English    Türkçe    فارسی   

2
2674-2723

  • Ben, kalpın yüzünü ne vakit karartmışım. Kuyumcuyum ben, ona daima değerini verdim.
  • İyilere yol gösteririm, kuru dalları keserim. 2675
  • Bu otları niye ortaya koyarım? Hayvan hangi cinstendir, meydana çıksın diye.
  • Kurt, ceylândan bir yavru doğursa onun kurt yahut ceylân oluşunda şüphe edilir.
  • Önüne otla kemik koy. Bakalım hangisine tezce adım atacak, hangisine meyledecek?
  • Eğer kemiğe gelirse köpektir, ota meylederse şüphe yok, ceylân cinsindendir.
  • Kahırla lütuf, birbirine eş oldu. Bu ikisinden bir hayır ve şer âlemi doğdu. 2680
  • Sen otla kemiği göster, nefis ve can gıdasını arz et.
  • Nefis gıdasını isterse aşağılıktır, ruh gıdasını isterse serverdir.
  • Tene hizmet ederse eşektir. Can denizine dalarsa inci bulur.
  • Gerçi bu ikisi birbirine aykırı, hayır ve şerdir ama ikisi de bir iş başındadır.
  • Peygamberler, ibadetlerini arz ederler, düşmanlar şehvetlerini. 2685
  • Ben iyiyi nasıl kötüleştirebilirim? Tanrı değilim ya! Ben bir davetçiyim, onları yaratan değil!
  • Güzeli çirkin yapabilir miyim? Rab değilim ki. Güzele çirkine bir aynayım.
  • Hintli, bu, adamı kara suratlı gösteriyor diye aynayı yaktı.
  • O beni gammaz yaptı, çirkin kimdir, güzel kim? Söyleyeyim diye o, beni doğru sözlü etti.
  • Ben şahidim, şahidi zindana atmak nerede görülmüş? Zindan ehli değilim. Tanrı şahidimdir. 2690
  • Ben de nerede meyveli bir ağaç görürsem onu dadı gibi besler, yetiştiririm.
  • Fakat nerede bir acı ve kuru ağaç görürsem fışkı, miskten kurtulsun diye keserim.
  • Kuru ağaç, bahçıvana “Yiğit, suçsuz, günahsız niye benim başımı kesiyorsun?” der.
  • Bahçıvan der ki: “Sus, kötü huylu. Kuruluğun suç olarak yetmez mi?”
  • Kuru ağaç “Ben doğruyum, eğri değil. Niçin suçum yokken beni kesiyorsun der?” der. 2695
  • Bahçıvan der ki: “Kutlu bir şey olsaydın da keşke eğri olsaydın, fakat yaş olsaydın!
  • Öyle olsaydın Âbıhayatı çeker, dirilik suyu ile karışır, hayat bulurdun.
  • Tohumun kötüymüş, aslın kötüymüş, güzel bir ağaca ulaşamamışsın.
  • Güzel bir ağaç dalı, kötü bir ağaca aşılansa o güzellik, kötü ağacın tabiatını da güzelleştirir.”
  • Muaviye’nin Şeytan’a kızıp sert muamelede bulunması
  • Emîr, Şeytana dedi ki: “Ey yol vurucu, delil getirme. Beni kandırmağa yol bulamazsın, yol arama. 2700
  • Sen bir dolandırıcısın ben de garip bir tacirim. Getirdiğin her elbiseyi nasıl alabilirim?
  • Kâfirlik edip pılımın, pırtımın etrafında dolaşma. Sen hiç kimsenin malına müşteri değilsin.
  • Dolandırıcı müşteri olamaz. Müşteri gibi görünse bile bu, hileden, düzenden ibarettir.
  • Kim bilir, bu hasetçinin kabağında ne var? Tanrı, bu düşmanın elinden bizi kurtar, feryadımıza yetiş!
  • Bir kere daha bana üfürür, beni bir kere daha afsunlarsa bu hırsız, hırkamı kaptı gitti! 2705
  • BASLIK YOK
  • Onun bu sözü duman gibidir. Ey Tanrı, elimi tut, yoksa kilimim elden gider.
  • Bir delil getirmekle İblis’e üst olamam. Çünkü o, her yüce, her aşağılık kişinin fitnecisi, imtihancısıdır.
  • “Allemel esma” ya bey olan Âdem bile bu köpeğin yıldırım gibi koşuşuna karşı yaya kalmıştır.
  • Şeytan, onu bile cennetten yeryüzüne atmıştır. Âdem bile Simâk burcundayken balık gibi onun oltasına düşmüş,
  • “Rabbenâ, zalemnâ” diye ağlayıp feryat etmiştir. Onun hilesine, düzenine nihayet yoktur. 2710
  • Onun her sözünde bir şey vardır, her sözünde yüz binlerce sihir gizlidir.
  • Erlerin erliklerini bir nefeste bağlar; kadının erkeğin hevesini bir nefeste arttırır.
  • Ey halkı yakıp yandıran fitneci İblis, niçin beni uyandırdın? Doğruyu söyle!
  • BASLIK YOK
  • Şeytan, “Kötü zan sahibi olan kişi, yüz nişan da olsa doğruyu işitmez.
  • Bir gönül, hayale düştü mü delil getirsen bile hayali artar. 2715
  • Söz, o gönülde illet haline gelir; gazinin kılıcı hırsıza âlet olur.
  • Bu takdirde, öyle adama verilecek cevap susmaktan ibarettir. Ahmakla konuşmak deliliktir.
  • Ey ahmak, benim şerrimden Tanrı’ya ne ağlayıp sızlanıyorsun? Sen, o aşağılık nefsinin şerrinden ağla, sızlan!
  • Sen helva yersin, çıban olur; sıtmaya tutulursun, sıhhatin bozulur.
  • Sonra da İblis’e suçu yokken lânet edersin. Niçin o şeytanlığı kendinde görmezsin? 2720
  • Bu, ey azgın, İblis’ten değil, sendendir. Tilki gibi kuyruk peşinde koşup durmaktasın.
  • Yeşillikte bir kuyruk gördün mü o tuzaktır, bunu niye bilmiyorsun?
  • Bilmiyorsun, çünkü kuyruğa meylin seni bilgiden uzaklaştırdı, gözünü, aklını kör etti.