İşim illetsiz, sebepsiz ve dosdoğrudur. Ey kötü düşünceli; takdirim, sebebe bağlı olamaz.
کار من بیعلت است و مستقیم ** هست تقدیرم نه علت ای سقیم
Bir vakit olur, âdetimi değiştirir. Bir vakit olur, bu tozu yatıştırırım.
عادت خود را بگردانم به وقت ** این غبار از پیش بنشانم به وقت
Denize “ Durma, hemencecik ateşlerle dol” derim. Ateşe “ Haydi, gül bahçesi kesil” diye emrederim.
بحر را گویم که هین پر نار شو ** گویم آتش را که رو گلزار شو
Dağa derim ki: “Pamuk gibi hafifleş!” Göğe derim ki: “Göze baş aşağı görün”
کوه را گویم سبک شو همچو پشم ** چرخ را گویم فرو در پیش چشم
Güneşe “Ey güneş, ayla birleş” der, ikisini de iki kara bulut haline getiririm.1630
گویم ای خورشید مقرون شو به ماه ** هر دو را سازم چو دو ابر سیاه
Güneş çeşmesini kurutur, kan çeşmesini, sanatımla misk haline getiririm”
چشمهی خورشید را سازیم خشک ** چشمهی خون را به فن سازیم مشک
Allah, güneşle ayın boyunlarına boyunduruk vurur, onları iki kara öküz gibi bağlayıverir.
آفتاب و مه چو دو گاو سیاه ** یوغ بر گردن ببنددشان اله
Filozofun “İn asbaha mâüküm gavra”yı inkâr etmesi
انکار فلسفی بر قرائت إن أصبح ماؤکم غورا
Kuran okuyan biri, Kuran’dan “Mâüküm gavra” yani “Suyu kaynağından keser,
مقریی میخواند از روی کتاب ** ماؤکم غورا ز چشمه بندم آب
Yerin derinliklerinde gizler, kaynakları kurutur, kupkuru bir hale getirirsem,
آب را در غورها پنهان کنم ** چشمهها را خشک و خشکستان کنم
Benim gibi ihsanda, ululukta misalsiz olan tek Allahtan başka kim vardır ki suyu tekrar kaynağına getirebilsin?” ayetini okuyordu.1635
آب را در چشمه کی آرد دگر ** جز من بیمثل با فضل و خطر
Bir hor, hakir felsefeci, bir aşağılık mantıkçı, mektep yanından geçerken,
فلسفی منطقی مستهان ** میگذشت از سوی مکتب آن زمان
Bu ayeti duyup hoşuna gitmedi. Dedi ki: “ Suyu külünkle biz çıkarırız.
چون که بشنید آیت او از ناپسند ** گفت آریم آب را ما با کلند
Belin, kazmanın darbesiyle ta yerin dibinden kaynatırız”
ما بزخم بیل و تیزی تبر ** آب را آریم از پستی ز بر
Gece uyudu, rüyada aslan gibi bir adam gördü. O adam felsefeciye bir tokat vurdu. İki gözünü de kör etti.
شب بخفت و دید او یک شیر مرد ** زد طپانچه هر دو چشمش کور کرد
Dedi ki: “Ey kötü kişi, eğer doğrucuysan, gözün doğruysa bu iki göz kaynağını da, haydi kazma ile nurlandır”1640
گفت زین دو چشمهی چشم ای شقی ** با تبر نوری بر آر ار صادقی
Gündüzün felsefeci sıçrayıp uykudan kalktı. Gördü ki iki gözü de kör olmuş, iki gözünün nuru da sönmüş!
روز بر جست و دو چشم کور دید ** نور فایض از دو چشمش ناپدید
Eğer ağlayıp inleseydi, eğer tövbe ve istiğfar etseydi mahvolan nur, Allah keremiyle yine zuhur ederdi.
گر بنالیدی و مستغفر شدی ** نور رفته از کرم ظاهر شدی
Fakat istiğfar etmek de elde değildir. Tövbe zevki, her sarhoşun mezesi olmaz.
لیک استغفار هم در دست نیست ** ذوق توبه نقل هر سر مست نیست
Yapılan işlerin çirkinliği, küfür ve inkârın şomluğu, onun gönlüne tövbe gelmesine mani oluyordu, tövbe yolunu bağlamıştı.
زشتی اعمال و شومی جحود ** راه توبه بر دل او بسته بود
Gönlü, katılıkta taşa dönmüştü. Tövbe onu ekin ekmek için nasıl yarabilir?1645
دل به سختی همچو روی سنگ گشت ** چون شکافد توبه آن را بهر کشت
Nerede Şuayb gibi biri ki duasıyla dağı, ekin ekmek üzere toprak haline getirsin.
چون شعیبی کو که تا او را دعا ** بهر کشتن خاک سازد کوه را
Halil’in niyazı ve inanışı yüzünden güç ve olmayacak iş mümkün oldu.
از نیاز و اعتقاد آن خلیل ** گشت ممکن امر صعب و مستحیل
Yahut Mukavkıs’ın Peygamberden dilemesi üzerine taşlık yer, gayret güzel bir tarla haline geldi.
یا به دریوزهی مقوقس از رسول ** سنگلاخی مزرعی شد با اصول
Bunlar gibi o kötü adamın inkârı da aksine olarak altını bakır haline getirir, sulhu savaş yapar.
همچنین بر عکس آن انکار مرد ** مس کند زر را و صلحی را نبرد
Bu kötü kişi, çarpma kehribarıdır. Kabiliyetli toprağı bile taş topaç yapar.1650
کهربای مسخ آمد این دغا ** خاک قابل را کند سنگ و حصا
Her gönle secde için izin yok, her ücretlinin ücreti rahmet değil.
هر دلی را سجده هم دستور نیست ** مزد رحمت قسم هر مزدور نیست
Kendine gel de “ Tövbe eder, Allah’a sığınırım” diye cürümde bulunma, günah etme.
هین بپشت آن مکن جرم و گناه ** که کنم توبه در آیم در پناه
Tövbeye de bir parlaklık gerek. Tövbeye de bir şimşek bir bulut şart.
میبباید تاب و آبی توبه را ** شرط شد برق و سحابی توبه را
Meyvenin olması için hararet ve su lâzımdır. Bunun için de bulut ve şimşek icap eder.
آتش و آبی بباید میوه را ** واجب آید ابر و برق این شیوه را
Gönül şimşeğiyle iki göz bulutu olmadıkça tehdit ve hışım ateşi nasıl yatışır?1655
تا نباشد برق دل و ابر دو چشم ** کی نشیند آتش تهدید و خشم
Vuslat zevkinin yeşilliği nasıl yetişir, kaynaklardan arı, duru su nasıl coşar?
کی بروید سبزهی ذوق وصال ** کی بجوشد چشمهها ز آب زلال
Gül bahçesi; yeşilliğe nasıl sır söyler, menekşe nasıl olur da yaseminle ahdedebilir?
کی گلستان راز گوید با چمن ** کی بنفشه عهد بندد با سمن
Çınar, dua için nasıl el açar, ağaç havada nasıl baş sallar?
کی چناری کف گشاید در دعا ** کی درختی سر فشاند در هوا
Çiçek bahar mevsiminde ( renklerle, kokularla dolu olan) eteğini nasıl serper?
کی شکوفه آستین پر نثار ** بر فشاندن گیرد ایام بهار
Lâlenin yüzü nasıl kan gibi kızarır? Gül, kesesinden nasıl altın saçar?1660
کی فروزد لاله را رخ همچو خون ** کی گل از کیسه بر آرد زر برون
Nasıl olur da bülbül gülü koklar; üveyik kuşu, bir istekli gibi “Kû-kû- nerede, nerede” diye öter?
کی بیاید بلبل و گل بو کند ** کی چو طالب فاخته کوکو کند
Nasıl olur da leylek “lek, lek – senin sesin” sesini canla, başla çıkarır. Ey yardımı dilenen Allah, senin de ne demek? Zaten her şey senin mülkünden ibaret.
کی بگوید لکلک آن لک لک به جان ** لک چه باشد ملک تست ای مستعان
Nasıl olur da toprak, içteki sırları gösterir? Nasıl olur da bahçe gökyüzü gibi aydınlanır?
کی نماید خاک اسرار ضمیر ** کی شود بیآسمان بستان منیر
Bu güzel ve ağır elbiseleri nereden getirdiler? Hepsini de kerem sahibi Allahtan. Hepsini de merhamet sahibi Allahtan!
از کجا آوردهاند آن حلهها ** من کریم من رحیم کلها
O letafetler, bir güzellik nişanesidir, o nişane de ibadet edici bir erin ayak izi.1665
آن لطافتها نشان شاهدی است ** آن نشان پای مرد عابدی است
Padişahtan nişane gören sevinir. Görmeyene gelince, uyanıp kendine gelemez.
آن شود شاد از نشان کاو دید شاه ** چون ندید او را نباشد انتباه
Elest deminde Rabbini görüp sarhoş olarak kendinden geçen kişinin ruhu bu gün de Rabbini görür, kendinden geçer.
روح آن کس کاو به هنگام أ لست ** دید رب خویش و شد بیخویش و مست