English    Türkçe    فارسی   

2
2763-2812

  • Ağyar olan Şeytan’dan beni hayır için uyandırmayı ummam.”
  • İblis’in, hilesini Muaviye’ye doğru söylemesi
  • İblis, birçok hileye, düzene kalkıştıysa da Emîr, onun inadını, inkârını dinlemedi.
  • Bunun üzerine sözü ağzının içinde geveleyerek dedi ki: “Ey Muaviye, ben seni şunun için uyandırdım: 2765
  • Cemaate yetişesin, devletli Peygamber’in ardında namaz kılasın.
  • Eğer namaz fevt olsaydı, vakit geçseydi bu cihan, sana nursuz, kapkaranlık kesilecekti.
  • Bu ziyandan bu dertten dolayı ağlayacak, gözlerinden âdeta kâselerle yaş dökecektin.
  • Herkes, ibadetten bir zevk alır, bu yüzden de bir an bile sabredemez, ibadette bulunur.
  • Fakat o dert, o gussa yüzlerce namaza değer. Nerede namaz, nerede o niyazın ışığı?” 2770
  • İhlâs sahibi birisinin cemaati kaçırdığından dolayı tahassür ve iştiyakı
  • Birisi mescide girerken baktı ki halk mescitten çıkıyor.
  • Cemaat dağıldı mı ki herkes acele, acele mescitten çıkıyor?” diye sordu.
  • Birisi, “Peygamber, cemaatle namazını eda etti, duasını bile bitirdi.
  • Ey ham adam, nereye gidiyorsun? Peygamber, çoktan selâm verdi” dedi.
  • Adam bir ah çekti ki ahının dumanı göründü. Bir vah etti ki gönlünden kan kokusu geldi. 2775
  • Cemaatten biri “Sen bu ahı bana ver, ben o namazı sana bağışlayayım” dedi.
  • Adam “Verdim, namazı da kabul ettim” dedi. Öbürü o ahı, yüzlerce niyazı aldı.
  • Gece rüyasında hâtif ona“ Sen Âbıhayatı, derde dermen olan ameli aldın,
  • O ahı seçmen, o âşıklar zümresine girmen yüzü suyu hürmetine de bütün cemaatin namazı kabul edildi” dedi.
  • İblis’in Muaviye’ye hilesini söylemesi hikâyesinin sonu
  • Bunun üzerine Azazil dedi ki: “Ey emîr, artık hilemi açığa vurayım. 2780
  • Eğer namazın fevt olsaydı gönlüne dert düşecek, ah ve figana başlayacaktın.
  • O teessüf, o figan, o niyaz, yüzlerce zikirden, namazdan üstün olacaktır.
  • Böyle bir ah, hicapları yakmasın diye korktum da seni, onun için uyandırdım.
  • İstedim ki öyle bir ah etmeyesin, bu suretle de o yola sahip olmayasın.
  • Ben hasetçiyim, işte böyle bir hasette bulundum. Düşmanım; işim, gücüm, hile ve kinden ibarettir” 2785
  • Muaviye, bunun üzerine “ İşte şimdi doğruyu söyledin, senden bu beklenir, lâyığın budur.
  • Sen örümceksin, ancak sinek tutabilirsin. Hâlbuki ben sinek değilim, zahmet etme a köpek!
  • Ben akdoğanım, beni padişah avlar. Örümcek, etrafımızda nasıl olur da ağ örebilir?
  • Kudretin varken yürü, sinek avla, sinekleri bir ayran tası civarına çağır!
  • Onları bala çağırsan bile bu çağırış, şüphe yok yalandır, çağırdığın şey de yine ayran! 2790
  • Sen beni uyandırdın ama o uyandırış, uykunun ta kendisiydi. Bana gemi gösterdin ama gösterdiğin gemi, girdaptan ibaretti.
  • Sen beni, daha iyi bir hayırdan mahrum etmek için hayra sevkettin” dedi.
  • Ev sahibinin, hırsızı yakalamak üzereyken birisinin seslenmesi yüzünden kaçırması
  • Bu, şuna benzer: Bir adam, odasında hırsız görüp kovalamaya başladı.
  • Birkaç kere peşinden dolaştı, iyice terledi.
  • Nihayet son saldırışta hırsıza yaklaştı. Bir sıçrasa tutacaktı. 2795
  • Biri “Buraya gel de belâ nişanelerini gör!
  • Çabuk ol savaş eri, çabuk gel de burada ki ahvali bir gör” diye bağırdı.
  • Adam, herhalde orada da bir hırsız olacak, hemen gitmezsem başıma belâ kesilecek,
  • Çoluğuma, çocuğuma el uzatacak. O vakit bunu tutmaktan ne faydam olur?
  • Bu Müslüman, kerem edip beni çağırıyor. Hemencecik gitmezsem herhalde bir kötülüğü düşeceğim deyip. 2800
  • O iyilikçi Müslüman’ın şefkatine güvenerek hırsızı bıraktı yola düzüldü.
  • Varıp “Aziz dost ne var? Böyle kimin elinden feryat ediyorsun ?” dedi.
  • Adam “İşte, hırsızın ayak izine bak. Hırsız çalacağını çalıp bu tarafa gitmiş.
  • İşte o kaltabanın ayak izi. Yürü, bu izi izle, ardından koş!” dedi.
  • Adam “Be ahmak, sen ne söylüyorsun? Ben onu tutmuşum. 2805
  • Sen bağırınca koyuverdim. Sen bir eşekmişsin meğerse. Bense seni adam sandım.
  • Bu ne herze, bu ne hezeyan? Ben kendisini tutmuştum, ayak izini ne yapayım?” dedi.
  • Sen bir hilebazsın, yahut aptalın birisin. Hatta belki de hırsızın ta kendisisin ve bu işi de mahsus yaptın.
  • Öbürü “ Ben ayak izini gösteriyorum. İşin haki katından âgahım” dedi.
  • Adam dedi ki: “Sen ya düzenbazsın, ya ahmak, belki de hırsızın ta kendisisin de işi biliyorsun. 2810
  • Ben hasmımı çeke, çeke yakalamak üzereydim. İşte ayak izi diye sen koyuverttin. Sen cihetten bahsediyorsun, bense cihetlerden çıkmış, kurtulmuşum. Vuslatta delil ve âlamet olur mu?”
  • Sıfatlarla perdelenmiş olan kişi, ancak sıfat görür. Zatı kaybeden kişidir ki sıfatlarda kalır.