English    Türkçe    فارسی   

2
3132-3181

  • Sana böyle bir gönülden mezar yeğdir. Gönül mezarından çık artık!
  • Ey şuh ve neşeli can, dirisin, diri oğlusun. Bu dar gönül mezarında nefesin daralmıyor mu?
  • Sen vaktin Yusuf’usun, gökyüzünün güneşi. Bu çölden, bu zindandan çık yüzünü göster!
  • Yunus, balık karnında pişti. Yunus Peygamber, bu belâdan ancak tespihle kurtuldu. 3135
  • Balık karnında tespih etmeseydi kıyamete kadar o hapiste, o zindan da kalırdı.
  • Yunus, balıktan Allah’ı tespih ederek halâs oldu. Tespih nedir? Elest gününün nişanesi.
  • Eğer can tespihini unutursan şu balıkların tespihini dinle.
  • Allah’ı gören Allah’a mensuptur; o denizi gören, o balıktır.
  • Bu cihan denizdir, ten balık, ruh da sabah nurundan mahcup Yunus. 3140
  • Yunus Allah’a tespih ettiği için balıktan kurtuldu, yoksa hazmolur, yok olup giderdi.
  • Bu deniz, can balıklarıyla dopdoludur. Sen görmüyorsun ama etrafında uçuşup duruyorlar.
  • O balıklar, sana kendilerini çarpmaktalar. Gözünü aç da apaçık gör.
  • Balıkları görmüyorsan bile bari kulağın, tespihlerini duysun.
  • Sabretmek, canının tespihleridir. Sabret, asıl doğru tespih odur. 3145
  • O derecede hiçbir tespih yoktur. Sabret, asıl doğru tespih odur. O derecede hiçbir tespih yoktur. Sabret, “Sabır, sıkıntının, darlığın anahtarıdır.”
  • Sabır, sırat köprüsüne benzer, cennet se öbür tarafta. Her güzelin bir çirkin lalası vardır.
  • Laladan çekinirsen vuslata imkân yok. Çünkü lala, gözlerden ayrılmaz.
  • Ey azıcık bir şeyden kırılan sırça gönüllü, sen sabrın zevkini ne bilirsin? Hele o Çikil güzeline ulaşmak için çekilen sabrın lezzetini!
  • Savaş zevki, kudret ve kuvvetli ere göredir, karı tabiatlı adamsa ancak zekerden zevk alır. 3150
  • Zekerden başka ne dini vardır, ne zikri; o düşünce, o adamı ta aşağılık yere kadar çekip götürür.
  • Gökyüzüne bile çıksa korkma ondan. Çünkü o, ancak aşağılık aşkıyla ders öğrenmiştir.
  • Çanı yukarılarda çalınsa, Çan sesi yukarılardan gelse bile atını aşağıya doğru sürüp durur.!
  • Yoksulların âlemlerinden korkulur mu? O âlemler lokma elde etmek için bir yoldur.
  • Oğlanın iriyarı adamdan korkması, Adamın ”Korkma çocuğum, ben er değilim” demesi
  • Bir iri adam bir oğlanı ele geçirdi. Bu adam bana kast eder diye çocuğun yüzü sarardı. 3155
  • Adam dedi ki “ Güzelim, emin ol, sen benim üstüme bineceksin.
  • Ben korkunç görünsem de aldırış etme, bil ki ben bir ibneyim. Deveye biner gibi bin üstüme, sür”
  • İnsanların suretleriyle manaları da işte böyledir. Dışardan adam görünürler, içerden melûn Şeytan!
  • Ey Âd gibi ipiri adam, sen rüzgârın tesiriyle dalın vurduğu davula benziyorsun.
  • Tilki, hava ile dolu tulum gibi bir davul yüzünden avını yele verdi. 3160
  • Davulda bir can olmadığını, içinin hava dolu olduğunu görünce dedi ki: “ Domuz bile şu bomboş tulumdan yeğ!”
  • Davul sesinden tilkiler korkar, fakat akıllı kişi onu öyle döver ki deme gitsin!
  • Ormana dalan süvariden korkan okçu
  • Bir atlı cins ata binmiş, pür silâh, heybetle bir ormana dalmış, gidiyordu.
  • Usta bir okçu görüp korkarak yayını çekti.
  • Onu vurmak isterken atlı bağırdı: “Ben cüssece iriyim ama hakikatte zayıf bir adamım. 3165
  • Sakın benim iriliğime bakma, savaş zamanı kocakarıdan da aşağıyım.”
  • Okçu “haydi git, iyi ki söyledin, yoksa korkumdan seni vuracaktım” dedi.
  • Nice adamlar vardır ki erkek olmadıklarından ellerinde kılıç olduğu halde karşıdakini silâhla tepelenmişlerdir.
  • Rüstemlerin silâhını bile kuşansan ehli olmadıktan sonra canından olursun.
  • Oğul, kılıcı bırak da can siperini ele al. Bu padişahtan ancak başsız olan başını kurtarır. 3170
  • Senin silâhın; hilen, düzenindir. Hem senden doğar hem canına kast eder.
  • Bu hilelerden mademki bir fayda elde edemedin, hileyi bırak da devletlere kavuşasın.
  • Mademki hileden bir meyve elde edip yiyemedin, bırak hileyi, Allah’ı ara!
  • Bu bilgiler, sana mademki kutlu değil, kendini ahmak yerine koy, şom şeyi terk et!
  • Melekler gibi “Allah’ım, bizim bilgimiz, ancak senin bildirdiğin bilgidir, başka bir şey bilmiyoruz” de! 3175
  • Bedevinin çuvala kum doldurması ve filozofun onu kınaması
  • Bir bedevi, devesine iki dolu çuval yüklemiş, birisi onu lâfa tuttu.
  • Vatanından sorup konuşturdu ve o suallerle bir hayli inciler deldi.
  • EKSIK
  • Sonra dedi ki: “O iki çuvalda ne dolu? Doğruca söyle!”
  • Bedevi “ Bir tanesinde buğday var. Öbürü kum, yiyecek bir şey değil! ” dedi. 3180
  • Adam “Neden bu kumu doldurdun” diye sordu. Bedevi cevap verdi: “O çuval boş kalmasın diye”.