English    Türkçe    فارسی   

2
433-482

  • Biz bilemedik, affet; saçma sapan, uluorta hayli söylendik.
  • Körcesine sopa sallamaktayız, elbette kandilleri kırarız.
  • Sağırlar gibi bir tek söz duymadan kendi aklımızca cevap vermeye kalkıştık, hezeyanlarda bulunduk. 435
  • Biz Musa’dan da ibret almadık. O bile Hızır’ı kınadı da yüzü sarardı.
  • Hem gözü o kadar yüceleri gördüğü, gözünün nuru göklere bile nüfus ettiği halde!
  • Ey zamanın Musa’sı değirmendeki farenin gözü, ahmaklıktan senin gözünle bahse kalkıştı" dediler.
  • Şeyh, bütün o sözleri size helâl ettim.
  • Bunun sırrı şuydu, ben Allah’tan bunu diledim, Allah da bana doğru yolu gösterdi. 440
  • O dinar gerçi az bir paraydı. Fakat gelmesi çocuğun ağlamasına bağlıydı.
  • Helva satan çocuk ağlamasaydı, rahmet denizi coşmazdı” dedi.
  • Kardeş, çocuk, senin cisim çocuğundur. İyice bil ki muradına erişmen de ağlamana bağlı.
  • O libası elde etmek istersen cesedindeki göz çocuğunu ağlat!
  • Birisinin bir zahidi az ağla ki kör olmayasın diye korkutması
  • Bir zahide, çalışıp, savaşan bir dostu “Az ağla ki gözün bozulmasın “ dedi. 445
  • Zahit dedi ki: “İş iki halden dışarı olamaz. Göz, ya yüzü görür, ya görmez.
  • Eğer Allah nurunu görürse ne gam? Allah visaline erişmek için iki gözden olmak pek değersiz bir şey!
  • Yok, eğer Allah nurunu, Allah ziyasını görmeyecekse böyle kötü gözün kör olması daha iyi!”
  • Gözden dolayı gam yeme ki İsa, senindir. Eğri yürüme de sana iki doğru göz bağışlasın.
  • Ruhunun İsa’sı senin yanındadır, ondan yardım dile. Çünkü o, yardım etti mi adamakıllı eder. 450
  • Fakat ey temiz can, kemiklerle dolu olan tenle İsa’nın gönlüne saldırma, onun gönlünü çiğneme!
  • Doğru kişilere anlattığımız hikâyedeki ahmağa benzeme.
  • İsa’ndan ten diriliği arama, Musa’dan Firavunluk muradı dileme!
  • Gönlüne geçim kaygısını az koy, sen kapıda oldukça rızkın azalmaz.
  • Bu beden, ruha bir otağdır. Yahut da Nuh’un gemisine benzer. 455
  • Türk sağ oldukça mutlaka kendisine bir otağ bulur, hele Hak kapısının azizi olursa.
  • Bütün kemiklerin İsa Aleyhisselâm’ın duasıyla dirilmesi
  • İsa, o gencin isteğiyle kemiklere Allah adını okudu.
  • Allah’ın hükmü, o çiğ herif için o kemikleri diriltti.
  • Aradan bir kara aslan da dirilip sıçradı, ahmağa bir pençe vurup öldürdü.
  • Kellesini kopardı, hemen beynini yere akıttı. Kafasında ceviz içi kadar beyin bile yoktu. 460
  • Zaten beyni bile olsaydı o kırılmakta, o helâk olmakla ancak bedeni zail olur, ruhu kalırdı.
  • İsa aslana ,”Neden derhal onu paraladın?” dedi. Aslan, ”Sen ondan sıkılmış, perişan bir hale gelmiştin de ondan “ diye cevap verdi.
  • İsa, “O halde niçin kanını içmedin?” deyince de dedi ki: “O benim rızkım değildi. Bana nasip olmamıştı.”
  • Nice kişiler vardır ki, o kükremiş aslan gibi avını yemeden dünyadan gitmiştir.
  • Kısmeti bir saman çöpü bile değilken hırsı dağ kadar. Allah’a yüzü yok. Âlem yanında kadir kıymet kazanmış! 465
  • Ey bize güç şeyleri kolaylaştıran Allah! Bizi abes ve boş şeylerden kurtar.
  • Bize rızık diye gösterdin, hâlbuki tuzakmış. Bize her şeyi olduğu gibi göster.
  • O aslan ,”Ey Mesih, bu avlanma ancak ibret içindi.
  • Eğer benim dünyada rızkım olsaydı ölülerle ne işim vardı, nasıl olurdu da ölürdüm?
  • Fakat berrak suyu bulup da eşek gibi içine işeyenin lâyığı budur. 470
  • Eşek o ırmağın kadrini bilse ayağını sokacağı yerde başını kaldırırdı.
  • Hayat veren bir suya sahip öyle bir peygamber bulur da,
  • “Ey Âbıhayat sahibi, bizi, ol, emriyle dirilt.” Deyip nasıl ölmez?” dedi.
  • Sen de kendine gel, köpek nefsini diriltmeyi isteme. Çünkü o nice zamandır senin düşmanındır.
  • Bu köpeği can avından alıkoyan kemiğin başına toprak! 475
  • Köpek değilsen neden kemiğe âşıksın, sülük gibi neden kanı seviyorsun?
  • O ne biçim gözdür ki görmez, sınamalarda ancak rüsvay olur!
  • Zanlarda bazen hata olur; fakat bu ne biçim zandır ki yoldan kör olarak gelmektedir!
  • Ey başkalarına ağlayan göz, gel, bir müddetçik otur da kendine ağla!
  • Dal, ağlayan buluttan yeşerir, tazeleşir. Çünkü mum, ağlamakla daha aydın bir hale gelir. 480
  • Nerde ağlıyorlarsa orda otur, çünkü sen, ağlamaya daha lâyıksın!
  • EKSIK