Su der ki: “ Bu utanma, bensiz nasıl zail olur, bu pislik, bensiz nasıl temizlenir?”
گفت آب این شرم بیمن کی رود ** بیمن این آلوده زایل کی شود
Bulaşık ve pis adam; sudan utanır, gizlenirse bu utanma, “Hayâ, imana mânidir” sözünün tahakkukuna sebep olur.
ز آب هر آلوده کاو پنهان شود ** الحیاء یمنع الإیمان بود
Gönül, ten havuzunda çamura bulandı ama ten, gönül havuzunda arındı.
دل ز پایهی حوض تن گلناک شد ** تن ز آب حوض دلها پاک شد
Oğul, gönül havuzunun çevresinde olan, ten havuzundan sakın!1370
گرد پایهی حوض دل گرد ای پسر ** هان ز پایهی حوض تن میکن حذر
Ten deniziyle gönül denizi birbirine bitişiktir, fakat aralarında bir berzah var, birbirlerine karışmazlar.
بحر تن بر بحر دل بر هم زنان ** در میانشان برزخ لا یبغیان
İster doğru ol, ister eğri. O gönül havuzuna doğru gel, geri kalma.
گر تو باشی راست ور باشی تو کژ ** پیشتر میغژ بدو واپس مغژ
Padişahların huzurunda can tehlikesi var ama himmetleri yüce kişiler can korkusu yüzünden padişahtan çekinmezler.
پیش شاهان گر خطر باشد به جان ** لیک نشکیبد از او با همتان
Padişah, şekerden daha tatlı olunca canın tatlılığına gitmesi de daha hoş, daha doğru.
شاه چون شیرینتر از شکر بود ** جان به شیرینی رود خوشتر بود
Ey beni kınayan, sen sağ esen ol. Ey selâmet arayan, sen beni bırak!1375
ای ملامت گر سلامت مر ترا ** ای سلامت جو تویی واهی العری
Benim canım ocaktır, ateşten hoşlanır, ocağa ateş yurdu olmak yeter.
جان من کوره ست با آتش خوش است ** کوره را این بس که خانهی آتش است
Bana ocak gibi aşka yanmak düştü. Bundan kör olansa zaten ocak değildir.
همچو کوره عشق را سوزیدنی است ** هر که او زین کور باشد کوره نیست
Azıksızlık azığı sana azık olursa baki olan canı buldun, ölümden kurtuldun demektir.
برگ بیبرگی ترا چون برگ شد ** جان باقی یافتی و مرگ شد
Gamdan neşe artmaya başladı mı can bahçen güllerle, süsenlerle dolar.
چون ترا غم شادی افزودن گرفت ** روضهی جانت گل و سوسن گرفت
Başkasının korktuğu şeyler, sana emniyet verir. Su kuşu, denizden kuvvet bulur, ev kuşuysa perişan olur.1380
آن چه خوف دیگران آن امن تست ** بط قوی از بحر و مرغ خانه سست
Ey tabip, ben; yine divane oldum. Sevgili, ben yine kara sevdalara uğradım.
باز دیوانه شدم من ای طبیب ** باز سودایی شدم من ای حبیب
Zincirinin halkalarından her halkanın başka, başka fenleri var. Her halka, başka bir delilik vermede.
حلقههای سلسلهی تو ذو فنون ** هر یکی حلقه دهد دیگر جنون
Her halkanın eseri, başka, başka fenler. Onun için her an başka deliliklerim var.
داد هر حلقه فنونی دیگر است ** پس مرا هر دم جنونی دیگر است
Darbı meseldir, delilikler; fen, fen, çeşit çeşittir. Hele böyle ulu bir beyin zincirine bağlanmış kişide olursa!
پس فنون باشد جنون این شد مثل ** خاصه در زنجیر این میر اجل
Bağımı, öyle bir divanelik kopardı ki bütün divaneler bana nasihat verirler!1385
آن چنان دیوانگی بگسست بند ** که همه دیوانگان پندم دهند
Zünnun’un hatırını sormak üzere dostlarının tımarhaneye gelmeleri
آمدن دوستان به بیمارستان جهت پرسش ذو النون مصری
Bu çeşit delilik, Zünnun’u, Mısri’nin de başına geldi. Onda yeni, yeni coşkunluklar, cezbeler meydana gelmekteydi.
این چنین ذو النون مصری را فتاد ** کاندر او شور و جنونی نو بزاد
Coşkunluğu âdeta göğün üstüne erişecek bir dereceyi buluyor, ciğerler acısı bir hale geliyordu.
شور چندان شد که تا فوق فلک ** میرسید از وی جگرها را نمک
Kendine gel ey çorak toprak, kendi coşkunluğunu bu işe sahip olan temiz kişilerin coşkunluğu ile bir tutma!
هین منه تو شور خود ای شوره خاک ** پهلوی شور خداوندان پاک
Halk onun deliliğine tahammül edemez bir hale geldi. Ateşi, âdeta halkın sakalını tutuşturmaktaydı.
خلق را تاب جنون او نبود ** آتش او ریشهاشان میربود
Avamın sakalına ateş düşünce onu körlüklerinden, inatlarından tutup bağladılar.1390
چون که در ریش عوام آتش فتاد ** بند کردندش به زندانی نهاد
Halk, bu yolda umumiyetle dara düşse de yine yuları geri çekmeye imkân yoktur.
نیست امکان واکشیدن این لگام ** گر چه زین ره تنگ میآیند عام
Bu padişahların hepsi, halktan can korkusuna düştüler. Çünkü bu güruh kördür, padişahların da nişanı yok!
دیده این شاهان ز عامه خوف جان ** کاین گره کورند و شاهان بینشان
Hüküm külhaniler eline geçince nihayet Zünnun zindana düştü.
چون که حکم اندر کف رندان بود ** لاجرم ذو النون در زندان بود
Bir tek ulu padişah, tek başına atına binmiş, gitmekte. Ardına düşen, ona uyan yok. Böyle bir eşi bulunmaz inci, çocukların eline düşmüş. Kadrini bilen anlayan yok.
یک سواره میرود شاه عظیم ** در کف طفلان چنین در یتیم
İnci de nedir ki? Bir katrada gizlenmiş bir deniz.. bir zerreye sığmış güneş!1395
در چه دریا نهان در قطرهای ** آفتابی مخفی اندر ذرهای
Öyle bir güneş ki kendisini zerre gösterdi de yavaş, yavaş yüzünü açtı.
آفتابی خویش را ذره نمود ** و اندک اندک روی خود را بر گشود
Bütün zerreler, onda yok oldu. Âlem, onun yüzünden sarhoş oldu, onun yüzünden kendisine geldi.
جملهی ذرات در وی محو شد ** عالم از وی مست گشت و صحو شد
Fakat kalem, bir gaddarın elinde oldu mu şüphe yok, Mansur, dâra çekilir.
چون قلم در دست غداری بود ** بیگمان منصور بر داری بود
Bu hüküm, bu hükümet, kötü kişilerin elinde oldukça elbette peygamberleri öldürmek lâzım.
چون سفیهان راست این کار و کیا ** لازم آمد یقتلون الأنبیاء
Yol azıtmış kavim, aptallıklarından peygamberlere “ Biz, sizi şom bilmekteyiz. Bize sizin yüzünüzden kötülük geliyor” dedi.1400
انبیا را گفته قومی راه گم ** از سفه إنا تطیرنا بکم
Hıristiyanların cehaletine bak ki asılan bir Allahtan medet ummaktadır.
جهل ترسا بین امان انگیخته ** ز آن خداوندی که گشت آویخته
Çünkü onlarca İsa’yı Yahudiler asmıştır. Peki, iş böyleyse ona kim imdat etsin?
چون به قول اوست مصلوب جهود ** پس مر او را امن کی تاند نمود
O padişahın yüreği, onların yüzünden kan olunca “ Sen, onların içinde oldukça Allah onlara azap göndermez” hükmü nasıl olur da sürüp gider?
چون دل آن شاه ز ایشان خون بود ** عصمت و أنت فیهم چون بود
Hain kalpazandan, halis altınla kuyumcu, daha fazla korkar.
زر خالص را و زرگر را خطر ** باشد از قلاب خاین بیشتر
Yusuflar, çirkin kişilerin hasedinden korkup gizlenirler. Güzeller, düşman korkusundan ateş içinde yaşarlar.1405
یوسفان از رشک زشتان مخفیند ** کز عدو خوبان در آتش میزیند
Yusuflar, kardeşlerinin hilesi yüzünden kuyuya düşmüşlerdir. Çünkü o kardeşler, hasetlerinden Yusuf’u kurtlara verip dururlar.
یوسفان از مکر اخوان در چهاند ** کز حسد یوسف به گرگان میدهند
Hasetten Mısır Yusuf’unun başına neler geldi? Bu haset, pusuya yatmış büyük bir kurttur.
از حسد بر یوسف مصری چه رفت ** این حسد اندر کمین گرگی است زفت
Hulâsa halîm Yakup, Yusuf’a bir şey yapmasın diye bu kurttan daima korkar.
لاجرم زین گرگ یعقوب حلیم ** داشت بر یوسف همیشه خوف و بیم
Zahiri kurt, Yusuf’un etrafında dönüp dolaşmadı. Fakat bu haset, işlediği işle kurtları da geçti!
گرگ ظاهر گرد یوسف خود نگشت ** این حسد در فعل از گرگان گذشت
Bu haset kurdu, Yusuf’u yaraladı da “ Biz onu elbiselerimizin başında bırakmış, gitmiştik, kurt kapmış” diye tatlı sözlerle özür serdetti.1410
رحم کرد این گرگ و ز عذر لبق ** آمده که إنا ذهبنا نستبق
Bu hile, yüz binlerce kurtta bile yok Hele dur, bak, bu kurt sonunda nasıl rüsvay olur!
صد هزاران گرگ را این مکر نیست ** عاقبت رسوا شود این گرگ بیست
Ondan dolayı herkesin yaptığı kötülüğün zararını göreceği gün hasetçiler, muhakkak kurt şeklinde haşredileceklerdir.
ز انکه حشر حاسدان روز گزند ** بیگمان بر صورت گرگان کنند
Hırsla dolu aşağılık ve haram yiyici kişi, o sayı günü domuz şeklinde,
حشر پر حرص خس مردار خوار ** صورت خوکی بود روز شمار
Zina edenler, avret yerleri kokarak, şarap içenler, ağızları kokarak dirilirler.
زانیان را گند اندام نهان ** خمر خواران را بود گند دهان
Gönüllerin duyduğu o gizli koku, mahşerde açığa çıkar, duyulur.1415
گند مخفی کان به دلها میرسید ** گشت اندر حشر محسوس و پدید
İnsanın varlığı bir ormana benzer. O deme agâhsan çekin bu varlıktan çekin!
بیشهای آمد وجود آدمی ** بر حذر شو زین وجود ار ز آن دمی