Beri gel ki Tanrı’nın ihsanı seni azat etsin. Çünkü onun rahmeti gazabından üstün ve arıktır.
اندر آ کازاد کردت فضل حق ** ز آن که رحمت داشت بر خشمش سبق
Beri gel ki şimdi tehlikeden kurtuldun, kaçtın kimya seni cevher haline soktu.
اندر آ اکنون که رستی از خطر ** سنگ بودی کیمیا کردت گهر
Küfürden ve dikenliğinden kurtuldun, artık Tanrı bahçesinde bir gül gibi açıl!
رستهای از کفر و خارستان او ** چون گلی بشکفته در بستان هو
Ey ulu kişi, sen bensin, ben de senim. Sen Ali’ydin, Ali’yi nasıl öldürürüm?
تو منی و من توام ای محتشم ** تو علی بودی علی را چون کشم
Öyle bir suç işledin ki her türlü ibadetten iyi bir anda gökleri bir baştan bir başa aştın.3830
معصیت کردی به از هر طاعتی ** آسمان پیمودهای در ساعتی
O adamın işlediği suç ne kutlu suç! Gül yaprakları dikenden bitmez mi?
بس خجسته معصیت کان کرد مرد ** نی ز خاری بر دمد اوراق ورد
Ömer'in Peygambere kastedişi suçu, onu ta kabul kapısına kadar çekip götürmedi mi?
نی گناه عمر و قصد رسول ** میکشیدش تا به درگاه قبول
Firavun; büyücüleri, büyüleri yüzünden çağırmadı mı?
نی به سحر ساحران فرعونشان ** میکشید و گشت دولت عونشان
Onlara da bu yüzden ikbal yardım etmedi mi, bu yüzden devlete erişmediler mi? Onların büyüsü, onların inkârı olmasaydı inatçı Firavun, onları huzuruna alır mıydı?
گر نبودی سحرشان و آن جحود ** کی کشیدیشان به فرعون عنود
Onlar da asâyı ve mucizeleri nereden göreceklerdi? Ey isyan eden kavim! Suç, ibadet oldu.3835
کی بدیدندی عصا و معجزات ** معصیت طاعت شد ای قوم عصات
Tanrı ümitsizliğin boynunu vurmuştur. Çünkü günah ve suç ibadet olmuştur.
ناامیدی را خدا گردن زده است ** چون گنه مانند طاعت آمده ست
Çünkü Tanrı, şeytanların rahmine suçları ibadete, sevaba tebdil eder.
چون مبدل میکند او سیئات ** طاعتیاش میکند رغم وشات
Bundan dolayı Şeytan, taşlanır; hasedinden çatlar, iki parça olur.
زین شود مرجوم شیطان رجیم ** و ز حسد او بطرقد گردد دو نیم
Şeytan bir günah meydana getirmek ve onunla bizi bir kuyuya düşürmek ister.
او بکوشد تا گناهی پرورد ** ز آن گنه ما را به چاهی آورد
“ O günahın ibadet olduğunu gördü mü?” işte o an, Şeytan’a yomsuz bir andır.3840
چون ببیند کان گنه شد طاعتی ** گردد او را نامبارک ساعتی
Beri gel; ben, sana kapı açtım; sen benim yüzüme tükürdün, bense sana armağan sundum.
اندر آ من در گشادم مر ترا ** تف زدی و تحفه دادم مر ترا
Cefa edene bile böyle muamelede bulunur, aleyhime ayak atanların ayağına bile bu çeşit baş korsam,
مر جفاگر را چنینها میدهم ** پیش پای چپ چه سان سر مینهم
Vefa edene ne bağışlarım? Anla! Cennetlerde ebedî mülkler ihsan ederim
پس وفاگر را چه بخشم تو بدان ** گنجها و ملکهای جاودان
Peygamber Aleyhisselâm’ın Emîr-ül Müminîn Ali –Kerremallâhu Vechehu- nun seyisinin kulağına “Ali’nin şahadeti senin elinle olacak, sana haber veriyorum” demesi
گفتن پیغامبر علیه السلام به گوش رکابدار امیر المؤمنین علی علیه السلام که کشتن علی بر دست تو خواهد بودن خبرت کردم
Ben öyle bir erim ki kanlıma, katilime bile lûtuf şerbetim, kahır zehri olmadı.
من چنان مردم که بر خونی خویش ** نوش لطف من نشد در قهر نیش
Peygamber, hizmetkârımın kulağına, bu başımı boynumdan onun ayıracağını söyledi.3845
گفت پیغمبر به گوش چاکرم ** کاو برد روزی ز گردن این سرم
Peygamber, sevgilinin vahyiyle nihayet ölümümün onun eliyle olacağını haber verdi.
کرد آگه آن رسول از وحی دوست ** که هلاکم عاقبت بر دست اوست
O, daima “ Beni önce öldür de benden bu kötü ve yanlış iş zuhur etmesin” demekte;
او همیگوید بکش پیشین مرا ** تا نیاید از من این منکر خطا
Ben de “Mademki ölümüm senden olacak, ben kaza ve kadere karşı nasıl hile edebilirim?” demekteyim.
من همیگویم چو مرگ من ز تست ** با قضا من چون توانم حیله جست
O, daima önümde yerlere kapanarak “Ey Kerem sahibi, beni Tanrı hakkı için ikiye böl,
او همیافتد به پیشم کای کریم ** مر مرا کن از برای حق دو نیم
Ki bu kötü akıbete uğramayayım. Bu yüzden canım yanmasın” der;3850
تا نیاید بر من این انجام بد ** تا نسوزد جان من بر جان خود
Ben de daima “Yürü, git. Kader kalemi, bunu yazdı, yazının mürekkebi de kurudu. Olan oldu. Kader kaleminden nice bayraklar, baş aşağı olur.
من همیگویم برو جف القلم ** ز آن قلم بس سر نگون گردد علم
Gönlümde, sana hiçbir düşmanlık yok. Çünkü bunu, ben senden bilmiyorum ki.
هیچ بغضی نیست در جانم ز تو ** ز آن که این را من نمیدانم ز تو
Sen Tanrı aletisin; yapan, Tanrı’nın eli. Hakkın aletini nasıl kınayayım, Hakkın aletine nasıl itiraz edeyim?” derim
آلت حقی تو فاعل دست حق ** چون زنم بر آلت حق طعن و دق
O, “Öyle ise kısas niçin?” dedi. Ali cevap verdi: “ O da Hak’tan, o da gizli bir sır.
گفت او پس آن قصاص از بهر چیست ** گفت هم از حق و آن سر خفی است
Eğer Tanrı, kendi yaptığı işe itiraz ederse bu itiraz yüzünden bağlar, bahçeler yeşertir.3855
گر کند بر فعل خود او اعتراض ** ز اعتراض خود برویاند ریاض
Kendi yaptığı işe itiraz, ancak onun kârıdır. Çünkü kahırda da tektir, lûtufta da.
اعتراض او را رسد بر فعل خود ** ز آن که در قهر است و در لطف او احد
Bu hâdiseler şehrinde bey odur, memleketlerde tedbir onundur,
اندر این شهر حوادث میر اوست ** در ممالک مالک تدبیر اوست
Aletini kırarsa kırılanı tekrar iyileştirebilir.”
آلت خود را اگر او بشکند ** آن شکسته گشته را نیکو کند
Ulu kişi, “ Hiçbir âyeti değiştirmedik ki ardından daha hayırlısını getirmeyelim” remzini bil.
رمز ننسخ آیه او ننسها ** نأت خیرا در عقب میدان مها
Tanrı hangi şeriatın hükmünü kaldırdıysa âdeta otu yoldu, yerine gül bitirdi demektir.3860
هر شریعت را که حق منسوخ کرد ** او گیا برد و عوض آورد ورد
Gece, gündüz meşguliyetini giderir, bitirir. Akıl ermeyen şu uykuya bak!
شب کند منسوخ شغل روز را ** بین جمادی خرد افروز را
Sonra tekrar gündüzün nuruyla gece ortadan kalkar, bu suretle de o yalımlı ateş yüzünden donukluk, uyku yanar, gider.
باز شب منسوخ شد از نور روز ** تا جمادی سوخت ز آن آتش فروز
O uyku, o duygusuzluk zulmettir ama abıhayat, zulmette değil mi?
گر چه ظلمت آمد آن نوم و سبات ** نی درون ظلمت است آب حیات
Akıllar, o zulmetle tazelenmiyor mu? Hanendenin bestedeki duraklaması sese kuvvet vermiyor mu?
نی در آن ظلمت خردها تازه شد ** سکتهای سرمایهی آوازه شد
Zıtlar, zıtlardan zuhur etmekte... Tanrı, kalpte ki süveydada daimi bir nur yarattı.3865
که ز ضدها ضدها آمد پدید ** در سویدا روشنایی آفرید
Peygamberin savaşı sulha sebep oldu. Bu âhir zamandaki sulh o savaş yüzündendir.
جنگ پیغمبر مدار صلح شد ** صلح این آخر زمان ز آن جنگ بد
O gönüller alan sevgili ( Peygamber), âlemdekilerin başları aman bulsun diye yüz binlerce baş kesti.
صد هزاران سر برید آن دلستان ** تا امان یابد سر اهل جهان
Bahçıvan, fidan yücelsin, meyve versin diye muzır dalları budar.
باغبان ز آن میبرد شاخ مضر ** تا بیابد نخل قامتها و بر
Sanatını bilen bahçıvan, bahçe ve meyve gelişsin diye bahçedeki otları yolar.
میکند از باغ دانا آن حشیش ** تا نماید باغ و میوه خرمیش
Sevgilinin ağrıdan, hastalıktan kurtulması için hekim, çürük dişi çekip çıkarır.3870
میکند دندان بد را آن طبیب ** تا رهد از درد و بیماری حبیب
Noksanlarda nice fazlalıklar var. Şehitlere hayat yokluktadır.
بس زیادتها درون نقصهاست ** مر شهیدان را حیات اندر فناست