English    Türkçe    فارسی   

1
603-652

  • Biz umumiyetle aslanlarız ama bayrak üstüne resmedilmiş aslanlar! Onların zaman zaman hareketleri, hamleleri rüzgârdandır.
  • Aslanların saldırışı meydânda; lâkin rüzgâr gizlidir. O gizli olan, aslâ eksik olmasın. (T.M. 602)
  • Hareketimiz de, varlığımız da senin vergindir. Varlığımız umumiyetle senin icadındır. 605
  • Yoksa varlık lezzetini gösterdin. Yok olanı kendine âşık eylemiştin!
  • O in’am ve ihsanın lezzetini... Mezeyi, şarabı ve kadehi esirgeme!
  • Esirgersen kim arayıp tarıyabilir? Nakış nakkaşla nasıl mücadele eder?
  • Bize, bizim ef’alimize bakma; kendi ikramına, kendi cömertliğine bak!
  • Biz yoktuk, mücadelemiz de yoktu. Senin lütfun bizim söylenmemiş sırlarımızı da işitiyordu. 610
  • Nakış, nakkaşın ve kaleminin huzurunda ama karnındaki çocuk gibi âciz ve eli bağlıdır.
  • Kudret huzurunda bütün âlem mahlûkları, iğne önünde gergef gibi âcizdir.
  • Kudret gergefe bazen şeytan resmi, bazen insan resmi işler; gâh neşe, gâh keder nakşeder.
  • Gergefin eli yok ki onu def’ için kımıldatsın; dili yok ki fayda, zarar hususunda ses çıkarsın.
  • Sen beytin tefsirini Kur’an’dan oku Tanrı “Attığın zaman sen atmadın” dedi. 615
  • Biz bir ok atarsak, atış, bizden değildir. Biz yayız, o yayla ok atan Tanrı’dır.
  • Bu “cebir” değil, cebbarlığın manasıdır. Cebbarlığı anış da, ancak Tanrı’ya tazarru ve niyaz içindir.
  • Bizim figanımız muztar ve kudretsiz olduğumuzun delilidir. Yaptığımızdan utanmamız da elimizde ihtiyar olduğuna delildir.
  • Yapıp yapmamada ihtiyarımız varsa utanma ne? Bu açıklanma, bu utanış, bu teeddüp ne?
  • Hocaların şakirtleri terbiye etmesi niçin; fikir, neden tedbirlerden tedbirlere dönüyor? 620
  • Eğer sen: “O, cebirden gafildir. Hakk’a mensup olan ay, bulutta yüzünü gizliyor” dersen,
  • Buna hoş bir cevap var; dinlersen küfürden geçer, dini tasdik eder, bana tâbi olursun:
  • Hasret ve figan, hastalık zamanındadır. Hastalık zamanı tamamı ile uyanıklık zamanıdır.
  • Hasta olduğun zaman günahından istiğfar eder durursun.
  • Sana günahın çirkinliği görünür; iyileşince yola geleyim diye niyet edersin. 625
  • Bundan sonra kulluktan başka bir iş ihtiyar etmeyeyim diye ahdeylersin.
  • Şu halde bu yakinen anlaşıldı ki hastalık sana akıllılık, bahşediyor.
  • Ey asıl arayan kimse! Şu aslı bil ki kimde dert varsa o, koku almış, dermana ermiştir.
  • Kim daha ziyade uyanıksa o daha ziyade dertlidir. Kim işi daha iyi anlamışsa onun benzi daha sarıdır.
  • Hakk’ın cebrinden agâh isen feryadın nerede? Cebbarlık zincirini görüşün hani? 630
  • Zincire bağlanan nasıl olur da neşelenir? Hapiste esir olan nasıl hürlük eder?
  • Eğer ayağını bağladıklarını, başına padişah çavuşlarının dikildiğini görüyorsan.
  • Gayrı sen de âcizlere çavuşluk etme. Çünkü bu vazife âcizlerin huyu ve tabiatı değildir.
  • Mademki görmüyorsun; Tanrı’nın cebrinden bahsetme! Görüyorsan hangi gördüğünün nişanesi?
  • Hangi bir işe meylin varsa o işte kendi kudretini apaçık görür durursun; 635
  • Hangi işe meylin ve isteğin yoksa... Bu, Tanrı’dandır diye kendini Cebrî yaparsın!
  • Peygamberler, dünya işinde Cebrîdirler, kâfirler de ahiret işinde.
  • Peygamberlerin, ahiret işinde ihtiyarları vardır, cahillerin de dünya işinde.
  • Zira her kuş, kendi cinsinin bulunduğu yere gider, bedeni, geride uçmaktadır, canı daha tez, daha ileri gitmekte!
  • Kâfirler “Siccin” cinsinden olduklarından dünya zindanına rahat rahat gelmişlerdir. 640
  • Peygamberler, "İlliyyin" cinsinden olduklarından can ve gönül İlliyyinine doğru gitmişlerdir.
  • Bu sözün sonu yoktur, fakat biz yine dönüp o hikâyeyi tamamlayalım:
  • Vezirin, halveti terk etmede müritleri ümitsiz bırakması
  • Vezir içerden seslendi: “Ey müritler, benden size şu malûm olsun.
  • Ki İsa bana “Hep yakınlarından, arkadaşlarından ayrıl, tek ol,
  • Yüzünü duvara çevirip yalnızca otur, kendi varlığından da halveti ihtiyar et” diye vahyetti. 645
  • Bundan sonra konuşmaya izin yok, bundan sonra dedikodu ile işim yok.
  • Dostlar, elveda! Ben öldüm, yükümü dördüncü göğe ilettim.
  • Bu suretle de ateşe mensup feleğin altında zahmet ve meşakkatler içinde yanmayalım.
  • Bundan sonra dördüncü kat gök üstünde, İsa’nın yanında oturacağım.”
  • Vezirin her emiri ayrı ayrı veliaht yapması
  • Neden sonra o emirleri yalnız ve birer birer çağırıp her birine bir söz söyledi. 650
  • Her birine “İsa dininde Tanrı vekili ve benim halifem sensin,
  • Öbür emirler senin tâbilerindir. İsa, umumunu senin taraftarın ve yardımcın etti.