Tutalım, bunlar, birbirlerinin sözlerini anladılar, söz söylemeden meramlarını ifade eden bu hayvanların ne demek istediklerini insan nasıl anlayabilir?
ور بدانستند لحن همدگر ** فهم آن چون کرد بینطقی بشر
Dimne, aslanla öküz arasında nasıl bir elçi oldu, ikisini de nasıl kandırdı?
در میان شیر و گاو آن دمنه چون ** شد رسول و خواند بر هر دو فسون
O akıllı öküz nasıl aslana vezir oldu. Fil ayın aksinden nasıl korktu?3620
چون وزیر شیر شد گاو نبیل ** چون ز عکس ماه ترسان گشت پیل
Bu Dimne ve Kelile hikâyesinin hepsi yalan. Yoksa karganın leylekle ne alışverişi olur,nasıl leylekle savaşır?” deme.
این کلیله و دمنه جمله افتری است ** ور نه کی با زاغ لکلک را مری است
Kardeş, kıssa bir ölçeğe benzer, mana içindeki taneye.
ای برادر قصه چون پیمانهای است ** معنی اندر وی مثال دانهای است
Akıllı kişi taneyi alır, ölçek var mı, yok mu? Ona bakmaz.
دانهی معنی بگیرد مرد عقل ** ننگرد پیمانه را گر گشت نقل
Aralarında sözden eser yok, fakat bülbülle gülün macerasına dinle!
ماجرای بلبل و گل گوش دار ** گر چه گفتی نیست آن جا آشکار
Hâl diliyle söz söyleyiş ve anlaşılması
سخن گفتن به زبان حال و فهم کردن آن
Mumla pervanenin başından geçenleri duy, bunların manasına vâkıf ol güzelim.3625
ماجرای شمع با پروانه نیز ** بشنو و معنی گزین کن ای عزیز
Aralarında bir söz yok ama sözün sırrı, manası var ya. Agâh ol, yücelere uç, baykuş gibi aşağılarda uçma.
گر چه گفتی نیست سر گفت هست ** هین ببالا پر مپر چون جغد پست
Birisi “Burası satrançta ruh hanesi” demiş. Bu sözü duyan “O, evi nereden elde etmiş?”
گفت در شطرنج کاین خانهی رخ است ** گفت خانه از کجاش آمد بدست
Satın mı almış, yoksa mirasa mı konmuş?” diye sormuş. Ne mutlu mana anlayana!
خانه را بخرید یا میراث یافت ** فرخ آن کس کاو سوی معنی شتافت
Nahivcilerden biri “Zeyd, Amr’ı dövdü” diye bir misal getirmiş. Dinleyen “Suçu yokken neye dövmüş?
گفت نحوی زید عمرا قد ضرب ** گفت چونش کرد بیجرمی ادب
Amr’ın ne suçu varmış ki o çiğ Zeyd, onu köleler gibi suçsuz dövüyor?” der.3630
عمرو را جرمش چه بد کان زید خام ** بیگنه او را بزد همچون غلام
Nahivci, “Bu, mana ölçeğinden ibaret. Sen buğdayı almaya bak, ölçeğe lüzum yok.
گفت این پیمانهی معنی بود ** گندمی بستان که پیمانه است رد
Zeyd’le Amr, irap için kullanılan misallerde geçer, onlar yalan olsa bile sen irabı düzeltmeye çalış!” derse de,
زید و عمرو از بهر اعراب است و ساز ** گر دروغ است آن تو با اعراب ساز
Öbürü “Ben onu, bunu bilmem. Zeyd, Amr’ı suçsuz, sebepsiz nasıl dövdü” deyince,
گفت نه من آن ندانم عمرو را ** زید چون زد بیگناه و بیخطا
Nahivci naçar kalır, alaya başlar: Amr, fazla olarak bir “V” çalmıştı.
گفت از ناچار و لاغی بر گشود ** عمرو یک واو فزون دزدیده بود
Zeyd, anlayınca o hırsızı dövdü. Çünkü Amr, haddi aşmıştı, tabii haddini bildirmek lâzım!3635
زید واقف گشت دزدش را بزد ** چون که از حد برد او را حد سزد
Bâtıl gönüllerin bâtıl sözü kabul etmesi
پذیرا آمدن سخن باطل در دل باطلان
Bunun üzerine o adam “Hah, doğru... Şimdi bunu canla başla kabul ettim” der. Doğru bile eğrilere eğri görünür.
گفت اینک راست پذرفتم به جان ** کج نماید راست در پیش کجان
Bir şaşıya “Ay birdir” desen “İkidir, bir olmasında şüphe var” der.
گر بگویی احولی را مه یکی است ** گویدت این دوست و در وحدت شکی است
Birisi alay eder, güler ve “Sahi, iki” derse bu sözü doğru olarak kabul eder. Kötü huyun lâyığı budur.
ور بر او خندد کسی گوید دو است ** راست دارد این سزای بد خو است
Yalancılar yalanla konuşurlar “Pis şeyler, pislere aittir” sözü ışık verip durmaktadır.
بر دروغان جمع میآید دروغ ** الخبیثات الخبیثین زد فروغ
Gönlü açık olanların elleri de açık olur. Körlerin taşlık erde düşmeleri de pek tabiîdir.3640
دل فراخان را بود دست فراخ ** چشم کوران را عثار سنگلاخ