید نبات
Bir bölük asker, dünyayı erkek ve kadınla doldurmak üzere rahimlerden bu yeryüzüne sefer eder.
لشکری ز ارحام سوی خاکدان ** تا ز نر و ماده پر گردد جهان
Bir bölüğü de herkesin yaptığı işin karşılığını görmesi için yeryüzünden ecel tarafına yürür.3075
لشکری از خاک ز آن سوی اجل ** تا ببیند هر کسی حسن عمل
Bu sözün sonu yoktur. Kendine gel de iki temiz dostun hikâyesine dön!
این سخن پایان ندارد هین بتاز ** سوی آن دو یار پاک پاک باز
”Benim” diyen kişinin pişman olarak suçuna karşılık tövbe ve istiğfar için bir yıl riyazat çekmesi ve o tövbekârın, tekrar dönüp o eve gelince ev sahibinin “Kim o” demesine “Sensin” diye cevap vermesi
صفت توحید
Sevgilisi “Ey tamamı ile ben olan, içeri gir. Yeşillikteki gül ve diken gibi aykırı değilsin.
گفت یارش کاندر آ ای جمله من ** نی مخالف چون گل و خار چمن
İplik bir oldu, artık ey yanlışlık, ortadan kalk! Kâf ve Nûn harflerini iki görürsen de hakikatte birdir” dedi.
رشته یکتا شد غلط کم شد کنون ** گر دو تا بینی حروف کاف و نون
Yokluğu, büyük ve müşkül işleri cezbetmek için Kâf ve Nûn çekicidir.
کاف و نون همچون کمند آمد جذوب ** تا کشاند مر عدم را در خطوب
İş yapma hususunda bir olmakla beraber halat, surette iki kattır.3080
پس دو تا باید کمند اندر صور ** گر چه یکتا باشد آن دو در اثر
İster iki ayak olsun, ister dört... Yol yürür. Makasa benzer, iki ağızlı olduğu halde birden keser.
گر دو پا گر چار پا ره را برد ** همچو مقراض دو تا یکتا برد
Bez yıkayan iki arkadaşa bak. Görünüşte o, buna aykırı iş görmekte.
آن دو همبازان گازر را ببین ** هست در ظاهر خلافی ز آن و ز این
Birisi bezi suya sokar, öbür arkadaşı kurutur.
آن یکی کرباس را در آب زد ** و آن دگر همباز خشکش میکند
Sonra yine öteki ıslatır. Sanki birbirlerine aykırı iş görürler.
باز او آن خشک را تر میکند ** گوییا ز استیزه ضد بر میتند
Fakat, ey genç! Görünüşte birbirlerinin zıddına iş görür gibi olan bu iki arkadaşın gönülleri de birdir, yaptıkları iş de.3085
لیک این دو ضد استیزه نما ** یکدل و یک کار باشد در رضا
Her Peygamberin, her velînin bir mesleği vardır. Fakat değil mi ki hepsi halkı Hak’ka ulaştırıyor, birdir.
هر نبی و هر ولی را مسلکی است ** لیک تا حق میبرد جمله یکی است
Dinleyenler, onların sözlerinden uykuya daldılar mı... Değirmenin taşlarını su götürdü demektir.
چون که جمع مستمع را خواب برد ** سنگهای آسیا را آب برد
Bu suyun akışı, değirmen için değildir, değirmene sizin için gitmektedir.
رفتن این آب فوق آسیاست ** رفتنش در آسیا بهر شماست
Fakat değirmene ihtiyacınız kalmadığı için değirmenci, suyu yatağına koyuverdi, asıl dereye akıttı.
چون شما را حاجت طاحون نماند ** آب را در جوی اصلی باز راند
Söz söyleme kudreti, öğretmek için ağza gelir; yoksa o sözün ayrı bir mecrası vardır.3090
ناطقه سوی دهان تعلیم راست ** ور نه خود آن نطق را جویی جداست
Sessizce, akışı tekerrür etmeksizin, bir akan cüz’ü bir daha akmaksızın ta... altında nehirler akan gül bahçelerine kadar akıp gider.
میرود بیبانگ و بیتکرارها ** تحتها الأنهار تا گلزارها
Tanrı, harfsiz söz beliren o makamı, canımıza sen göster.
ای خدا جان را تو بنما آن مقام ** کاندر او بیحرف میروید کلام
Ki pâk can, başını ayak yapıp yokluğun o uzak ve geniş sahasına koşsun.
تا که سازد جان پاک از سر قدم ** سوی عرصهی دور پهنای عدم
Yokluk âlemi, pek geniş ve hudutsuz bir âlemdir. Bu hayal ve varlık, o âlemden yüzlerce gıda alır, o âlemden belirir, beslenir.
عرصهای بس با گشاد و با فضا ** وین خیال و هست یابد زو نوا
Hayaller, yokluk âlemine nispetle dardır. Onun için hayal, darlık ve sıkıntıya sebep olur.3095
تنگتر آمد خیالات از عدم ** ز آن سبب باشد خیال اسباب غم
Varlık da hayalden daha dardır. O yüzden aylar, bu âlemde hilâl gibi görünür.
باز هستی تنگتر بود از خیال ** ز آن شود در وی قمر همچون هلال
Duygu ve renk âleminin, yani bu dünyanın varlığı ise... yokluğa, hayale ve varlığa nispetle büsbütün dardır, âdeta daracık bir zindandır.
باز هستی جهان حس و رنگ ** تنگتر آمد که زندانی است تنگ
Âlemdeki terkip ve sayı, darlığa sebeptir. Fakat bizi duygularımız, terkip âlemine çekip durmaktadır.
علت تنگی است ترکیب و عدد ** جانب ترکیب حسها میکشد
O duygularla birlik âlemini bil, eğer birlik âlemini diliyorsan o tarafa yürü.
ز آن سوی حس عالم توحید دان ** گر یکی خواهی بدان جانب بران
Kün emri, bir tek iş yapar, fakat sözde Kâf ve Nûn harflerinden meydana gelmiştir. Mânası, yine tek ve sâftır.3100
امر کن یک فعل بود و نون و کاف ** در سخن افتاد و معنی بود صاف
Bu söze nihayet yoktur. Dön de o kurdun o savaşta ne olduğunu anlat.
این سخن پایان ندارد باز گرد ** تا چه شد احوال گرگ اندر نبرد
Pay etmede edebe riayet etmediği için aslanın kurdu tedibetmesi
ادب کردن شیر گرگ را که در قسمت بیادبی کرده بود
O yüce aslan; iki baş, iki üstünlük kalmasın diye kurdun başını kopardı.
گرگ را بر کند سر آن سر فراز ** تا نماند دو سریو امتیاز
Koca kurt! Mademki padişahın huzurunda kendini ölü saymadın, cezanı gör. İşte” Fentekamna minhüm?” budur.
فانتقمنا منهم است ای گرگ پیر ** چون نبودی مرده در پیش امیر
Sonra yüzünü tilkiye dönüp “Hadi, bunları yememiz için pay et” dedi.
بعد از آن رو شیر با روباه کرد ** گفت این را بخش کن از بهر خورد
Tilki secde edip dedi ki: “Bu semiz öküz, ey emin padişah, kuşluk yemeğin.3105
سجده کرد و گفت کاین گاو سمین ** چاشت خوردت باشد ای شاه گزین
O keçiden de bahtı aydın padişaha gün ortasında yemesi için bir yahni olur.
و آن بز از بهر میان روز را ** یخنیی باشد شه پیروز را
Tavşan da lûtuf ve kerem sahibi padişahın akşam yemeğidir.”
و آن دگر خرگوش بهر شام هم ** شب چرهی این شاه با لطف و کرم
Aslan “Tilki, adaleti parlattın, apaydın bir hale getirdin. Bu çeşit pay etmeyi kimden öğrendin?
گفت ای روبه تو عدل افروختی ** این چنین قسمت ز کی آموختی