Ondan sonra dişleri çıkınca kendi kendine onun içi ekmek ister.
چون که دندانها بر آرد بعد از آن ** هم بخود گردد دلش جویای نان
Henüz kanadı çıkmayan kuş uçmaya kalkışırsa her yırtıcı kedinin lokması olur.
مرغ پر نارسته چون پران شود ** لقمهی هر گربهی دران شود
Ama kanatlanınca o kendisinden teklifsizce, iyi ve kötü ıslık olmaksızın uçar.
چون بر آرد پر بپرد او به خود ** بیتکلف بیصفیر نیک و بد
Senin sözün Şeytan’ı susturur, senin lütuf ve keremin, bizim kulağımıza akıl ve fehim verir.585
دیو را نطق تو خامش میکند ** گوش ما را گفت تو هش میکند
Söyleyen, sen olunca kulağımız, tamam akıldan ibarettir. Mademki deniz sensin, kurumuz da denizdir!
گوش ما هوش است چون گویا تویی ** خشک ما بحر است چون دریا تویی
Ey (sekizinci gökteki) Simak burcundan (denizin dibindeki) balığa kadar her şey, kendisinden nurlanmış olan! Seninle olunca yer, bize gökten daha iyidir.
با تو ما را خاک بهتر از فلک ** ای سماک از تو منور تا سمک
Sensiz, biz göğün tâ üstünde bile karanlık içindeyiz. Ey ay! Gayrı bu felek, nedir ki seninle mukayese edilebilsin?
بیتو ما را بر فلک تاریکی است ** با تو ای ماه این فلک باری کی است
Göklerin sûreta yüksekliği var. Mana yüzünden yükseklik, temiz ruhundur.
صورت رفعت بود افلاک را ** معنی رفعت روان پاک را
Sûreta yükseklik, cisimlerindir, fakat mana huzurunda cisimler, isimlerden ibarettir.590
صورت رفعت برای جسمهاست ** جسمها در پیش معنی اسمهاست
Vezirin “Halveti terk etmem" diye cevap vermesi
جواب گفتن وزیر که خلوت را نمیشکنم
Vezir dedi ki: “Delillerinizi kısa kesiniz; nasihatimi, can ve gönülden dinleyiniz.
گفت حجتهای خود کوته کنید ** پند را در جان و در دل ره کنید
Emin isem, emin adam ittiham edilmez göğe yer desem bile!
گر امینم متهم نبود امین ** گر بگویم آسمان را من زمین
Eğer ben mahzı kemâl isem kemâli inkâr nedir? Değilsem bu zahmet, bu eziyet ne oluyor?
گر کمالم با کمال انکار چیست ** ور نیم این زحمت و آزار چیست
Ben bu halvetten çıkmayacağım çünkü kalp ahvali ile meşgulüm.”
من نخواهم شد از این خلوت برون ** ز آن که مشغولم به احوال درون
Müritlerin vezire yalvarması
اعتراض مریدان در خلوت وزیر
Hepsi birden dediler ki: “Ey vezir, inkâr etmiyoruz, bizim sözümüz ağyarın sözü gibi değildir.595
جمله گفتند ای وزیر انکار نیست ** گفت ما چون گفتن اغیار نیست
Ayrılığından gözyaşlarımız akmakta, canımızın tâ içinden ahu vahlar coşmakta!”
اشک دیدهست از فراق تو دوان ** آه آه است از میان جان روان
Çocuk dadı ile kavga etmez. Gerçi ne kötüyü bilir ne iyiyi... Fakat boyuna ağlar durur!
طفل با دایه نه استیزد و لیک ** گرید او گر چه نه بد داند نه نیک
Biz çenk gibiyiz sen mızrak vurmaktasın; inleme bizden değil, sen inliyorsun!
ما چون چنگیم و تو زخمه میزنی ** زاری از ما نی تو زاری میکنی
Biz ney gibiyiz, bizdeki nağme senden. Biz dağ gibiyiz, bizdeki seda senden.
ما چو ناییم و نوا در ما ز تست ** ما چو کوهیم و صدا در ما ز تست
Kazanıp kaybetmede satranç oyunu gibiyiz; ey huyları güzel! Bizim kazanıp kaybetmemiz sendendir.600
ما چو شطرنجیم اندر برد و مات ** برد و مات ما ز تست ای خوش صفات
Ey bizim canımıza can olan! Biz kim oluyoruz ki seninle ortada olalım, görünelim!
ما که باشیم ای تو ما را جان جان ** تا که ما باشیم با تو در میان
Biz yokuz. Varlıklarımız, fâni suretle gösteren Vücud-u Mutlak olan sensin.
ما عدمهاییم و هستیهای ما ** تو وجود مطلقی فانی نما
Biz umumiyetle aslanlarız ama bayrak üstüne resmedilmiş aslanlar! Onların zaman zaman hareketleri, hamleleri rüzgârdandır.
ما همه شیران ولی شیر علم ** حملهشان از باد باشد دمبهدم
Aslanların saldırışı meydânda; lâkin rüzgâr gizlidir. O gizli olan, aslâ eksik olmasın. (T.M. 602)
حمله شان پیدا و ناپیداست باد ** آن که ناپیداست هرگز کم مباد
Hareketimiz de, varlığımız da senin vergindir. Varlığımız umumiyetle senin icadındır.605
باد ما و بود ما از داد تست ** هستی ما جمله از ایجاد تست
Yoksa varlık lezzetini gösterdin. Yok olanı kendine âşık eylemiştin!
لذت هستی نمودی نیست را ** عاشق خود کرده بودی نیست را
O in’am ve ihsanın lezzetini... Mezeyi, şarabı ve kadehi esirgeme!
لذت انعام خود را وامگیر ** نقل و باده و جام خود را وامگیر
Esirgersen kim arayıp tarıyabilir? Nakış nakkaşla nasıl mücadele eder?
ور بگیری کیت جستجو کند ** نقش با نقاش چون نیرو کند
Bize, bizim ef’alimize bakma; kendi ikramına, kendi cömertliğine bak!
منگر اندر ما، مکن در ما نظر ** اندر اکرام و سخای خود نگر
Biz yoktuk, mücadelemiz de yoktu. Senin lütfun bizim söylenmemiş sırlarımızı da işitiyordu.610
ما نبودیم و تقاضامان نبود ** لطف تو ناگفتهی ما میشنود
Nakış, nakkaşın ve kaleminin huzurunda ama karnındaki çocuk gibi âciz ve eli bağlıdır.
نقش باشد پیش نقاش و قلم ** عاجز و بسته چو کودک در شکم
Kudret huzurunda bütün âlem mahlûkları, iğne önünde gergef gibi âcizdir.
پیش قدرت خلق جمله بارگه ** عاجزان چون پیش سوزن کارگه
Kudret gergefe bazen şeytan resmi, bazen insan resmi işler; gâh neşe, gâh keder nakşeder.
گاه نقشش دیو و گه آدم کند ** گاه نقشش شادی و گه غم کند
Gergefin eli yok ki onu def’ için kımıldatsın; dili yok ki fayda, zarar hususunda ses çıkarsın.
دست نه تا دست جنباند به دفع ** نطق نه تا دم زند در ضر و نفع
Sen beytin tefsirini Kur’an’dan oku Tanrı “Attığın zaman sen atmadın” dedi.615
تو ز قرآن باز خوان تفسیر بیت ** گفت ایزد ما رميت إذ رمیت
Biz bir ok atarsak, atış, bizden değildir. Biz yayız, o yayla ok atan Tanrı’dır.
گر بپرانیم تیر آن نه ز ماست ** ما کمان و تیر اندازش خداست
Bu “cebir” değil, cebbarlığın manasıdır. Cebbarlığı anış da, ancak Tanrı’ya tazarru ve niyaz içindir.
این نه جبر این معنی جباری است ** ذکر جباری برای زاری است
Bizim figanımız muztar ve kudretsiz olduğumuzun delilidir. Yaptığımızdan utanmamız da elimizde ihtiyar olduğuna delildir.
زاری ما شد دلیل اضطرار ** خجلت ما شد دلیل اختیار
Yapıp yapmamada ihtiyarımız varsa utanma ne? Bu açıklanma, bu utanış, bu teeddüp ne?
گر نبودی اختیار این شرم چیست ** وین دریغ و خجلت و آزرم چیست
Hocaların şakirtleri terbiye etmesi niçin; fikir, neden tedbirlerden tedbirlere dönüyor?620
زجر استادان و شاگردان چراست ** خاطر از تدبیرها گردان چراست
Eğer sen: “O, cebirden gafildir. Hakk’a mensup olan ay, bulutta yüzünü gizliyor” dersen,
ور تو گویی غافل است از جبر او ** ماه حق پنهان کند در ابر رو
Buna hoş bir cevap var; dinlersen küfürden geçer, dini tasdik eder, bana tâbi olursun:
هست این را خوش جواب ار بشنوی ** بگذری از کفر و در دین بگروی
Hasret ve figan, hastalık zamanındadır. Hastalık zamanı tamamı ile uyanıklık zamanıdır.
حسرت و زاری گه بیماری است ** وقت بیماری همه بیداری است
Hasta olduğun zaman günahından istiğfar eder durursun.
آن زمان که میشوی بیمار تو ** میکنی از جرم استغفار تو
Sana günahın çirkinliği görünür; iyileşince yola geleyim diye niyet edersin.625
مینماید بر تو زشتی گنه ** میکنی نیت که باز آیم به ره
Bundan sonra kulluktan başka bir iş ihtiyar etmeyeyim diye ahdeylersin.
عهد و پیمان میکنی که بعد از این ** جز که طاعت نبودم کار گزین
Şu halde bu yakinen anlaşıldı ki hastalık sana akıllılık, bahşediyor.
پس یقین گشت این که بیماری ترا ** میببخشد هوش و بیداری ترا
Ey asıl arayan kimse! Şu aslı bil ki kimde dert varsa o, koku almış, dermana ermiştir.
پس بدان این اصل را ای اصل جو ** هر که را درد است او برده ست بو
Kim daha ziyade uyanıksa o daha ziyade dertlidir. Kim işi daha iyi anlamışsa onun benzi daha sarıdır.
هر که او بیدارتر پر دردتر ** هر که او آگاهتر رخ زردتر