English    Türkçe    فارسی   

1
3421-3470

  • “Ey toprağa, suya, yere, ateşe mensup insanlar, ey ruhanilerin temizliğinden haberi olmayanlar.
  • Biz şu gökyüzünün üstünde perdeler dokuyor, yeryüzüne inip şadırvanlar kuruyoruz.
  • Adalet yapar, ibadet eder; her gece yine göklere uçar gideriz.
  • Bu suretle de şu devrin şaşılacak büyükleri olur, yeryüzüne adalet ve emniyeti yayarız” diyorlardı.
  • Gökyüzü ahvalini yeryüzüne kıyas ettiler, fakat bu kıyas, doğru değil... Arada büyük bir fark var! 3425
  • Halini, neşe ve sarhoşluğunu cahillerden saklamak lâzımdır
  • Perde altına girmiş olan Hakîmin sözünü dinle: Şarap içtiğin yere baş koy, yat.
  • Meyhaneden çıkıp yol, yanılan sarhoş, çocukların maskarası ve oyuncağı olur.
  • Her tarafa, her yola, çamurların içine düşer, her ahmak da ona güler.
  • O bu haldeyken onun sarhoşluğundan, içtiği şarabın neşe ve zevkinden haberleri olmayan çocuklar peşine takılırlar.
  • Tanrı sarhoşundan başka bütün halk, çocuktur. Heva ve hevesinden kurtulmuş kişiden başka baliğ yoktur. 3430
  • Tanrı “ Dünya kuru bir istek, faydasız bir oyuncaktan ibarettir, siz de çocuklarsınız.” Dedi. Tanrı doğru buyurur.
  • Oyuncağı terk etmedikçe çocuksun. Ruh arınmadıkça nasıl temiz olabilirsiniz?
  • Dünyada daima istenen, peşinde koşulan, bir türlü terk edilemeyen bu şehvet; bil ki çocukların cimaı gibidir.
  • Çocuğun cimaı nedir ki? Bir Rüstem’in, bir yiğidin cimaına nispetle oyundan ibaret.
  • Halkın savaşı da çocukların savaşı gibidir. Tamamı ile mânasız, esassız ve hor! 3435
  • Hepsi sopadan kılıçlarla savaşırlar. Hepsi faydasız bir şeyle uğraşıp dururlar.
  • Hepsi, bu bizim Burak’ımız Düldül yürüyüşlü atımız diye bir sopaya binmiştir.
  • Sırtlarında yük var, fakat bilgisizliklerinden kendilerini yüksek görüp ata binmiş, yol gidiyor sanırlar.
  • Hele dur... halk atlıları, bir gün atlarını sürerek dokuz kat gökten geçsinler de bak!
  • O gün ruh ve melek Tanrı’ya yücelir. Ruhun yücelmesinden gök titrer! 3440
  • Siz ise umumiyetle çocuklar gibi eteğinize binmişsiniz... Ata binmiş gibi eteğinizin ucunu tutmuşsunuz!
  • Tanrı’dan “ Şüphe yok ki zan fayda vermez” hükmü gelmiştir. Zan merkebi nerede gökler koşacak?
  • İki türlü zan olursa kuvvet hangisindeyse o tercih edilir. Fakat güneş zuhur etti mi... onun varlığında ve parlaklığında inat edilmez.
  • İşte o zaman bindiğiniz şeyleri görürsünüz; anlarsınız ki ancak ayaklarınıza binmişsiniz...
  • Vehmi, fikri, duyguyu, anlayışları sopa gibi çocuk atı bil! 3445
  • Gönül ehlinin ilimleri, kendilerini taşır. Ten ehlinin ilimleriyse kendilerine yüktür.
  • Gönle uran, adamı gönül ehli yapan ilim; insana fayda verir. Yalnız tene tesir eden, insana mal olmayan ilim yükten ibarettir.
  • Tanrı “ Yahmilü esfâra-Tevrat’ı bilip onunla amel etmeyen kitap taşıyan eşeğe benzer” dedi. Tanrı’dan olmayan bilgi yüktür.
  • Tanrı’dan vasıtasız olarak verilmeyen ilim, gelini süsleyen kadının ona sürdüğü renk gibi diri kalmaz, uçup gider.
  • Fakat bu yükü iyi çekersen yükünü alırlar, rahat ettirirler. 3450
  • Heva ve heves uğrunda o bilgi yükünü taşıma ki içindeki ilim ambarını göresin.
  • İlmin rahvan atına bindikten sonra sırtından yükü alırlar.
  • Tanrı kadehi olmadıkça heva ve heveslerden nereden geçeceksin? Ey Tanrı’ya ait yalnız “Hu” ismine kani olan!
  • Sıfattan, addan ne doğar? Hayal! O hayal, sahibine ancak vuslat delili olur.
  • Medlulü olmayan bir delalet edici hiç gördün mü? Yol olmadıkça katiyen gül de olmaz... 3455
  • Hakikatı olmayan bir adı hiç gördün mü; yahut Kâf ve Lâm harflerinden gül topladın mı?
  • Mademki ismi okudun; var, müsemmayı da ara. Ayı gökte bil derede değil!
  • Addan ve harften geçmek istersen hemencecik kendini tamamı ile kendinden arıt (yok ol!)
  • Demir gibi demirlikten çık, renksiz bir hale gel. Riyazatta tozsuz passız bir ayna ol!
  • Kendini kendi vasıflarından arıt ki asıl kendi sâf, pak zatını göresin. 3460
  • O vakit kitap, müzakereci ve üstat olmaksızın gönlünde peygamberlerin ilimlerini görür bulursun.
  • Peygamber “ ümmetimden öyleleri vardır ki onlar, benimle aynı yaratılıştadırlar, benimle aynı himmete sahiptirler.
  • Ben onları hangi nurla görüyorsam onların canları da beni mutlaka aynı nurla görür” dedi.
  • Bunlar Peygamberi, Sahîhayn kitapları, hadîsler, hadîsi rivayet edenler olmaksızın, bunlara hacet kalmaksızın abıhayat kaynağında (gönüllerinde) görürler.
  • “Kürt olarak yattık” sırrını bil, “ Arap olarak sabahladık” sırrını oku! 3465
  • Gizli ilme dair bir misal istersen Rum halkıyla Çinlilere ait hikâyeyi söyle:
  • Rum halkıyla Çinlilerin ressamlıkta bahse girişmeleri
  • Çinliler “ Biz daha mahir ressamız, dediler. Rum halkı da dedi ki: “ Bizim maharetimiz daha üstündür.”
  • Padişah “Sizi imtihan edeceğim; bakalım hanginiz dâvasında haklı” dedi.
  • Çinlilerle Rum diyarı ressamları hazırlandılar; Rum diyarı ressamları ilimlerine daha vakıf kişilerdi.
  • Çin ressamları “ Bize bir hususi oda verin, bir oda da sizin olsun” dediler. 3470