Bir bölük asker, dünyayı erkek ve kadınla doldurmak üzere rahimlerden bu yeryüzüne sefer eder.
لشکری ز ارحام سوی خاکدان ** تا ز نر و ماده پر گردد جهان
Bir bölüğü de herkesin yaptığı işin karşılığını görmesi için yeryüzünden ecel tarafına yürür.3075
لشکری از خاک ز آن سوی اجل ** تا ببیند هر کسی حسن عمل
Bu sözün sonu yoktur. Kendine gel de iki temiz dostun hikâyesine dön!
این سخن پایان ندارد هین بتاز ** سوی آن دو یار پاک پاک باز
”Benim” diyen kişinin pişman olarak suçuna karşılık tövbe ve istiğfar için bir yıl riyazat çekmesi ve o tövbekârın, tekrar dönüp o eve gelince ev sahibinin “Kim o” demesine “Sensin” diye cevap vermesi
صفت توحید
Sevgilisi “Ey tamamı ile ben olan, içeri gir. Yeşillikteki gül ve diken gibi aykırı değilsin.
گفت یارش کاندر آ ای جمله من ** نی مخالف چون گل و خار چمن
İplik bir oldu, artık ey yanlışlık, ortadan kalk! Kâf ve Nûn harflerini iki görürsen de hakikatte birdir” dedi.
رشته یکتا شد غلط کم شد کنون ** گر دو تا بینی حروف کاف و نون
Yokluğu, büyük ve müşkül işleri cezbetmek için Kâf ve Nûn çekicidir.
کاف و نون همچون کمند آمد جذوب ** تا کشاند مر عدم را در خطوب
İş yapma hususunda bir olmakla beraber halat, surette iki kattır.3080
پس دو تا باید کمند اندر صور ** گر چه یکتا باشد آن دو در اثر
İster iki ayak olsun, ister dört... Yol yürür. Makasa benzer, iki ağızlı olduğu halde birden keser.
گر دو پا گر چار پا ره را برد ** همچو مقراض دو تا یکتا برد
Bez yıkayan iki arkadaşa bak. Görünüşte o, buna aykırı iş görmekte.
آن دو همبازان گازر را ببین ** هست در ظاهر خلافی ز آن و ز این
Birisi bezi suya sokar, öbür arkadaşı kurutur.
آن یکی کرباس را در آب زد ** و آن دگر همباز خشکش میکند
Sonra yine öteki ıslatır. Sanki birbirlerine aykırı iş görürler.
باز او آن خشک را تر میکند ** گوییا ز استیزه ضد بر میتند
Fakat, ey genç! Görünüşte birbirlerinin zıddına iş görür gibi olan bu iki arkadaşın gönülleri de birdir, yaptıkları iş de.3085
لیک این دو ضد استیزه نما ** یکدل و یک کار باشد در رضا
Her Peygamberin, her velînin bir mesleği vardır. Fakat değil mi ki hepsi halkı Hak’ka ulaştırıyor, birdir.
هر نبی و هر ولی را مسلکی است ** لیک تا حق میبرد جمله یکی است
Dinleyenler, onların sözlerinden uykuya daldılar mı... Değirmenin taşlarını su götürdü demektir.
چون که جمع مستمع را خواب برد ** سنگهای آسیا را آب برد
Bu suyun akışı, değirmen için değildir, değirmene sizin için gitmektedir.
رفتن این آب فوق آسیاست ** رفتنش در آسیا بهر شماست
Fakat değirmene ihtiyacınız kalmadığı için değirmenci, suyu yatağına koyuverdi, asıl dereye akıttı.
چون شما را حاجت طاحون نماند ** آب را در جوی اصلی باز راند
Söz söyleme kudreti, öğretmek için ağza gelir; yoksa o sözün ayrı bir mecrası vardır.3090
ناطقه سوی دهان تعلیم راست ** ور نه خود آن نطق را جویی جداست
Sessizce, akışı tekerrür etmeksizin, bir akan cüz’ü bir daha akmaksızın ta... altında nehirler akan gül bahçelerine kadar akıp gider.
میرود بیبانگ و بیتکرارها ** تحتها الأنهار تا گلزارها
Tanrı, harfsiz söz beliren o makamı, canımıza sen göster.
ای خدا جان را تو بنما آن مقام ** کاندر او بیحرف میروید کلام
Ki pâk can, başını ayak yapıp yokluğun o uzak ve geniş sahasına koşsun.
تا که سازد جان پاک از سر قدم ** سوی عرصهی دور پهنای عدم
Yokluk âlemi, pek geniş ve hudutsuz bir âlemdir. Bu hayal ve varlık, o âlemden yüzlerce gıda alır, o âlemden belirir, beslenir.
عرصهای بس با گشاد و با فضا ** وین خیال و هست یابد زو نوا
Hayaller, yokluk âlemine nispetle dardır. Onun için hayal, darlık ve sıkıntıya sebep olur.3095
تنگتر آمد خیالات از عدم ** ز آن سبب باشد خیال اسباب غم
Varlık da hayalden daha dardır. O yüzden aylar, bu âlemde hilâl gibi görünür.
باز هستی تنگتر بود از خیال ** ز آن شود در وی قمر همچون هلال
Duygu ve renk âleminin, yani bu dünyanın varlığı ise... yokluğa, hayale ve varlığa nispetle büsbütün dardır, âdeta daracık bir zindandır.
باز هستی جهان حس و رنگ ** تنگتر آمد که زندانی است تنگ
Âlemdeki terkip ve sayı, darlığa sebeptir. Fakat bizi duygularımız, terkip âlemine çekip durmaktadır.
علت تنگی است ترکیب و عدد ** جانب ترکیب حسها میکشد
O duygularla birlik âlemini bil, eğer birlik âlemini diliyorsan o tarafa yürü.
ز آن سوی حس عالم توحید دان ** گر یکی خواهی بدان جانب بران
Kün emri, bir tek iş yapar, fakat sözde Kâf ve Nûn harflerinden meydana gelmiştir. Mânası, yine tek ve sâftır.3100
امر کن یک فعل بود و نون و کاف ** در سخن افتاد و معنی بود صاف
Bu söze nihayet yoktur. Dön de o kurdun o savaşta ne olduğunu anlat.
این سخن پایان ندارد باز گرد ** تا چه شد احوال گرگ اندر نبرد
Pay etmede edebe riayet etmediği için aslanın kurdu tedibetmesi
ادب کردن شیر گرگ را که در قسمت بیادبی کرده بود
O yüce aslan; iki baş, iki üstünlük kalmasın diye kurdun başını kopardı.
گرگ را بر کند سر آن سر فراز ** تا نماند دو سریو امتیاز
Koca kurt! Mademki padişahın huzurunda kendini ölü saymadın, cezanı gör. İşte” Fentekamna minhüm?” budur.
فانتقمنا منهم است ای گرگ پیر ** چون نبودی مرده در پیش امیر
Sonra yüzünü tilkiye dönüp “Hadi, bunları yememiz için pay et” dedi.
بعد از آن رو شیر با روباه کرد ** گفت این را بخش کن از بهر خورد
Tilki secde edip dedi ki: “Bu semiz öküz, ey emin padişah, kuşluk yemeğin.3105
سجده کرد و گفت کاین گاو سمین ** چاشت خوردت باشد ای شاه گزین
O keçiden de bahtı aydın padişaha gün ortasında yemesi için bir yahni olur.
و آن بز از بهر میان روز را ** یخنیی باشد شه پیروز را
Tavşan da lûtuf ve kerem sahibi padişahın akşam yemeğidir.”
و آن دگر خرگوش بهر شام هم ** شب چرهی این شاه با لطف و کرم
Aslan “Tilki, adaleti parlattın, apaydın bir hale getirdin. Bu çeşit pay etmeyi kimden öğrendin?
گفت ای روبه تو عدل افروختی ** این چنین قسمت ز کی آموختی
Ey ulu kişi! Bu pay edişi nereden belledin? “ deyince Tilki dedi ki “Padişahım , kurdun halinden!”
از کجا آموختی این ای بزرگ ** گفت ای شاه جهان از حال گرگ
Bunun üzerine aslan “ Mademki sen bizim aşkımıza kendini rehin ettin; üçü de senin olsun, üçünü de al, git.3110
گفت چون در عشق ما گشتی گرو ** هر سه را برگیر و بستان و برو
Ey tilki, sen baştanbaşa bizim oldun, seni nasıl incitebilirim? Mademki sen, biz oldun;
روبها چون جملگی ما را شدی ** چونت آزاریم چون تو ما شدی
Biz de seniniz, bütün avlar da. Ayağını yedinci kat göğün üstüne bas, yüksel.
ما ترا و جمله اشکاران ترا ** پای بر گردون هفتم نه بر آ
Alçak kurttan ibret aldığın için artık sen, tilki değilsin, benim aslanımsın” dedi.
چون گرفتی عبرت از گرگ دنی ** پس تو روبه نیستی شیر منی
Akıllı o kişidir ki çekinilen belâda dostların ölümünden ibret alır.
عاقل آن باشد که عبرت گیرد از ** مرگ یاران در بلای محترز
O zaman tilki “ Aslan, bana bunu kurttan sonra teklif etti” diye yüzlerce şükürde bulundu.3115
روبه آن دم بر زبان صد شکر راند ** که مرا شیر از پی آن گرگ خواند
“ Eğer önce bana, bunu pay et, diye teklif etseydi, ondan canımı kurtarmama imkân mı vardı? “ diye şükürler etti.
گر مرا اول بفرمودی که تو ** بخش کن این را که بردی جان از او
Şu halde bizden de Tanrı’ya şükürler olsun ki, bizi ancak helâk olanlardan sonra dünyaya getirdi.
پس سپاس او را که ما را در جهان ** کرد پیدا از پس پیشینیان
Bu suretle Hakk’ın, geçmiş zamanlarda gelip geçen kavimleri nasıl helâk ettiğini duyduk.
تا شنیدیم آن سیاستهای حق ** بر قرون ماضیه اندر سبق
Nihayet, o önce gelip geçen kurtların halini duyup da tilki gibi kendimizi koruyabiliriz.
تا که ما از حال آن گرگان پیش ** همچو روبه پاس خود داریم بیش
İşte Tanrı’nın o Hak Peygamberi, o sözü doğru peygamber, bize bu yüzden “Acınmış ümmet” adını taktı.3120
امت مرحومه زین رو خواندمان ** آن رسول حق و صادق در بیان
Ey ulular, o kurtların kemiklerini, tüylerini apaçık görün de bu halden ibret alın!
استخوان و پشم آن گرگان عیان ** بنگرید و پند گیرید ای مهان
Akıllı, bu varlığı, bu kibir ve gururu terkeder; çünkü Firavun’un halini hatıra getirir.
عاقل از سر بنهد این هستی و باد ** چون شنید انجام فرعونان و عاد
Eğer ululanmayı bırakmaz, ibret almazsa onun azgınlığından başkaları ibret alır!
ور بننهد دیگران از حال او ** عبرتی گیرند از اضلال او
Nuh’un kavmini, “Benimle uğraşmayın. Çünkü ben, Tanrı’nın hicabıyım. Ey ziyankâr merdutlar, hakikatte Tanrı ile uğraşıyorsunuz” diye tehdit etmesi
تهدید کردن نوح علیه السلام مر قوم را که با من مپیچید که من رو پوشم در میان پس به حقیقت با خدای میپیچید ای مخذولان