English    Türkçe    فارسی   

2
1275-1324

  • Ey güzel yollu, cömertlik dalı seni yukarı çeke, çeke aslına eriştirdi mi, 1275
  • Güzellik Yusuf’un, bu âlem kuyu gibidir. Bu ip de Allah emrine sabretmedir.
  • Ey Yusuf, ip sarktı, iki elinle yapış. İpten gafil olma, vakit geçiyor.
  • Allah’a hamdolsun ki bu ipi sarkıttılar, fazıl ve rahmeti birbirine kattılar.
  • Bu ipe yapış da yeni bir can âlemi apaşikar, fakat görünmez bir âlem göresin.
  • Hakikatte yok olan şu cihan var gibi görünmekte, hakikatte var olan cihan da adamakıllı gizlenmede. 1280
  • Rüzgâr esti mi toz toprak görünür, uçup savrulur, rüzgâr görünmez. Toz toprak kendisini gösterir, rüzgâra perde olur.
  • Zahiren iş işleyen, hakikatte işsizdir, deriden ibarettir. Gizli olan içtir; asıl odur.
  • Toprak, rüzgârın elinde bir alete benzer. Asıl toprağı yüce ve tabiatı yüksek bil.
  • Toprağa mensup gözün bakışı da toprağa düşer. Rüzgârı gören göz başka bir çeşittir.
  • Atı at bilir; at, atın eşitidir. Binicinin ahvalini de binici bilir. 1285
  • Duygu gözü attır, binici Hak nuru. Binici olmadıkça at, zaten işe yaramaz ki.
  • Şu halde ata terbiye ver, kötü huyunu terk ettir. Yoksa padişah onu kabul etmez.
  • Atın gözüne yol gösteren, padişahın gözüdür. Padişahın gözü olmadıkça at, bir şey göremez.
  • Atların gözleri, ottan, otlaktan başka bir yerde değildir. Onları buralardan başka nereye çağırsan “ gelmem, niye geleyim” derler.
  • Allah nuru, duygu nuruna binmiştir de ondan sonra can, Allah’a rağbet etmiştir. 1290
  • Binici olmayan at yol gitmeyi ne bilir? Doğru ve ana caddeyi bilmek için padişah lâzım.
  • Nuru, binici olan duyguya doğrul. O onur, duyguya ne güzel bir sahiptir.
  • His nurunu bezeyen, Allah nurudur. Bu suretle “Nur üstüne nur” ayetinin manası zuhur eder.
  • His nuru adamı yere çeker, Hak nuru Kevser ırmağına götürür.
  • Çünkü duygularla idrak edilen âlem, çok aşağılık bir âlemdir. Allah nuru bir denizdir, duygu ise bir çiğ tanesi gibi. 1295
  • Fakat duyguya binmiş olan meydanda değildir, iyi eserlerinden, güzel sözlerinden başka bir şey görünmez.
  • Duyguya mensup olan nur bile, kesif ve cismani olmakla beraber gözlerin karasında gizlidir.
  • Öfkenden sen duygu nurunu bile görmüyorsun, dine mensup nuru nasıl görürsün?
  • Duygu nuru, bu kadar kesafetiyle beraber gizli olursa ap-arı olan bir ışık nasıl olur da gizli olmaz?
  • Bu cihan, gayp rüzgârının elinde bir saman çöpüne benzer, tamamıyla âcizdir. Gayp âleminin dileği, 1300
  • Onu gâh yüceltir, gâh alçaltır. Gâh doğrultur, gâh kırar.
  • Gâh sağa götürür, gâh sola… Gâh gül bahçesi haline kor, gâh diken haline.
  • El gizlidir, yazı yazan kalemi gör. At oynayıp seğirtmekte, binici meydanda değil.
  • Fırlayıp giden oka bak, yay gizli. Canlar meydanda da canların canı görünmüyor.
  • Oku kırma. O padişah okudur. Yaydan çıkan ok değildir, her şeyi bilenin şastından atılmıştır. 1305
  • Hak, “ Mâ remeyte iz remeyte” dedi. Allah’ın işi, bütün işlere örnektir, misaldir.
  • Kendi kızgınlığını kır, oku kırma. Senin kızgın gözün sana sütü kan gösterir.
  • O kanlara bulanmış, senin kanınla ıslanmış oku alıp öp de padişaha götür.
  • Meydanda olan âcizdir, bağlanmıştır, zebundur. Görünmeyense pek kuvvetli ve galip.
  • Biz avlardan ibaretiz, kimin böyle bir tuzağı var? Çevgânın önünde toplardan başka bir şey değiliz, çevgânı idare eden nerde? 1310
  • Yırtıyor, dikiyor, nerde bu terzi? Üflüyor, yakıyor, nerde bu ateşi yakan?
  • Bir an içinde sıddıkı kâfir eder, bir an içinde zındıkı zahit.
  • Onun içindir ki ihlâs sahibi, varlığından tamamıyla halâs olmadıkça tuzağa düşmek tehlikesindedir.
  • Çünkü yoldadır, yol kesicilerse sayısız. Ancak Allah amanında olan kurtulur.
  • Aynası tamamıyla arınmayan, henüz ihlâs sahibidir. Kuş tutmayan henüz avla meşguldür. 1315
  • Fakat ihlâs sahibini Allah ihlâs makamına ulaştırırsa ihlâs sahibi kurtulur, emniyet makamına varır.
  • Hiçbir ayna yoktur ki ayna olduktan sonra tekrar demir haline gelsin. Hiçbir ekmek yoktur ki tekrar harmandaki buğday şekline dönsün.
  • Hiçbir üzüm tekrar dönüp koruk olmaz. Hiçbir olmuş meyve tekrar turfanda haline gelmez.
  • Piş, ol da bozulmadan kurtul. Yürü, Burhan-ı Muhakkık gibi nur ol.
  • Kendinden kurtuldun mu tamamıyla Burhan olursun. Kul yok oldu mu sultan kesilirsin. 1320
  • Bunu apaçık görmek istersen Salâhaddin gösterdi, gözleri görür bir hale getirdi, açtı.
  • Allah nuruna sahip olan her göz, fakrı onun gözünden dersler verir.
  • Şeyh, Allah gibi aletsiz işler görür. Müritlere sözsüz dersler verir.
  • Gönül, onun elinde mum gibi yumuşaktır. Mührü, gönle gâh ayıp, gâh şeref damgasını basar.