English    Türkçe    فارسی   

2
407-456

  • Çocuk, ”Ey kötü Şeyh, beni ustam muhakkak öldürür.
  • Eğer yanına eli boş gidersem beni keser, buna razı mısın?” diyordu.
  • Borçlular da inkâra düşüp Şeyh’e yüz çevirerek “Bu ne oyun ki?
  • Bizim malımızı yedin, borçlu gidiyorsun. Böyle olduğu halde neden başka bir zulümde daha bulundun?” diyorlardı. 410
  • Çocuk ikindi namazı vaktine kadar ağladı.Şeyh’e gelince,gözlerini yummuş,ona hiç bakmıyordu.
  • Bu cefaya, bu aykırı işe aldırış etmemekteydi. Ay gibi yüzünü yorganın içine çekmişti.
  • Ezelle hoş, ecelle sevinçli, havas ve acamın kınamasından, dedikodusundan el ayak çekmiş!
  • Can, bir adamın yüzüne gülerse, ona halkın ekşi suratlı oluşundan ne zarar.
  • Can birisini öperse, felekten, feleğin hışmından gam yer mi? 415
  • Mehtaplı gecede ay, Simâk burcundayken köpeklerden, köpeklerin havlamasından ne korkusu olur?
  • Köpek vazifesini yerine getirir, ay da ışığını yere döşeyip durur.
  • Herkes kendi işceğizini görür. Su, bir çöp için durulduğunu terk etmez.
  • Çöp, çöpçesine su üstünde yürür durur, sâf su da bulanmadan akıp gider.
  • Mustafa, gece yarısı ayı ikiye böler; Ebulehep, kininden saçma sapan söylenir! 420
  • İsa ölüyü diriltir; Yahudi, hiddetinden sakalını yolar.
  • Köpeğin sesi ayın kulağına girer mi? Hele o ay, Allah hası olursa..
  • Padişah, sabaha kadar musiki âlemi yapar, su kenarında şarap içer, kurbağaların seslerinden haberi bile olmaz.
  • Çocuğun parası, orada bulunanlara müsaviyen takdim edilseydi herkese birkaç akçe düşerdi, çocuk da parasını alırdı. Fakat Şeyh’in himmeti bu cömertliği de bağladı.
  • Bu suretle kimse çocuğa bir şey vermedi. Pirlerin kuvveti bundan da fazladır. 425
  • İkindi vakti oldu. Hizmetçi, Hatem gibi cömert birisinin verdiği bir tabak altını getirdi.
  • Mal sahibi halli bir kişi, Şeyh’in halini biliyordu, ona hediye göndermişti.
  • Tabağın bir köşesinde dört yüz dinar vardı, bir tarafında da kâğıda sarılı yarım dinar.
  • Hizmetçi gelip Şeyh’i ağırladı, o misli bulunmaz Şeyh’in önüne o tabağı koydu.
  • Tabağın üstünden örtü kaldırılınca halk Şeyh’in kerametini gördü. 430
  • Hepsinden de feryat yüceldi: "Ey şeyhlerin de başı, şahların da, bu neydi?
  • Bu ne sır, bu ne sultanlık? Ey sır sahiplerinin efendisi!
  • Biz bilemedik, affet; saçma sapan, uluorta hayli söylendik.
  • Körcesine sopa sallamaktayız, elbette kandilleri kırarız.
  • Sağırlar gibi bir tek söz duymadan kendi aklımızca cevap vermeye kalkıştık, hezeyanlarda bulunduk. 435
  • Biz Musa’dan da ibret almadık. O bile Hızır’ı kınadı da yüzü sarardı.
  • Hem gözü o kadar yüceleri gördüğü, gözünün nuru göklere bile nüfus ettiği halde!
  • Ey zamanın Musa’sı değirmendeki farenin gözü, ahmaklıktan senin gözünle bahse kalkıştı" dediler.
  • Şeyh, bütün o sözleri size helâl ettim.
  • Bunun sırrı şuydu, ben Allah’tan bunu diledim, Allah da bana doğru yolu gösterdi. 440
  • O dinar gerçi az bir paraydı. Fakat gelmesi çocuğun ağlamasına bağlıydı.
  • Helva satan çocuk ağlamasaydı, rahmet denizi coşmazdı” dedi.
  • Kardeş, çocuk, senin cisim çocuğundur. İyice bil ki muradına erişmen de ağlamana bağlı.
  • O libası elde etmek istersen cesedindeki göz çocuğunu ağlat!
  • Birisinin bir zahidi az ağla ki kör olmayasın diye korkutması
  • Bir zahide, çalışıp, savaşan bir dostu “Az ağla ki gözün bozulmasın “ dedi. 445
  • Zahit dedi ki: “İş iki halden dışarı olamaz. Göz, ya yüzü görür, ya görmez.
  • Eğer Allah nurunu görürse ne gam? Allah visaline erişmek için iki gözden olmak pek değersiz bir şey!
  • Yok, eğer Allah nurunu, Allah ziyasını görmeyecekse böyle kötü gözün kör olması daha iyi!”
  • Gözden dolayı gam yeme ki İsa, senindir. Eğri yürüme de sana iki doğru göz bağışlasın.
  • Ruhunun İsa’sı senin yanındadır, ondan yardım dile. Çünkü o, yardım etti mi adamakıllı eder. 450
  • Fakat ey temiz can, kemiklerle dolu olan tenle İsa’nın gönlüne saldırma, onun gönlünü çiğneme!
  • Doğru kişilere anlattığımız hikâyedeki ahmağa benzeme.
  • İsa’ndan ten diriliği arama, Musa’dan Firavunluk muradı dileme!
  • Gönlüne geçim kaygısını az koy, sen kapıda oldukça rızkın azalmaz.
  • Bu beden, ruha bir otağdır. Yahut da Nuh’un gemisine benzer. 455
  • Türk sağ oldukça mutlaka kendisine bir otağ bulur, hele Hak kapısının azizi olursa.
  • Bütün kemiklerin İsa Aleyhisselâm’ın duasıyla dirilmesi