English    Türkçe    فارسی   

2
2651-2700

  • Küfür olsun, iman olsun, onun eliyle dokunmadır, onundur.”
  • Muaviye’nin tekrar İblis’e İblis’in hilelerini anlatması
  • Emîr ona dedi ki: “Bunlar doğru. Fakat bunlardan senin payın eksik.
  • Sen, benim gibi yüz binlerce kişinin yolunu urdum delik deldin, hazineye girdin!
  • Hem ateş ve neft olasın, hem yakmayasın, buna imkân var mı? Kimdir ki senin elinden elbisesi yırtılmamış olsun!
  • Ey, ateş senin tabiatın yakmaktır, bir şeyi yakmaman mümkün değil. 2655
  • Tanrı seni yakıcı bir hale getirmiş, bütün hırsızların üstadı etmiştir. İşte lânet budur.
  • Tanrı ile yüz yüze konuştum. Ey düşman, senin hilene karşı ben kim oluyorum?
  • Senin marifetlerin, ıslık sesi gibidir, kuşların seslerine benzer, fakat kuş avlar.
  • O, yüz binlerce kuşun yolunu urmuştur. Kuş, aşina bir kuş geldi sanıp aldanmıştır.
  • Havada uçarken ıslık sesini duyunca havadan iner, burada esir olur. 2660
  • Nuh’un kavmi senin hilenden feryada düşmüşler, gönülleri yanmış, göğüsleri paramparça olmuştur.
  • Cihanda Âd kavmine rüzgârı sen yolladın, onları azaplara, mihnetlere sen düşürdün.
  • Lût kavminin başına taş yağmasına sen sebep oldun. O kara suyun içinde, senin yüzünden boğuldular.
  • Nemrut’un beyni, senin yüzünden döküldü binlerce fitneler meydana getiren Şeytan!
  • Filozof, zeki Firavunun aklı körleşti, senin yüzünden bir şey anlamaz oldu. 2665
  • Ebulehep de senin yüzünden naehil, oldu. Ebülhakem de senin yüzünden Ebucehil kesildi.
  • Ey bu satrançta nam için yüz binlerce ustayı mat eden!
  • Ey müşkül oyunlarıyla gönülleri yakan ve gönlüne merhamet gelmeyen!
  • Sen hile denizisin, halk bir katradan ibaret. Sen dağ gibisin, selim kalpli insanlara ancak bir zerre!
  • Ey düşmanlık edip duran Şeytan, senin hilenden kim kurtulabilir? Hepimiz tufana gark olmuşuz. Ancak Tanrı’nın koruduğu müstesna. 2670
  • Nice saadetli yıldız, senin yüzünden ihtiraka düşmüştür. Nice askerler, nice topluluklar, senin yüzünden darmadağın olmuştur!”
  • İblis’in Muaviye’ye cevap vermesi
  • İblis Muaviye’ye dedi ki: “Bu bağı çöz. Ben, kalpla halis için mehenğim.
  • Hak, beni aslanla köpeği imtihan etmek için yarattı, halisle kalpı ayırt etmek için halk etti.
  • Ben, kalpın yüzünü ne vakit karartmışım. Kuyumcuyum ben, ona daima değerini verdim.
  • İyilere yol gösteririm, kuru dalları keserim. 2675
  • Bu otları niye ortaya koyarım? Hayvan hangi cinstendir, meydana çıksın diye.
  • Kurt, ceylândan bir yavru doğursa onun kurt yahut ceylân oluşunda şüphe edilir.
  • Önüne otla kemik koy. Bakalım hangisine tezce adım atacak, hangisine meyledecek?
  • Eğer kemiğe gelirse köpektir, ota meylederse şüphe yok, ceylân cinsindendir.
  • Kahırla lütuf, birbirine eş oldu. Bu ikisinden bir hayır ve şer âlemi doğdu. 2680
  • Sen otla kemiği göster, nefis ve can gıdasını arz et.
  • Nefis gıdasını isterse aşağılıktır, ruh gıdasını isterse serverdir.
  • Tene hizmet ederse eşektir. Can denizine dalarsa inci bulur.
  • Gerçi bu ikisi birbirine aykırı, hayır ve şerdir ama ikisi de bir iş başındadır.
  • Peygamberler, ibadetlerini arz ederler, düşmanlar şehvetlerini. 2685
  • Ben iyiyi nasıl kötüleştirebilirim? Tanrı değilim ya! Ben bir davetçiyim, onları yaratan değil!
  • Güzeli çirkin yapabilir miyim? Rab değilim ki. Güzele çirkine bir aynayım.
  • Hintli, bu, adamı kara suratlı gösteriyor diye aynayı yaktı.
  • O beni gammaz yaptı, çirkin kimdir, güzel kim? Söyleyeyim diye o, beni doğru sözlü etti.
  • Ben şahidim, şahidi zindana atmak nerede görülmüş? Zindan ehli değilim. Tanrı şahidimdir. 2690
  • Ben de nerede meyveli bir ağaç görürsem onu dadı gibi besler, yetiştiririm.
  • Fakat nerede bir acı ve kuru ağaç görürsem fışkı, miskten kurtulsun diye keserim.
  • Kuru ağaç, bahçıvana “Yiğit, suçsuz, günahsız niye benim başımı kesiyorsun?” der.
  • Bahçıvan der ki: “Sus, kötü huylu. Kuruluğun suç olarak yetmez mi?”
  • Kuru ağaç “Ben doğruyum, eğri değil. Niçin suçum yokken beni kesiyorsun der?” der. 2695
  • Bahçıvan der ki: “Kutlu bir şey olsaydın da keşke eğri olsaydın, fakat yaş olsaydın!
  • Öyle olsaydın Âbıhayatı çeker, dirilik suyu ile karışır, hayat bulurdun.
  • Tohumun kötüymüş, aslın kötüymüş, güzel bir ağaca ulaşamamışsın.
  • Güzel bir ağaç dalı, kötü bir ağaca aşılansa o güzellik, kötü ağacın tabiatını da güzelleştirir.”
  • Muaviye’nin Şeytan’a kızıp sert muamelede bulunması
  • Emîr, Şeytana dedi ki: “Ey yol vurucu, delil getirme. Beni kandırmağa yol bulamazsın, yol arama. 2700