Bilse bilse o vakit mahiyeti itibariyle akıl sahibi olur, isterse sureti kurt olsun.
ور بداند کرم از ماهیتش ** عقل باشد کرم باشد صورتش
Akıl, kendini renk, renk, çeşit, çeşit gösterir, ama peri gibi o suretlerden fersahlarca uzaktır.
عقل خود را مینماید رنگها ** چون پری دور است از آن فرسنگها
Hatta peri de nedir ki? Melekten bile üstündür. Fakat sen sinek kanatlısın da onun için aşağılarda uçuyorsun. 2325
از ملک بالاست چه جای پری ** تو مگس پری به پستی میپری
Gerçi aklın, seni yüceliklere çekmekte; ama taklit kurşun aşağılıklarda yayılmakta.
گر چه عقلت سوی بالا میپرد ** مرغ تقلیدت به پستی میچرد
Taklitten doğan bilgi canımızın vebalidir, iğretidir. Bizse o bizim malımızdır diye oturup kalmışız.
علم تقلیدی وبال جان ماست ** عاریه ست و ما نشسته کان ماست
Bu çeşit akıldansa cahil olmak daha iyi. Deliliğe vurmak daha yeğ!
زین خرد جاهل همی باید شدن ** دست در دیوانگی باید زدن
Faydanı nede görüyorsan ondan kaç. Zehir iç, Âbıhayatı dök!
هر چه بینی سود خود ز آن میگریز ** زهر نوش و آب حیوان را بریز
Seni öveni söv, kazancını, sermayeni müflise borç ver! 2330
هر که بستاند ترا دشنام ده ** سود و سرمایه به مفلس وام ده
Eminliği bırak, korku yerine var. Namusu terk et, apaçık rüsvay ol!
ایمنی بگذار و جای خوف باش ** بگذر از ناموس و رسوا باش و فاش
Ben uzun uzadıya ilerisini düşünen aklı denedim. Bundan böyle divaneliğe vuracağım!
آزمودم عقل دور اندیش را ** بعد از این دیوانه سازم خویش را
Seyyid’in “Niçin orospuyu aldın?” demesi üzerine Delkak’ın mazereti
عذر گفتن دلقک با سید که چرا فاحشه را نکاح کرد
Seyyid-i Ecel, bir gece Delkak’a “Hemencecik bir orospuyu neden aldın?
گفت با دلقک شبی سید اجل ** قحبهای را خواستی تو از عجل
Bunu bana söylemeliydin. Sana namuslu bir kız alırdık” dedi.
با من این را باز میبایست گفت ** تا یکی مستور کردیمیت جفت
Delkak “Dokuz tane namuslu, temiz kadın aldım, hepsi orospu oldu. Derdimden eridim, bittim. 2335
گفت نه مستور صالح خواستم ** قحبه گشتند و ز غم تن کاستم
Bunun üzerine bu hiçbir işe yaramaz orospuyu aldım. Görelim bakalım, bunun sonu ne olacak?” dedi.
خواستم این قحبه را بیمعرفت ** تا ببینم چون شود این عاقبت
Ben, birçok defalar aklı sınadım. Bundan sonra bir tarla arayacak, oraya delilik tohumu saçacağım!
عقل را من آزمودم هم بسی ** زین سپس جویم جنون را مغرسی
Birisinin kendisini deli gösteren bir uluyu hile ile söyletmesi
به حیلت در سخن آوردن سائل آن بزرگ را که خود را دیوانه ساخته بود
Birisi” Bir akıllı arıyorum, onunla meşverette bulunacağım, bir müşkülüm var, ona söyleyeceğim” dedi.
آن یکی میگفت خواهم عاقلی ** مشورت آرم بدو در مشکلی
Bu sözü duyan da “Şehrimizde kendisini deliliğe vuran birisi var, ondan başka akıllı yok.
آن یکی گفتش که اندر شهر ما ** نیست عاقل جز که آن مجنوننما
İşte bir sopaya binmiş, çocuklarla beraber koşup duruyor. 2340
بر نیی گشته سواره نک فلان ** میدواند در میان کودکان
Rey ve tedbir sahibi, ateş parçası gibi bir adamdır. Kadri gök gibi yüce, yıldızlar yağdırıcı bir zattır.
صاحب رای است و آتش پارهای ** آسمان قدر است و اختر بارهای
Kudreti, parlaklığı, Kerrûbilere can olmuştur. O, kendisini bu divanelikte gizlemiştir.” dedi.
فر او کروبیان را جان شده ست ** او در این دیوانگی پنهان شده ست
Fakat her divaneyi kendine can sayma.. Sâmiri gibi buzağıya secde etme.
لیک هر دیوانه را جان نشمری ** سر منه گوساله را چون سامری
Bir veli sana gayb’a ait yüz binlerce şeyi, yüz binlerce sırrı apaçık söylese bile,
چون ولیی آشکارا با تو گفت ** صد هزاران غیب و اسرار نهفت
Sen de o anlayış, o bilgi olmadıkça yine fışkıyı ödağacından ayırt edemezsin. 2345
مر ترا آن فهم و آن دانش نبود ** واندانستی تو سرگین را ز عود
Veli, kendisine deliliği perde etti mi, ey kör, sen onu nasıl tanıyabilirsin?
از جنون خود را ولی چون پرده ساخت ** مر و را ای کور کی خواهی شناخت
Eğer yakîn gözün açıksa bak da her taşın altında bir erin gizli olduğunu gör!
گر ترا باز است آن دیدهی یقین ** زیر هر سنگی یکی سرهنگ بین
Yol gösterici ortada, göz önünde; her Kelîm’in bir kilime bürünmüş olduğu meydandadır.
پیش آن چشمی که باز و رهبر است ** هر گلیمی را کلیمی در بر است
Veliyi meşhur eden yine velidir. Veli, kime dilerse nasip verir.
مر ولی را هم ولی شهره کند ** هر که را او خواست با بهره کند
Fakat deliliğe vurdu mu kimse akıl edip de onu anlayamaz. 2350
کس نداند از خرد او را شناخت ** چون که او مر خویش را دیوانه ساخت
Bir hırsız, körden bir şey çaldı mı kör, onu bulabilir mi hiç?
چون بدزدد دزد بینایی ز کور ** هیچ یابد دزد را او در عبور
Hırsız, gelip ona çatsa bile kör, hırsız kimdir? Ne anlasın?
کور نشناسد که دزد او که بود ** گر چه خود بر وی زند دزد عنود
Köpek, kör yoksulu ısırsa bile kör, kendisini dalayan köpeği nereden bilecek?
چون گزد سگ کور صاحب ژنده را ** کی شناسد آن سگ درنده را
Köpeğin kör bir dilenciye saldırması
حمله بردن سگ بر کور گدا
Bir köpek, mahallede bir kör bir dilenciye savaş aslanı gibi saldırdı.
یک سگی در کوی بر کور گدا ** حمله میآورد چون شیر وغا
Ay bile yoksulların izi tozunu gözüne sürme gibi çektiği halde, köpek, kızgınlıkla yoksullara saldırır. 2355
سگ کند آهنگ درویشان به خشم ** در کشد مه خاک درویشان به چشم
Kör, köpeğin sesinden korktu, âciz oldu. Ona tâzim etmeye başladı:
کور عاجز شد ز بانگ و بیم سگ ** اندر آمد کور در تعظیم سگ
“Ey avcılar beyi, ey av aslanı, el senin elin (hüküm senin hükmün), benden el çek” demeye başladı.
کای امیر صید و ای شیر شکار ** دست دست تست دست از من بدار
Hakîmin biri de zaruret yüzünden eşeğin kuyruğunu ağırlamış, o kuyruğa Kerim lâkabını takmıştır.
کز ضرورت دم خر را آن حکیم ** کرد تعظیم و لقب دادش کریم
Kör de zora gelince köpeğe “Ey aslan, benim gibi arık birisini avlayıp da ne yapacaksın?
گفت او هم از ضرورت کای اسد ** از چو من لاغر شکارت چه رسد
Dostların çölde yaban eşeği avlamaktalar, sense mahallede kör avlıyorsun, bu ne kötü şey! 2360
گور میگیرند یارانت به دشت ** کور میگیری تو در کوچه به گشت
Dostların avda yaban eşeği arıyorlar, sen sokakta hile düzüp kör arıyorsun” dedi.
گور میجویند یارانت به صید ** کور میجویی تو در کوچه به کید
Bilgili köpek yaban eşeği avlar, bilgisiz köpekse köre kasteder.
آن سگ عالم شکار گور کرد ** وین سگ بیمایه قصد کور کرد
Köpek bile, ilim öğrenince azgınlıktan kurtulur, ormanlarda helâl hayvanlar avlar.
علم چون آموخت سگ رست از ضلال ** میکند در بیشهها صید حلال
Köpek bile âlim olunca savaşta çevikleşir. Köpek bile ârif olunca Eshâb-ı Kehif’ten olur.
سگ چو عالم گشت شد چالاک زحف ** سگ چو عارف گشت شد ز اصحاب کهف
Köpek bile avcıları kimdir, anlar, tanır. Yarabbi, her şeyi tanıtan o nur nedir ki? 2365
سگ شناسا شد که میر صید کیست ** ای خدا آن نور اشناسنده چیست
Körün tanıyamaması, gözü olmadığından değildir; bu, onun bilgisizlikten sarhoş olması yüzündendir.
کور نشناسد نه از بیچشمی است ** بلکه این ز آن است کز جهل است مست
Kör, bu yeryüzünden de daha gözsüz değil ya! Hâlbuki bu yer bile Tanrı inayetiyle düşmanı tanıdı!
نیست خود بیچشم تر کور از زمین ** این زمین از فضل حق شد خصم بین
Musa’nın nurunu gördü, ona iltifat etti, Karun’u ise tanıdı yere geçirdi.
نور موسی دید و موسی را نواخت ** خسف قارون کرد و قارون را شناخت
Benlikte bulunan her kişiyi helâk etti, Tanrının “ Ya ard ublai” emrini anladı.
رجف کرد اندر هلاک هر دعی ** فهم کرد از حق که یا أرض ابلعی
Toprak su, yer ve kıvılcımlı ateş, bizimle her şeyden habersiz fakat Tanrı ile her şeyden haberdardırlar. 2370
خاک و آب و باد و نار با شرر ** بیخبر با ما و با حق با خبر
Bizim ise onun aksine Hak’tan gayrı her şeyden haberimiz var da Hak’tan haberimiz yoktur. Tehditçilerden bihaberiz!
ما بعکس آن ز غیر حق خبیر ** بیخبر از حق و از چندین نذیر
Hülâsa onların hepsi Tanrı emanetini yüklenmekten korktular, çekindiler. Fakat hayvanla karışınca bu çekinmeleri, bu çalışmaları körleşti, neticesiz bir hale geldi!
لاجرم أشفقن منها جملهشان ** کند شد ز آمیز حیوان حملهشان