English    Türkçe    فارسی   

2
1460-1509

  • Dostluk nişanesi belâdan, afetlerden, mihnetlerden hoşlanmak değil midir? 1460
  • Dost altın gibidir. Belâ da ateşe benzer. Halis altın, ateş içinde saf bir hale gelir”
  • Efendisinin Lokman’ı sınaması
  • Tertemiz bir kul olan Lokman, gece gündüz kullukta çevik ve gayretli değil miydi?
  • Efendisi, onu ileri tutar, oğullarından üstün görürdü.
  • Çünkü lokman, filvaki kuloğluydu ama efendiydi, heva ve hevesten hürdü.
  • Bir padişah, konuşma esnasında bir şeyhe dedi ki: “ Benden bir şey dile” 1465
  • Şeyh “ Padişahım, bana böyle söylemekten utanmıyor musun? Hele biraz daha yüksel!
  • Benim iki kulum var. Onlar hor hakir kişilerdir ama ikisi de sana hükmederler, ikisi de emrederler” dedi.
  • Padişah “Bu söz hatalı bir söz. O iki kul kimler ?” deyince, şeyh “ Birisi kızmak, öbürü şehvet” dedi.
  • Padişahlıktan feragat edeni padişah bil. Onun nuru ayla güneş olmaksızın da parlar durur.
  • Mahzene sahip olan, zatı mahzen olmuş kişidir. Varlığa, mağlûp olan, varlığa düşman olan kişidir. 1470
  • Lokman’ın efendisi, görünüşte onun efendisiydi ama hakikatte Lokman’ın kuluydu.
  • Bu ters dünyada benzerler pek çoktur. Onların nazarında bir gevher, çöp parçasından da bayağıdır.
  • Her çöle, geçip kurtulunacak yer adı verilmiştir. Ad ve suret, halkın akıllarına tuzaktır.
  • Bir güruhu, elbisesi tanıtır. Onu o libasla görünce avamdan derler.
  • Mürailik sureti de bir güruhun adını zâhitliğe çıkarmıştır. Hâlbuki kendisi riyaya boğulmuştur. 1475
  • Taklitten, kapıp kaçmadan arınmış nur gerek ki, onu, sözünü dinlemeden, işini görmeden tanısın.
  • Bu nura sahip olan, akıl yoluyla onun kalbine girer, nakdini görür, nakil ve rivayete bağlanmaz.
  • Gaybı adamakıllı bilen Allah’ın has kulları can âleminde kalp casuslarıdır.
  • Hayal gibi gönle girerler. Gizli şey ve hal, onların önünde apaçıktır.
  • Serçenin vücudunda ne kuvvet, ne kudret vardır ki sırrı, doğanın aklından gizli kalsın? 1480
  • Allah sırlarına vakıf olan kişinin önünde mahlûkatın sırrı nedir ki?
  • Göklere çıkan adama yeryüzünde yürümek güç gelir mi?
  • Be zalim, Davut’un elinde demir mum haline gelir, erirdi, artık onun avucunda mum ne oluyor?
  • Lokman, kul şeklinde bir efendiydi. Kulluğu, yalnız zahiri bir görünüşten ibaretti.
  • Meselâ, efendi tanımadık bir yere giderse kuluna elbisesini giydirir. 1485
  • Kendisi de o kölenin libaslarını giyer, köleyi kendisine efendi yapar.
  • Kullar gibi onun ardından yürür. Bu suretle kendisini kimseye tanıtmaz.
  • Ey kul, sen başköşeye otur. Ben, eski bir kul gibi ayakkabılarını götüreyim.
  • Sen sertlik et, bana söv, hiçbir suretle ağırlama.
  • Şimdi hizmetin, bence bana hizmet etmeyi bırakmadan ibarettir. Ben, bu suretle gurbet diyarında bile tohumu ekeceğim” der. 1490
  • Efendiler, kendilerini kul sanılsınlar diye kulluğu kabul etmişlerdir.
  • Onların gözleri toktur, efendiliğe doymuşlardır, kendilerine lâzım olan işi yapa gelmişlerdir.
  • Hâlbuki bu heva ve heves kulları, onların aksine kendilerini akıl ve can efendisi gösterirler.
  • Efendi kulluk edebilir. Fakat kuldan kulluktan başka bir şey zuhur edemez ki.
  • Şunu bil ki o âlemden bu âleme böyle tersine akseden nice şeyler vardır. 1495
  • Lokman’ın efendisi bu gizli hali biliyordu, ondan bir nişane görmüştü.
  • Sırrı bildiği için o yol gösterici, iş başarmak için eşeğini güzelce sürmekteydi.
  • Lokman’ı daha önceden azat ederdi ama hoşnutluğunu diliyordu.
  • Çünkü Lokman’ın muradı buydu. O aslan, o yiğit, istiyordu ki kimse sırrına ermesin.
  • Sırrını kötülerden gizlemen, şaşılacak bir şey değil; şaşılacak şey kendinden de saklaman, kendinden de gizlemendir. 1500
  • Fakat sen, işini gözünden bile gizle de işine kötü göz değmesin.
  • Kendini ücret tuzağına teslim et de sonra kendinden, kendiliğin olmaksızın bir şey çal.
  • Yaralıya, vücudundan temreni çıkarabilmek için afyon verir, uyuturlar.
  • Ölüm vaktinde de adama elem ve ıstıraplar verirler. O halde meşgulken canını alıverirler.
  • Şu halde anlıyorsun ya, gönlünü herhangi bir düşünceye verdin mi, gizlice senden bir şey alacaklardır. 1505
  • Her ne düşünür, her ne elde edersen hırsız, emin olduğun yerden gelip çatmaktadır.
  • Binaenaleyh bari en iyi işe koyul da hırsız, senden hiç olmazsa en bayağı, en aşağı bir şeyi alıp götürebilsin.
  • Tacirin yükü suya düşerse ondan daha iyi bir kumaşa el atar.
  • Senin de mademki suya bir şeyin düşecek, mahvolacak. En aşağı şeyi terk et de daha iyisini bul.
  • İmtihan edenlerce, Lokman’ın fazilet veferasetinin meydana çıkması