English    Türkçe    فارسی   

2
1327-1376

  • Gönül dağlarındaki bu ses kimin? Bu dağ, gâh sesle dopdolu, gâh bomboş ve sessiz.
  • Ev sahibi, nerde olursa olsun hâkim ve üstatdır, yaptığı iş yerli yerindedir. Bu gönül dağı, onun sesinden hâli kalmasın!
  • Dağ vardır, sesi iki misli aksettirir… Dağ vardır, yüz misli.
  • Dağ; o sesten, o sözden yüz binlerce halis ve sâf kaynaklar sızdırır. 1330
  • Fakat dağdan o lütuf kesildi mi sular, kaynaklarında kan kesilir.
  • O kadehi kutlu padişahlar padişahı yüzünden Tûr dağı lâl haline geldi.
  • Dağın cüzileri canlandı, akıllandı. Ey halk biz bir taştan da aşağı mıyız ki?
  • Ne candan bir çeşme coşmakta, ne beden yeşiller giymiş ruhanilere katılmakta…
  • Onda ne bir iştiyak sahibinin sesi var, ne sâkinin bir yudum şarabının neşesi! 1335
  • Nerde hamiyet ki böyle bir dağı; keserle, çapayla, neyle olursa kökünden yıksın.
  • Belki cüzilerine bir ay parıltısı vurur, belki ay ışığı, ona yol bulur!
  • Kıyamette dağlar yerlerinden sökülecek… Senin bir davranman da ne vakit böyle bir keremde bulunacak?
  • Bu kıyamet, o kıyametten nasıl olur da aşağı sayılır? O kıyamet yaradır, bu, merheme benzer.
  • Bu merhemi gören yaradan kurtulmuştur. Bu güzelliği gören kötü kişi bile ihsan sahibidir. 1340
  • Ne mutlu o çirkine ki güzele eş, arkadaş oldu; vah eşi kış olan gül yüzlüye!
  • Ölmüş eşek cana eş olunca dirilir, canın ta kendisi olur.
  • Kara odun ateşe eş olur, karalığa gider, baştanbaşa nur kesilir.
  • Ölmüş eşek tuzluya düşünce eşekliği, murdarlığı bir tarafta kalır.
  • Allah gününün rengi Allah boyasıdır. Onda her şey bir renge boyanır. 1345
  • Birisi küpe düşse de sen, ona kalk desen neşesinden “ Beni kınama. Küp benim” der.
  • O “ Ben küpüm” demek “ Ben, Hakkım” demektir. Demir demirdir ama ateş rengine girmiş, o renge boyanmıştır.
  • Demirin rengi, ateşin renginde mahvolmuştur. Sükût eder gibi görünmekle beraber ateş olduğundan da dem vurmaktadır.
  • Madendeki altın gibi kızarınca sözü; ağızsız, dudaksız “ Ben ateşim” sözüdür.
  • Ateşin rengiyle, ateşin tabiatıyla ululanmıştır da der ki: “ Ben ateşim, ben ateş! 1350
  • Sen şüpheye düşsen de ben ateşim, istersen bir tecrübe et, elini sür.
  • Ben ateşim, eğer şüphe ediyorsan bir an olsun yüzünü bana koy! ”
  • Âdemoğlu, Allah’tan nurlanırsa seçilir de meleklerin mescudu olur.
  • Canı melek gibi azgınlıktan ve şüpheden kurtulan kişi de âlemde secde eder.
  • Ateş nedir, demir nedir? Dudağını yum. Bu benzetişte bulunanla alay etme. 1355
  • Ayağını denize pek basma, denizden çok bahsetme… Dudağını ısırarak susup kıyısında dur!
  • Benim gibi yüzlercesi bile denize tahammül edemezler. Fakat yine de denizde boğulmaktan korkmuyor, ona dalmadan duramıyorum.
  • Canım da denize feda olsun, aklım da. Canın da kan diyetini bu deniz vermekte, aklın da.
  • Ayağım oldukça denizde yürürüm, ayağım kalmazsa yine su kuşları gibi denize dalarım.
  • Huzur da bulunan bîedep kişi huzurda bulunmayan kişiden daha hoştur. Halka da eğridir ama nihayet kapıda değil mi? 1360
  • Ey teni bulaşmış, pisleşmiş kişi, havuz kenarında dön dolaş. İnsan, havuzun dışındayken nasıl temizlenir?
  • Havuzdan uzak düşen kişi nasıl temiz olur? O adam bâtın temizliğinden bile uzak düşmüştür.
  • Bu havuzun temizliğinin haddi yoktur. Cisimlerin temizliği ise pek az bir miktarda olabilir.
  • Çünkü gönül havuzdur ama gizli. Bu havuzun, denize gizli bir yolu var.
  • Senin muayyen miktardaki temizliğin yardım ister. Yoksa sayılı şey harcandıkça azalır. 1365
  • Su, pis adama “ Bana koş” der. Pis adamsa “ Sudan utanıyorum” der.
  • Su der ki: “ Bu utanma, bensiz nasıl zail olur, bu pislik, bensiz nasıl temizlenir?”
  • Bulaşık ve pis adam; sudan utanır, gizlenirse bu utanma, “Hayâ, imana mânidir” sözünün tahakkukuna sebep olur.
  • Gönül, ten havuzunda çamura bulandı ama ten, gönül havuzunda arındı.
  • Oğul, gönül havuzunun çevresinde olan, ten havuzundan sakın! 1370
  • Ten deniziyle gönül denizi birbirine bitişiktir, fakat aralarında bir berzah var, birbirlerine karışmazlar.
  • İster doğru ol, ister eğri. O gönül havuzuna doğru gel, geri kalma.
  • Padişahların huzurunda can tehlikesi var ama himmetleri yüce kişiler can korkusu yüzünden padişahtan çekinmezler.
  • Padişah, şekerden daha tatlı olunca canın tatlılığına gitmesi de daha hoş, daha doğru.
  • Ey beni kınayan, sen sağ esen ol. Ey selâmet arayan, sen beni bırak! 1375
  • Benim canım ocaktır, ateşten hoşlanır, ocağa ateş yurdu olmak yeter.