English    Türkçe    فارسی   

2
88-137

  • Bil ki sıkıntı gönlünün iki gözü de kapalı olduğundandır. Gönül gözü kıyasa sığmaz bir ziya arayıp durmaktadır.
  • O iki ebedî nurun firkati, seni tasalandırmaktadır. Onu koru!
  • O mademki beni çağırmakta, ben de kendime bakayım. Onun cazibesine lâyık mıyım, yoksa çirkin miyim? 90
  • Bir güzel, peşine bir çirkini takarsa onunla alay ediyor demektir.
  • Acaba yüzümü nasıl göreyim? Ne renkteyim ki, gündüz gibi miyim, gece gibi mi?
  • Diye can suretimi hayli zamandır arayıp duruyordum. Fakat suretim kimseden görünmüyordu.
  • Nihayet dedim ki, ayna neden icat edilmiş, ne güne yarar? Herkes nedir, kimdir, kendisini bilsin diye değil mi?
  • Demirden yapılma ayna suretler içindir. Can yüzünün aynasıysa çok pahalı, çok değerlidir. 95
  • Can aynası ancak sevgilinin yüzüdür. O sevgilinin yüzü ki, o diyardan.
  • Dedim ki: Ey gönül sen küllî bir ayna ara. Denize git, ırmaktan iş bitmez!
  • Kul, bu istek yüzünden civarına geldi. Meryem’i hurma fidanına derdi çekti.
  • Gönlüm, gözünü görünce o görmemiş göz yok oldu; gönlüm gözün ta kendisi kesildi.
  • Seni ebedî olarak küllî bir ayna gördüm. Gözünden kendi suretimi müşahede ettim. 100
  • Nihayet ben, beni buldum, iki gözünde aydın bir yol gördüm, dedim
  • Vehmin; kendine gel, o senin hayalindir. Kendini hayalinden ayırt et dedi.
  • Suretim gözünden seslendi: Birlikte ben senim, sen de bensin.
  • Hayal bu zevali olmayan aydın gözdeki hakikatlerden nasıl yol bulur da girer?
  • Suretini, benden başkasının gözlerinden görürsen onu hayal bil, onu reddet! 105
  • Çünkü benden başkası, gözüne yokluk sürmesi çekmekte hakikatte yok olan şeylerle gözünü sürmelemekte… Şarabı, Şeytanının tasvirinden tatmaktadır.
  • Onun gözü hayal ve yokluk evidir. Hulâsa o, yokları var görür.
  • Benim gözüme ululuk sahibi Allah’ın sürmesiyle sürmelenmiştir. Varlık evidir, hayal evi değil.
  • Gözünde bir tek kıl olsa hayalinde gevher, yeşim taşı gibi görünür.
  • Hayalinden tamamıyla geçersen o vakit yeşim taşını, gevherden ayırt edebilirsin. 110
  • Ey gevher tanıyan kişi, bir hikâye dinle de meydanda ve apaçık olan şeyi kıyastan fark et.
  • Allah razı olsun, Ömer zamanında birisinin, hayalini hilâl sanması.
  • Ömer zamanında oruç ayı geldi. Birkaç kişi bir dağın tepesine koştu.
  • Oruç ayının hilâlini görüp kutlulanmak, onu hayra yormak istiyorlardı. Birisi “ Ey Ömer, işte hilâl” dedi.
  • Ömer gökyüzüne baktıysa da ayı göremedi. “ Bu ay senin hayalinden meydana geldi.
  • Yoksa ben, gökleri senden daha iyi görürüm. Tertemiz hilâli nasıl olur da görmem? 115
  • Elini ısla da kaşını sıvazla. Ondan sonra hilâle bak!” dedi.
  • Adam elini ıslayıp kaşını sıvazlayınca ayı göremedi. “ Padişahım, ay yok görünmez oldu” dedi.
  • Ömer dedi ki: “Evet, kaşının kılı seni şüphelendirdi; yaydan sana bir ok attı”.
  • Onun yolunu bir eğri kıl kesti, o yüzden ayı gördüm diye davaya kalkıştı.
  • Bir eğri kıl gökyüzüne perde olursa bütün vücudun eğri olunca halin ne olur? 120
  • Her cüz’ünü doğrulara uyup doğrult. Ey doğru yola giden, o eşikten baş çekme!
  • Teraziyi, terazi doğrulttuğu gibi terazinin değerini azaltan da yine terazidir.
  • Doğru olmayanlarla tartılan eksikliğe düşer, aklı şaşar kalır.
  • Yürü, kâfirlere karşı şiddetli ol; ağyarın dostluğuna toprak saç!
  • Ağyarın başına kılıç kesil; kendine gel; tilkilik etme, aslan ol. 125
  • Ki dostlar gayretleri yüzünden senden kesilmesinler! Çünkü o dikenler, bu güle düşmandır.
  • Ateşe üzerlik tohumu serper gibi kurtların başına ateş serp; çünkü o kurtlar, Yusuf’un düşmanlarıdır.
  • Kendine gel, Şeytan sana “babasının canı” der bu suretle o lain seni aldatır.
  • Bu kara yüzlü, babana da bu şeytanlığı yaptı. Âdem’i de mat etti.
  • Bu kuzgun, satranç başın da çeviktir. Yarı uykulu gözle kuzgunu doğan görme! 130
  • Çünkü o kadar çok oyunlar bilir ki boğazında bir çöp gibi kalakalır.
  • Onun çöpü boğazlarda durur. O çöp nedir? Mevki ve mal sevdası.
  • Ey kararsız kişi, mal çöpten ibarettir. Ama boğazındaysa Abıhayatı içirmez.
  • Malını, düzenbaz bir düşman çalacak olsa bir yol keseni, başka bir yol kesen dolandırmış demektir.
  • Bir yılancının başka bir yılancıdan yılan çalması
  • Bir hırsızcağız, bir yılan oynatıcısının yılanını çaldı. Aptallığından onu ganimet saymaktaydı. 135
  • Yılancı, yılanın zehirlemesinden kurtuldu. Yılan da hırsızını ağlatıp inleterek öldürdü.
  • Yılancı, o ölü adamı görüp tanıdı, “Onu benim yılanım öldürdü, canından etti.