English    Türkçe    فارسی   

1
409-458

  • Uyanık olan daha ziyade uykudadır. Onun uyanıklığı uykusundan beterdir.
  • Canımız Hak ile uyanık olmazsa uyanıklık, bizim için iki dağ arasındaki boğaz ve geçit gibidir. 410
  • Canın; her gün hayalin tekmesini yemeden, ziyandan, faydadan, elden çıkarma, kaybetme korkusundan.
  • Ne temizliği kalır, letafeti, ne kuvveti, ne de göklere çıkacak yolu!
  • Uyumuş ona derler ki o, her hayalden ümitlenir, onunla konuşur;
  • Uykuda Şeytan’ı Hûri gibi görür, sonra şehvetle Şeytan’a erlik suyu döker.
  • Nesil tohumunu çorağa dökünce uyanır, kendine gelir, hayalde ondan kaçar. 415
  • O rüyadan elde ettiği baş ağrısı, sersemlik beden pisliğidir. Ah, o zahirde görünen, hakikatte görünmeyen, aslı olmayan hayalden!
  • Kuş havadadır, gölgesi yerde kuş gibi uçar görünür.
  • Ahmağın biri, o gölgeyi avlamaya kalkışır, takati kalmayıncaya kadar koşar.
  • O gölgenin havadaki kuşun aksi olduğundan; o gölgenin aslının nerde bulunduğundan haberi yok!
  • Gölgeye doğru ok atar. Bu araştırma yüzünden okluk bomboş kalır. 420
  • Ömrünün okluğu boşaldı. Ömür gitti; gölge avı ardında koşmada yandı eridi!
  • Bir kişinin dadısı, Tanrı gölgesi olursa onu gölgeden ve hayalden kurtarır.
  • Tanrı’ya kul olan, Tanrı gölgesidir. O bu âlemden ölmüş, Tanrı ile dirilmiştir.
  • Fırsatı kaçırmadan ve şüphe etmeksizin onun eteğine sarıl ki ahir zamanın sonundaki fitnelerden kurtulasın.
  • Tanrı gölgeyi nasıl uzattı (ayeti) evliyanın nakşidir. Çünkü veli, Tanrı güneşi nurunun delilidir. 425
  • Bu yolda bu delil olmaksızın yürüme, Halil gibi “Ben batanları sevmem ” de!
  • Yürü, gölgeden bir güneş bul. Şah Şems-i Tebrîzî’nin eteğine yapış!
  • Bu düğün ve gelinin bulunduğu yerin yolunu bilmezsen Hak ziyası Hüsameddin’den sor!
  • Haset, yolda gırtlağına sarılırsa... bil ki İblis’in tuğyanı hasettedir.
  • Çünkü o, haset yüzünden Âdem’den arlanır... Kutlulukla haset yüzünden savaşır. 430
  • Yolda bundan daha güç geçit yoktur. Ne kutludur o kişi ki yoldaşı, haset değildir.
  • Bu beden, haset evi olagelmiştir. Soy sop hasetten bulaşık bir hale düşer.
  • Ten haset evidir ama Tanrı, o teni tertemiz etmiş, arıtmıştır.
  • “Evimi temizleyin” “ayeti” beden temizliğini bildirir. Bedenin tılsımı toprağa mensupsa da hakikatte nur definesidir.
  • Sen (hakikatte) teni olmayana hile ve haset edersen o hasetten gönül kararır. 435
  • Tanrı erlerinin ayakları altına toprak ol! ,bizim gibi sen de hasedin başına toprak at!
  • Vezirin haset etmesi
  • O vezirciğin yaratılışı hasettendi, onun için abes yere kulağını, burnunu yele verdi!
  • O ümitle ki haset iğnesinden akan zehirle mahzunları tâ canlarından zehirliye.
  • Hasetten burnunu koparan kişi, kendisini kulaksız ve burunsuz bırakır.
  • Burun, odur ki bir koku alsın ve kokuda, koku alanı bir yüzün bulunduğu tarafa götürsün. 440
  • Kim koku almazsa burunsuzdur, koku da ancak din kokusudur.
  • Bir koku alıp onun şükrünü eda etmeyen kimse, küfranı nimet etmiş ve kendi burnunu mahveylemiştir.
  • Hem şükret, hem şükredenlere kul ol. Onların huzurunda ölerek ebedî hayat kazan!
  • Vezir gibi sermayeyi, yol vuruculuktan edinme. Tanrı kullarını namazdan menetme.
  • O kâfir vezir, din nasihatçisi olarak hile ile badem helvasına sarımsak karıştırmıştı! 445
  • Vezirin hilesini aklı eren Hıristiyanların anlaması
  • Zevk sahibi olanlar onun sözünde acılık karışmış bir tat sezdiler.
  • O, garezle karışık lâtif sözler söylemekte, gül sulu şeker şerbetinin içine zehir dökmekteydi.
  • Sözünün dış yüzü, yolda çevik ol, diyordu. Ardından da cana, gevşek ol demekteydi.
  • Gümüşün dışı ak ve berraksa da el ve elbise ondan katran gibi bir hale hale gelir.
  • Ateş, kıvılcımlarıyla kızıl çehreli görünürse de onun yaptığı işin sonundaki karanlığa bak! 450
  • Yıldırım, bakışta saf bir nurdan ibaret görünür; (fakat) göz nurunu çalmak (gözü kamaştırmak) onun hassasıdır.
  • Vezirin sözleri, uyanık ve zevk sahibi olanlardan başkaları için bir boyun halkasıydı (onun sözlerini kabul etmişler, ona uymuşlardı).
  • Vezir, padişahtan altı ay ayrı kaldı, bu müddet zarfında İsa’ya uyanlara penah oldu.
  • Halk, umumiyetle dinini de, gönlünü de ona ısmarladı. Onun emir ve hükmü önünde herkes, can feda ediyordu.
  • Padişahın vezire gizlice haber göndermesi
  • Padişahla onun arasında haber gidip geliyordu. Padişah, ona gizlice vahitlerde bulunuyordu. 455
  • Padişah “Ey devletli vezirim, vakit geldi, kalbini gamdan tez kurtar” diye mektup yazdı.
  • Vezir de “Padişahım; işte şimdicik İsa dinine fitneler salma işindeyim” diye cevap verdi.
  • Hıristiyanların on iki kısmı
  • Hükümetleri zamanında, İsa kavminin on iki emiri vardır.