English    Türkçe    فارسی   

2
1993-2042

  • Bir kör vardı, derdi ki: “Ey zamane ehli, elâman, benim iki körlüğüm var.
  • Şu halde bana iki kat acıyın. Çünkü iki kat körüm, bu iki körlüğe birden müptelâyım”
  • Birisi “Bir körlüğünü görüyoruz. Öbür körlüğün nedir? Göster” dedi. 1995
  • Kör dedi ki; “Sesim çirkin, avazım bed. Ses çirkinliği ve körlük iki kat körlüktür.
  • Çirkin sesim halka keder vermekte. Halkın acıması, sesim yüzünden azalmakta.
  • Kötü sesim nereye varırsa hiddet, gam ve kin meydana gelmekte.
  • İki körlüğe siz de iki kat acıyın. Böyle hiçbir yere sığmayan kişiyi gönlünüze sığdırın, hoş görün”
  • Bu şikâyet, bu sızlanma yüzünden sesinin çirkinliği kalmadı. Halkın hepsi ona acımaya başladı. 2000
  • Sırrını söyleyince gönlünün güzel sesi, sesini güzelleştirdi, sesindeki çirkinlik gitti.
  • Fakat birisinin gönül sesi de çirkin olursa o adamda üç ebedî körlük vardır.
  • Fakat sebepsiz illetsiz hacetleri reva edenler, olabilir ki onun çirkin başına bir el korlar.
  • O dilencinin sesi hoş ve acınacak hale gelince taş yüreklilerin yüreği bile muma döndü.
  • Kâfirin sesi çirkin olduğundan icabete eş olamaz. 2005
  • “Susun” emri, kötü ses hakkındadır. Çünkü o ses, halkın kanından köpek gibi sarhoş olmuştur.
  • Ayının feryadı bile acındıracak bir ses olur da senin feryadın olmazsa bu çok kötü bir şeydir!
  • Bil ki sen Yusuf’a kurtluk etmişsin yahut bir suçsuzun kanını içmişsin.
  • Tövbe et içtiğini kus. Eğer yara eskidiyse yürü, dağla!
  • Ayıyla, onun vefakârlığına güvenen ahmağın hikâyesi
  • Ayı, ejderhadan kurtulup o babayiğit erden o keremi görünce, 2010
  • Eshâb- Kehf’in köpeği gibi onun peşine takıldı.
  • O Müslüman, hastalanıp yastığa baş koyunca da ayı, ona bağlanmış, gönül vermiş olduğundan bırakmadı, başın da beklemeye başladı.
  • Birisi oradan geçerken “ Halin nasıl? Kardeş, bu ayıyla ne işin var” dedi.
  • Er, ejderha hikâyesini nakletti. O adam “ Ayıya güvenme be ahmak.
  • Ahmağın dostluğu düşmanlıktan beterdir. Ne suretle olursa olsun sürülmesi gerek” dedi. 2015
  • Er dedi ki; “Vallahi bunu hasedinden söyledin, yoksa sen ayıya ne bakıyorsun, sevgilisini gör!”
  • Adam, “Ahmakların sevgisi aldatıcı bir sevgidir, benim bu hasedim, onun sevgisinden iyidir.
  • Be adam, gel benimle bir ol da o ayıyı sür, defet. Hemcinsini bırakıp ayıya güvenme” dediyse de
  • Er, “Git, git hasetçi herif, kendi işine bak” dedi. Adam “İşim buydu ama sana nasip değil.
  • Yüce kişi ben bir ayıdan daha aşağı değilim ya. Onu bırak da eşin dostun ben olayım. 2020
  • Başına bir şey gelecek diye yüreğim titriyor. Böyle bir ayı ile ormanlığa gitme.
  • Yüreğim asla olmayacak şeyden titremedi. Bu seziş Allah nurundandır, saçma değil.
  • Ben müminim “Mümin Allah nuruyla bakar” sırrına mazharım. Kendine gel, kendine! Bu ateşgedeyi bırak!” dedi.
  • Bu sözler, erin kulağına girmedi. Suizan adama kuvvetli bir settir.
  • Ayının elini tuttu, adamın elini bıraktı. Adam da “Senin aklın başında değil, gidiyorum” dedi. 2025
  • Er dedi ki: “Git benim kaydıma kalma. Boş boğaz herif, o derece bilirlikten dem vurup durma”
  • Adam tekrar “Ben senin düşmanın değilim. Peşimden gelirsen kendine lütfetmiş olursun” dedi.
  • Er “Uykum geldi. Bırak beni işine git” dedi. Adam “Yahu, ne olur bir dosta uy da,
  • Akıllı birisinin himayesinde, gönül sahibi bir dostun civarında uyu” dedi.
  • Babayiğit, o adamın ısrarından hayallenip kızıverdi, yüzünü çevirip, 2030
  • “Bu galiba bir katil, bana kastetmeye geldi yahut bir şey umuyor, dilenci ve külhani herifin biri!
  • Yahut da beni bu ayıyla korkutma hususunda evvelce dostlarıyla bahse girişmiş olmalı” dedi.
  • İçinin kötülüğünden hatırına iyi bir şey gelmedi.
  • Bütün hüsnü zannı ayıyaydı. Sanki ayıyla aynı cinstendi!
  • Bir köpek uğruna bir akılıyı itham etti, ayıyı muhabbet ve merhamet sahibi bir dost bildi! 2035
  • Musa Aleyhisselâm’ın öküze tapana “Nerde düşüncen, nerde ihtiyatın, tedbirin?” demesi
  • Musa bir hayal sarhoşuna dedi ki: “Ey kötülükten, sapıklıktan fena düşüncelere saplanmış kişi,
  • Benden bunca bürhan görmene ne benim bu derece güzel huyuma rağmen, peygamber olup olmadığıma dair yüzlerce şüphen vardı.
  • Benden yüz binlerce mucize gördüğün halde hayalin yüz kat artmakta, o derece şüpheye, zanna düşmekteydin.
  • Hayalden, vesveseden daraldın, Peygamberliğime ta’nedip durmaya başladın.
  • Seni Firavuna uyanların şerrinden kurtarmak için denizden apaçık toz kopardım. 2040
  • Gökten kırk yıl kâselerle yemek geldi, duam bereketiyle taştan ırmak coştu.
  • Bu ve buna benzer nice yüzlerce mucize, senin vehmini azaltmadı, eksiltmedi.