Ululuk sahibi Allah’ın nurundan göz yumdun. İşte sana adamakıllı bilgisizlik, işte sana sapıklığın ta kendisi!
چشم دزدیدی ز نور ذو الجلال ** اینت جهل وافر و عین ضلال
Yuf olsun sendeki akla, irfana. Senin gibi bilgisizlik madenini öldürmek gerek.
شه بر آن عقل و گزینش که تراست ** چون تو کان جهل را کشتن سزاست
Altından yapılan öküz ses verdi de ne dedi ki, ahmaklar ona bu derece rağbet ettiler?
گاو زرین بانگ کرد آخر چه گفت ** کاحمقان را این همه رغبت شگفت
Ben size daha ziyade şaşılacak pek çok şeyler gösterdim. Fakat aşağılık kişiler, nasıl olur da hakkı kabul ederler?
ز آن عجبتر دیدهاید از من بسی ** لیک حق را کی پذیرد هر خسی
Bâtılları ne cezbedebilir? Ancak bâtıl! Tembellere ne hoş gelir tembellik! 2055
باطلان را چه رباید باطلی ** عاطلان را چه خوش آید عاطلی
Çünkü her cins, kendi cinsini çeker. Öküz nasıl olur da erkek aslana yüz tutar?
ز انکه هر جنسی رباید جنس خود ** گاو سوی شیر نر کی رو نهد
Kurt neden Yusuf’a âşık olacak? Ancak hile ile onu sever görünür, sonra da onu parçalayıp yer.
گرگ بر یوسف کجا عشق آورد ** جز مگر از مکر تا او را خورد
Fakat kurt, kurtluktan kurtulursa Yusuf’a mahrem olur. Eshab-ı Kehf’in köpeğin gibi âdemoğullarından sayılır.
چون ز گرگی وارهد محرم شود ** چون سگ کهف از بنی آدم شود
Ebubekir, Muhammet’ den bir koku alınca “Bu yüz yalancı yüzü değil” dedi.
چون ابو بکر از محمد برد بو ** گفت هذا لیس وجه کاذب
Fakat Ebu cehil, dert sahiplerinden olmadığı için yüzlerce Şakkı Kamer gördü de yine inanmadı. 2060
چون نبد بو جهل از اصحاب درد ** دید صد شق قمر باور نکرد
Leğeni damdan düşen, şöhreti âleme yayılan dertliden Hakk’ı gizledik, fakat gizlenmedi gitti.
دردمندی کش ز بام افتاد طشت ** زو نهان کردیم حق پنهان نگشت
Cahil olan ve Allah derdinden uzak bulunan kişiye de hakikat sırlarını nice defalar gösterdiler de o görmedi.
و انکه او جاهل بد از دردش بعید ** چند بنمودند و او آن را ندید
Gönül aynası saf olmalı ki orada çirkin suratı güzel surattan ayırt edebilsin”
آینهی دل صاف باید تا در او ** واشناسی صورت زشت از نکو
Nasihatçinin, ayıya kapılan kimseyi, birçok nasihat verdikten sonra terk etmesi
ترک گفتن آن مرد ناصح بعد از مبالغهی پند مغرور خرس را
O Müslüman, kızarak ve içinden “Lâ havle” diyerek ahmağı bırakıp gitti.
آن مسلمان ترک ابله کرد و تفت ** زیر لب لاحولگویان باز رفت
“Benim ona ciddiyetle nasihat vermemden, üstüne düşmemden, gönlündeki hayaller attı, büsbütün vehimlendi. 2065
گفت چون از جد و پندم وز جدال ** در دل او بیش میزاید خیال
Demek ki nasihat yolu kapandı” dedi. “Fa’rıd anhum” emrine bağlandı.
پس ره پند و نصیحت بسته شد ** امر أعرض عنهم پیوسته شد
Verdiğin ilâç derdi arttırırsa sen de sözü isteyene söylet. Abese suresini okusana.
چون دوایت میفزاید درد پس ** قصه با طالب بگو بر خوان عبس
Allah “Kör, Hakk’ı diliyorsa onun yoksulluğu yüzünden gönlünü kırmak yaraşmaz.
چون که اعمی طالب حق آمده ست ** بهر فقر او را نشاید سینه خست
Sen, halk, ulularından öğrensin diye uluları irşat etmek istiyorsun ama
تو حریصی بر رشاد مهتران ** تا بیاموزند عام از سروران
Ey Ahmet, büyüklerin bir kısmı seni dinlemeye koyulunca hoşlandın, belki, 2070
احمدا دیدی که قومی از ملوک ** مستمع گشتند گشتی خوش که بوک
Bu ulular, dine güzelce yardımcı olurlar, bunlar Arab’a Habeş’e reistir.
این رئیسان یار دین گردند خوش ** بر عرب اینها سرند و بر حبش
Bunların yüzünden İslam dininin şöhreti Basra’yı Tebük’ü aşar. Çünkü halk, padişahlarının dinindendir.
بگذرد این صیت از بصره و تبوک ** ز انکه الناس علی دین الملوک
Diye düşündün, bu yüzden de hidayet isteyen körden yüz çevirdin, onun sohbetinden sıkıldın.
زین سبب تو از ضریر مهتدی ** رو بگردانیدی و تنگ آمدی
“Bunlar her vakit ele geçmez. Sen dostlarımızdansın, vaktin de geniş.
که در این فرصت کم افتد این مناخ ** تو ز یارانی و وقت تو فراخ
Bu dar vakitte işime mâni olma. Bunu sana darılarak, kızarak söylemiyorum, nasihat yollu söylüyorum” dedin. 2075
مزدحم میگردیم در وقت تنگ ** این نصیحت میکنم نه از خشم و جنگ
Fakat Ey Ahmet, Allah indinde bu bir tek kör, yüzlerce Kayserden, yüzlerce vezirden yeğdir.
احمدا نزد خدا این یک ضریر ** بهتر از صد قیصر است و صد وزیر
İnsanlar madenlerdir, sözünü hatırına getir. Öyle maden olur ki yüz binlerce madenden daha değerlidir.
یاد الناس معادن هین بیار ** معدنی باشد فزون از صد هزار
Gizli kalmış lâl ve akik madeni, yüz binlerce bakır madeninden değerlidir.
معدن لعل و عقیق مکتنس ** بهتر است از صد هزاران کان مس
Ey Ahmet, burada malın faydası yok. Aşkla, dertle, dumanla dolu gönül lâzım.
احمدا اینجا ندارد مال سود ** سینه باید پر ز عشق و درد و دود
Gönlü aydın kör gelince kapıyı kapama. Ona nasihat ver, nasihat onun hakkıdır. 2080
اعمی روشن دل آمد در مبند ** پند او را ده که حق اوست پند
İki üç ahmak seni inkâr etse neden acılaşırsın, sen zaten şeker madenisin.
گر دو سه ابله ترا منکر شدند ** تلخ کی گردی چو هستی کان قند
İki üç ahmak seni itham etse bile Hak, sana tanıklık eder” dedi.
گر دو سه ابله ترا تهمت نهند ** حق برای تو گواهی میدهد
(Muhammed dedi ki:) “Âlemin ikrarından fariğim. Birisine Allah tanık olursa gayrı ona ne gam!
گفت از اقرار عالم فارغم ** آن که حق باشد گواه او را چه غم
Yarasa, güneşi göremez. Görüyorum dese bile gördüğü güneş değildir.
گر خفاشی را ز خورشیدی خوری است ** آن دلیل آمد که آن خورشید نیست
Yarasaların nefretinden de anlaşılıyor ki ben ulu Allah’ın parlak bir güneşiyim. 2085
نفرت خفاشکان باشد دلیل ** که منم خورشید تابان جلیل
Bir gül suyuna bokböcekleri rağbet etseler bu, onun gül olmadığına delâlet eder.
گر گلابی را جعل راغب شود ** آن دلیل ناگلابی میکند
Kalp akça mihenk istese, mihengin mihenk oluşunda şüphe hâsıl olur.
گر شود قلبی خریدار محک ** در محکیاش در آید نقص و شک
Bil ki hırsız geceyi ister, gündüzü değil. Ben gece değilim, cihanda parıldayan gündüzüm.
دزد شب خواهد نه روز این را بدان ** شب نیام روزم که تابم در جهان
Bey ayırıcıyım. Benden bir saman çöpü bile geçmesin diye kalbur gibi her şeyi eler, ayırt ederim.
فارقم فاروقم و غلبیروار ** تا که کاه از من نمییابد گذار
Bunların nakışlardan, suretlerden ibaret olduğunu, onlarınsa can bulunduğunu göstermek üzere unu, kepekten ayırırım. 2090
آرد را پیدا کنم من از سبوس ** تا نمایم کاین نقوش است آن نفوس
Ben, dünyada Allah terazisiyim. Hafif olan her şeyi ağırdan tefrik eder, gösteririm.
من چو میزان خدایم در جهان ** وانمایم هر سبک را از گران
Öküz, elbette bir buzağıyı Allah tanır. Eşek müşteri olup bir şey alsa, elbette ham kavun alır.
گاو را داند خدا گوسالهای ** خر خریداری و در خور کالهای
Ben öküz değilim ki, beni buzağı satın alsın. Ben, diken değilim ki beni deve yesin!
من نه گاوم تا که گوسالهم خرد ** من نه خارم کاشتری از من چرد
O, bana cevrettim sanır, hâlbuki hakikatte âdeta aynamı siler, cilâlar.”
او گمان دارد که با من جور کرد ** بلکه از آیینهی من روفت گرد
Bir delinin Calinus’a yaltaklanması, Calinus’un bundan korkması
تملق کردن دیوانه جالینوس را و ترسیدن جالینوس
Calinus, eshabına “Bana filân ilâcı verin” dedi. 2095
گفت جالینوس با اصحاب خود ** مر مرا تا آن فلان دارو دهد
İçlerinden birisi dedi ki: “Ey her fenni bilen üstat, bu ilâcı delilik için verirler.
پس بدو گفت آن یکی ای ذو فنون ** این دوا خواهند از بهر جنون
Delilikse, senin aklından uzak. Bu sözü bir daha söyleme!” Calinus, Bana bir deli baktı.
دور از عقل تو این دیگر مگو ** گفت در من کرد یک دیوانه رو
Bir müddet güzelce yüzümü seyretti. Bana göz kırptı; sonra yenimi yakamı yırttı.
ساعتی در روی من خوش بنگرید ** چشمکم زد آستین من درید
Eğer benim, onunla bir münasebetim olmasaydı o çirkin suratlı nasıl olur da bana yüz çevirirdi?
گر نه جنسیت بدی در من از او ** کی رخ آوردی به من آن زشت رو
Eğer bende kendisiyle bir cinsiyet, bir münasebet görmeseydi nasıl olur da bana gelip çatardı? Nasıl olur da kendi cinsinden olmayana musallat olurdu? 2100
گر ندیدی جنس خود کی آمدی ** کی به غیر جنس خود را بر زدی