English    Türkçe    فارسی   

2
2252-2301

  • Peygamber, o hastayı görünce halini hatırını sordu, o hakikî dosta iltifatlarda bulundu.
  • Adam, Peygamber’i görünce dirildi, sanki o anda yeniden yaratılmıştı.
  • Sahabe, “ astalık beni bu bahta eriştirdi; bu sultan sabah çağında beni dolaşmaya geldi.
  • Bu suretle bana sıhhat erişti, saltanatına bir hudut olmayan bu padişahın kademi bereketiyle iyileştim. 2255
  • Ne güzel, ne mübarek ağrı, sızı. Ne mutlu, ne kutlu hastalık hararet, dert ve gece uykusuzluğu!
  • İşte Tanrı bana bu kocalığımda lütuf ve kereminden böyle bir hastalık, böyle bir illet verdi.
  • Arka ağrısı ihsan etti de her gece yarısı uykudan uyandırdı.
  • Bütün gece manda gibi uyumayayım diye Hak, lütfetti, bana dertler ihsan etti.
  • Bu sınıklıktan da padişahların merhameti coştu. Cehennem de beni tehdit etmeden vazgeçti, sukût etti” dedi. 2260
  • Ağrı, sızı ve hastalık hazinedir. Rahmetler ondadır. Deri yırtıldı mı iç tazelenir.
  • Kardeş, karanlık yere, soğuğa, gama, kırıklığa ve hastalığa sabretmek,
  • Âbıhayat kaynağı ve sarhoşluk kadehidir. Çünkü yücelikler, hep aşağılıktadır.
  • Baharlar güz mevsiminde gizlidir, güz mevsimi de baharda. Kaçma ondan!
  • Gama yoldaş o, vahşetle ünsiyet kesbet. Ölümünden uzun bir ömür isteyip dur! 2265
  • Nefsinin “Bu kötü” dediğine kulak asma. Çünkü onun işi hep zıddınadır.
  • Onun dediğinin zıddını yap. Âlemde peygamberlerin de vasiyetleri böyledir.
  • Sonun da az pişman olasın diye yapacağın işlerde müşaverede bulunmak aciptir.
  • Ümmet “Kiminle meşveret edelim?” dediler de, peygamberler “ Mukteda olan akılla” diye cevap verdiler.
  • Hatta soran adam “İyi ama ya hiçbir tedbiri, isabetli aklı olmayan bir çocuk yahut kadın gelirse, onunla da meşverette bulunalım mı?” deyince, 2270
  • Peygamber, “ Onunla da meşverette bulun, fakat ne derse onun zıddını yap, ona aykırı yola git” dedi.
  • Nefsini kadın bil, hatta kadından da beter. Çünkü kadın cüzüdür, nefsinse şerrin küllü!
  • Nefsinle meşveret edersen o aşağılığın dediğine uyma, aksini yap;
  • Hatta sana namaz kıl, oruç tut diye emretse bile, nefis hilecidir, o emriyle bile sana bir hile kuracaktır.
  • Yapacağın işte nefsinle meşveret etmek ve ne derse aksini yapmak kemaldir. 2275
  • Onunla başa çıkamaz, onun inadına karşı koyamazsın. Yürü, bir dost kazan, onunla uzlaş!
  • Akıl, başka bir akıldan kuvvet bulur. Şeker kamışı, şeker kamışından kemal kazanır.
  • Ben, nefsimin hilesinden neler gördüm neler. Sihriyle akıl ve temyizi bile giderir!
  • Sana yeniden yeniye vaatlerde bulunur da binlerce kere bozar.
  • Ömrün, sana yüzlerce yıl mühlet verse nefis, her gün yeni bir bahane bulur, sana mâni olur; 2280
  • Soğuk vaatleri sıcak bir surette söyler. O öyle bir sihirbazdır ki insanı kıskıvrak bağlar.
  • Ey hak ziyası Hüsamettin, gel. Bu çoraklıkta sensiz ot bitmiyor.
  • Bir velinin gönlünün kırılması yüzünden nefse uyanların önüne bir perde çekilmiştir.
  • Bu kazaya yapılacak ilâcı yine kaza bilir. Halkın aklı kazaya pek şaşkındır.
  • Yola düşmüş bir kurt gibi olan o karayılan, ejderha kesilmiştir. 2285
  • Fakat ejderha da, yılan da senin elinde asâ kesilir, ey Musa’nın canını bile sarhoş eden, ey Musa’yı bile kendisinden geçiren!
  • Tanrı, sana “ Onu al, korkma, ejderha elinde asâ haline gelecek” hükmünü vermiştir.
  • Ey padişah, haydi, Yedi Beyzâyı göster. Kara gecelerden yepyeni bir sabah meydana getir.
  • Bir cehennem yandı, alevlendi. Ona üfür ey nefesi, denizin nefesinden üstün ve artık olan!
  • Deniz, hilebazdır, sana bir köpük gösterir; cehennemdir, sana bir hararet izhar eder. 2290
  • Onun için de gözüne ehemmiyetsiz görünür, bu suretle onu zebun görürsün, hışmın tepreşir.
  • Nitekim kalabalık askerde Peygamberin gözüne pek az göründü.
  • De Peygamber, tehlike görmeksizin onlara hücum etti. Eğer fazla görseydi çekinirdi.
  • Ey Ahmet o bir inayetti ve sen onun ehliydin. Yoksa gönlün kötüleşir bozulurdu.
  • Tanrı, o zâhiri ve bâtınî savaşı ona da ehemmiyetsiz gösterdi, eshabına da. 2295
  • Bu suretle de kolay şeyi ona kolaylaştırdı, güçten de artık yüz çevirmez oldu.
  • Düşmanı ona ehemmiyetsiz göstermek kutlu bir şeydi. Çünkü ona dost olan, yol yordamı öğreten Tanrı’ydı.
  • Fakat zafer için yardımcısı Tanrı olmayan kişiye gelince: Ona tavşan bile erkek aslan görünür!
  • Vay uzaktan yüzü bir görür de gururlanarak, savaşa girişirse!
  • Zülfikâr bir harbe gibi, erkek aslan da bir kedi gibi görünür de, 2300
  • Ahmak, yiğitçesine savaşa girişir, bu hileyle pençeye düşer.