English    Türkçe    فارسی   

2
757-806

  • O gözle bu renklerden başka renkler, taşlar yerine mücevherler görürsün.
  • Hatta gevher nedir ki? Sen, kendin bir deniz olur, göklerde seyreden bir güneş kesilirsin.
  • İş sahibi, iş yurdunda gizlidir. Yürü, onu ancak iş yurdunda apaçık görürsün.
  • Mademki iş, sahibine bir hicap olmuştur? Şu halde onu işinden başka bir yerde göremezsin. 760
  • Mademki iş yurdu; iş sahibinin mekânıdır, dışarıda kalan gafildir.
  • O halde iş yurduna, yani yokluğa gel ki sanatı da sanatkârı da bir arada göresin.
  • Mademki iş yurdu; apaçık görüş yeridir, tabii iş yurdundan dışarısı da hicap mahallidir.
  • İnatçı Firavun, varlığa yüz tuttu çünkü onun yerini görmüyordu.
  • Hulâsa kaderi değiştirmek istiyor, kazayı savuşturmak arzusunda bulunuyordu. 765
  • Kaza da o hileciye bıyık altından kıs, kıs gülmekteydi.
  • O, Allah’ın hükmünü, Allah’ın takdirini bozmak için yüz binlerce çocuk öldürttü.
  • Bu suretle Musa Peygamber’in zuhuruna mâni olmak istiyordu, boyuna binlerce zulüm aldı, binlerce kana girdi.
  • O kadar kan döktü ama Musa, yine doğdu ve onu kahretmek için hazırlandı,
  • Eğer zevali olmayan Allah’ın sanat yurdunu görseydi eli, ayağı kurur, hile yapamazdı. 770
  • Musa, onun evinde rahatça yaşadığı halde o, dışarıda beyhude yere çocukları öldürüp durmaktaydı.
  • Tenini besleyip yetiştiren; nefsine hizmet eden, sonra da başkalarının kendisine haset ettiğini, düşmanlıkta bulunduğunu sanan kişi gibi.
  • Bu, benim düşmanım, şu bana haset ediyor, der durur, hâlbuki kendisine haset eden, kendisine düşman olan o tendir, kendi nefsidir.
  • O, adam Firavuna benzer, bedeni de Musa’ya. Böyle olduğu halde dışarıda “ Nerede düşman?” diye koşmaktadır. Nefsi ten evinde nazla, naimle beslenmektedir.
  • Nefsi ten evinde nazla, naimle beslenmektedir, kendisi başkalarına kin güdüp elini ısırmakta. 775
  • Halkın, bir töhmet yüzünden anasını öldüren kişiyi kınaması
  • Birisi, kızgınlıkla anasına hançerleyerek, döverek öldürdü.
  • Biri ona “ Huyunun kötülüğü yüzünden ana hakkını gözetmedin.
  • Çirkin herif, ananı neden öldürdün! Niye söylemiyorsun, o sana ne yaptı ki?” dedi.
  • Adam “ Çok ayıp bir iş işledi, bende onu öldürdüm. Ayıbını toprak örtsün” diye cevap verdi.
  • Kınayan “Be adam, ananı öldüreceğine o kişiyi öldürseydin” deyince dedi ki: “Her gün başka birisini mi öldüreyim? 780
  • Onu öldürdüm, halkın kanına girmekten kurtuldum; halkın boğazını keseceğime onu boğazladım, bu daha iyi!”
  • O kötü huylu ana, fesadı her tarafta zahir olan nefsindir.
  • Her an onun için bir azize kastedip duruyorsun; kendine gel, onu öldür!
  • Onun yüzünden bu güzel dünya sana dar geliyor. Onun yüzünden Allah ile de savaşıyorsun, halkla da.
  • Nefsini öldürürsen özür serdetmeden kurtulursun, ülkede hiçbir düşmanın olmaz. 785
  • Bir kimse peygamberlerle velileri düşünüp sözümüzden şüpheye düşer.
  • “Peygamberlerin nefisleri helâk olmamış mıydı? Onların neden düşmanları vardı, onlara niye haset ediyorlardı?” derse,
  • Ey doğru söz arayan, kulağını aç! Bu şüpheye, bu tereddüde vereceğimiz cevap şu:
  • O münkirler, kendilerinin düşmanlarıydı; onlar kendilerini yaralıyorlardı.
  • Düşman, ona derler ki cana kastetsin. Kendi kendisine can çekişene düşman demezler. 790
  • Yarasacağız, güneşin düşmanı değildir, hicaba girmiş, kendi kendisine düşman olmuştur.
  • Güneşin ziyası onu öldürür; fakat güneş, yarasanın zahmetini hiç çeker mi, yarasa güneşe bir kötülükte bulunabilir mi?
  • Düşman, ona derler ki ondan bir azap, bir eziyet gelsin; kabiliyeti olan taşın güneş tesiriyle lâl olmasına mümanaat etsin!
  • Halbuki kâfirlerin hepsi de peygamberlerin cevherlerindeki ziyadan kendilerini men ederler.!
  • Halk, nasıl olur da o tek kişinin gözüne perde olur? Bilâkis kendi gözlerini kör eder, kendi gözlerini kötü bir hale sokarlar. 795
  • Efendisiyle inada girişip kinlenerek kendisini öldüren Arap köle gibi!
  • Köle, sahibine ziyan vermek için kendisini damdan baş aşağı yere atar, helâk olup gider!
  • Hasta, doktora düşman olmuş; çocuk, kendisini terbiye edene düşmanlık beslemiş;( zarar kime?)!
  • Hakikatte hasta da, çocuk da kendi yolunu vurmakta, kendi akıl ve canının yolunu kesmektedir.
  • Bez yıkayan, güneşe kızar; balık, denize hiddet ederse, 800
  • Bir bak, ziyanı kime? Sonunda bu kızgınlık yüzünden kimin bahtı kararır?
  • Allah seni çirkin yarattıysa kendine gel de bari hem yüzü çirkin, hem huyu çirkin olma!
  • Ayakkabın olsa bile taşlığa gitme. İki boynuzun varsa dört boynuzlu olma!
  • Sen “ Ben filân kişiden daha aşağı mıyım ki talihim böyle ters gidiyor” diye haset ediyorsun ama,
  • Esasen haset de başka bir noksan, başka bir ayıp. Hatta bütün aşağılıklardan daha beter! 805
  • Şeytan da aşağı olmadan arlandı, bunu ayıp telâkki etti de kendisini yüzlerce kötülüğe düşürdü.