English    Türkçe    فارسی   

2
909-958

  • Ateşten saf bir nur yaratıp onunla bütün nurları parlatan,
  • Nurlara doğan, nurları aydınlatan nuru yaratan, Âdem peygamberin feyiz alıp marifete eriştiği aydın ziyayı meydana getiren, 910
  • Âdem’den bitip Şîs’in devşirdiği nuru, Âdem’in görüp Şîs’i yerine halife ettiği nuru.
  • Nuh’un feyiz aldığı, can denizi havasında inciler yağdırdığı nuru halk edene ant olsun.
  • İbrahim’in canı o nurlardan nurlandı da pervasızca ateş şulelerine koştu, ateşe atıldı.
  • İsmail, onun ırmağına düştü de o yüzden parlak bıçağın önüne baş koydu, boyun verdi.
  • Davut’un canı onun şulelerinden hararetlendi de ondan dolayı elinde demir yumuşadı, eridi. 915
  • Süleyman, onun vuslatından süt emdi de cinler periler onun için fermanına tabi oldular.
  • Yakup, onun kaza ve kaderine teslim oldu da ondan oğlunun kokusuyla gözü açıldı, aydınlandı.
  • Ay yüzlü Yusuf, o güneşi gördü de rüya tabirinde o kadar uyanık hale geldi.
  • Asâ, Musa’nın ellinden su içti de o yüzden Firavun’un saltanatını bir lokma etti.
  • Meryem oğlu Îsa, merdivenini buldu da dördüncü kat göğün üstüne çıktı. 920
  • Muhammed, o mülkü, o nimeti buldu da hemencecik ayı ikiye böldü.
  • Ebubekir, tevfika mazhar oldu da öyle bir padişahın müsahibi oldu, öyle bir padişahı candan tasdik etti.
  • Ömer, o mâşuka âşık oldu da gönül gibi, hakkı bâtılı ayırt etti.
  • Osman, o apaçık görüşün ta kendisi oldu da feyizli bir nura nail olup Zinnûreyn oldu.
  • Mürteza, onun yüzünden inciler saçtı da can vadisinde Allah aslanı kesildi. 925
  • Cüneyt, onun askerinden yardıma nail olunca eriştiği mertebeler sayıdan üstün oldu.
  • Bayezid, onun ihsanına yol bulunca Allahtan “ Kutbül Ârifin” adını duydu.
  • Kerhî, onun harimine bekçi olunca aşk halifesi oldu, nefesleri Allah nefesi haline geldi.
  • Edhemoğlu, atını sevinçle o tarafa koşturunca âdil sultanların sultanı oldu.
  • Şakik, o ulu yolun meşakkati yüzünden güneş gibi aydınlatıcı bir reye, her şeyi gören bir göze erişti. 930
  • Daha nice yüz bin gizli Padişahlar var ki o nur âleminde yüceliğe sahiptirler, makamları vardır.
  • Allah, her yoksul, onların adlarını anmasın diye gayretinden adlarını gizledi.
  • O nura ve denizde balıklar gibi yaşayan nuranilere ant olsun…
  • O nura ve o denizi, denizin canı desem de lâyık değil. O âleme yeni bir ad aramaktayım.
  • O Allah’a ant olsun ki bu da ondandır, o da ondan. İçler, hakikatler, ona nispetle kabuktur, zahirdir. 935
  • Ant olsun o Allah’a ki kapı yoldaşım ve dostum, bu benim sözlerimden yüz kat daha üstündür.
  • Arkadaşımın evsafından bildiklerimi söyledim, fakat ey kerem sahibi inanmıyorsun; ne diyeyim?”
  • Padişah dedi ki: “Şimdi artık kendi halinden bahset. Ne vakte dek şunun, bunun halini anlatacaksın?
  • Söyle bakalım, senin neyin var, ne elde ettin, deniz dibinden ne inciler getirdin?
  • Ölüm günü, bu duygun kalmaz. Can nurun var mı ki gönlüne yâr olsun? 940
  • Mezarda bu göze toprak dolar. Mezarı aydınlatacak nurun var mı?
  • Bu elin, ayağın gidince canının uçması için kolun kanadın var mı?
  • Bu hayvani can kalmayınca yerine koymak için baki bir cana sahip misin?
  • Şart, iyilik etmek değil, iyilikle gelmek, bu iyiliği Allah’a götürmektir.
  • İnsanlıktan mı bir cevhere sahipsin, eşeklikten mi? Bu ârazlar yok olunca nasıl götüreceksin ki? 945
  • Bu namaz ve oruç arazlarını Allah’a nasıl ileteceksin ki? Çünkü araz, iki zaman zarfında baki kalmaz, yok olup gider, bir anlıktır.
  • Arazları götürmeye imkân yoktur. Fakat cevherden hastalıkları giderirler.
  • Bu suretle de cevher, bu hastalık arazlarından kurtulur, değişir. Perhiz yüzünden hastalığın geçmesi gibi.
  • Perhiz arazı, çalışmalarıyla cevher olur; acı ağız perhizle tatlılaşır.
  • Ziraatla topraklar ekinle, başakla dolar. Saç ilacı, örgü, örgü saç bitirir. 950
  • Kadını nikâhlamak arazdı, mahvolup gitti. Fakat o arazdan bize evlât cevheri meydana geldi.
  • Atı, deveyi çiftleştirmek arazdır. Bundan maksat da yavru cevherini elde etmek.
  • Bostan ekmek arazdır, Bostanda biten mahsul cevheridir. Zaten maksat da budur.
  • Kimya ile uğraşmayı da araz bil, eğer o kimyadan bir cevher elde ettiysen onu getir.
  • Aynayı cilâlamak da arazdır. Fakat bu arazdan tertemiz bir ayna cevheri meydana gelir. 955
  • Şu halde “ Ben ibadette bulundum” deme, o arazlardan elde edileni göster, ürkme.
  • Senin o köleyi övmen de arazdır. Sus, koçun gölgesini kurban etmeye kalkışma!”
  • Köle dedi ki : “Padişahım, araz tebeddül etmez dersen bu söz, akla ancak ümitsizlik verir.