English    Türkçe    فارسی   

3
1157-1206

  • Musa, dönüp Firavun kalınca bütün rey ve tedbir sahiplerini danışmak üzere çağırdı.
  • Padişahın, Mısır sultanı olan Firavunun Mısır civarındaki bütün sihirbazları çağırmasını kararlaştırdılar.
  • Firavun hemen bütün sihirbazların toplanması için etrafa bir hayli adam gönderdi.
  • Nerede ünlü bir büyücü varsa gelmesi için on haberci yolladı. 1160
  • İki genç vardı ki büyü de pek şöhret bulmuşlardı. Sihirleri, aya bile tesir ederdi.
  • Aydan apaşikâr süt sağarlar, bir yere gidecekleri vakit küplere binip giderler.
  • Ay ışığını bez şekline sokup ölçer, biçer satarlardı.
  • Müşteri, para verip alır, sonra anlayınca eyvahlar olsun deyip hayıflanmaya, yüzüne vurmaya başlardı.
  • Onların, buna benzer nice sihirleri vardı ki herkes apaçık görür dururdu. 1165
  • Onlara da “Padişah şimdi sizden bir çare aramakta.
  • İki yoksul adam gelip padişahın köşkü önüne otağ kurdu.
  • Bir sopadan başka bir şeyleri yok. Fakat emirleriyle ejderha oluyor.
  • Padişah da çaresiz kaldı, ordusu da. Bu iki kişinin elinden hepsi feryat ve figana geldi.
  • Bunları defetmek için bir çare bulun. Karşılık olarak size hesapsız hazineler bağışlayacak” diye haber gönderdi. 1170
  • Bu haberi duyunca iki büyücünün de gönüllerine hem korku düştü, hem sevgi.
  • Cinsiyet damarı atmağa başladı, ikisi de hayretlerinden başlarını dizlerine koydular.
  • Sofinin meşk yeri dizidir, müşkülü halletmek hususunda iki diz, âdeta sihirbazdır.
  • O iki sihirbazın, babalarının ruhaniyetine sığınmaları ve Musa aleyhisselâm’ın hakikatini babalarının ruhundan sormaları
  • O iki büyücü, bu haberi alıp hayrete daldıktan sonra annelerine “Anne, babamızın mezarı nerede? Bize göster” dediler.
  • Anneleri, onlara rehberlik etti, babalarının mezarını gösterdi. Üç gün Allah rızası için oruç tuttular. 1175
  • Sonra “Baba, padişah korkmuş, bize emir göndermiş...
  • İki adam, onu sıkıştırmış, ordusunun önünde şerefine, haysiyetine dokunmuş.
  • Onların ne silâhları var, ne askerleri. Bir tek asaları var ama o asa da kıyametler koparıyormuş.
  • Sen zahiren toprakta yatıp uyuyorsun ama hakikatte doğrular ülkesine gitmişsin.
  • Eğer onların yaptıkları sihirse bize haber ver. Canım babacığımız, onlar Allah eriyse, yaptıkları iş Allah’tansa yine bildir. 1180
  • De onlara uyalım, secde edelim, kendimizi bir kimyaya atalım (da halis altın olalım).
  • Ümidi kesilmiş biçareleriz. Bize bir ümit ver Allah tapısından sürülmüşleriz, bizi o tapıya yine onun keremi çekti” diye yalvardılar.
  • Ölmüş büyücünün oğullarına cevap vermesi
  • Babaları, onlara rüyalarında dedi ki: “Oğullarım, bunu açıkça söylemeye imkân yok.
  • Apaçık ve olduğu gibi söylememe izin yok. Ama bu sır, uzak değil gözümün önünde.
  • Size bir nişane göstereyim de gizli şey aşikâr olsun. 1185
  • Gözlerimin nurları, oraya varın da onun uyumakta olduğu yeri anlayın.
  • O hakikat sahibi uyurken korkmayın asayı almaya kalkışın.
  • Eğer çalabilirseniz o sihirbazın biridir. Sihirbaza karşı çare bulmayı bilirsiniz siz.
  • Yok, eğer çalamazsanız aman ha aman… Kendinize gelin, o, Allah eridir. Ululuk sahibi ve hidayet verici Allah’ın elçisidir.
  • Yeryüzü doğudan batıya kadar Firavunla dolsa savaş zamanı Allah, yine onu üstün eder; Firavun, baş aşağı gelir. 1190
  • Babalarının canı yavrucuklarım, bu doğru nişaneyi verdim işte. Buna göre iş yapın, Allah doğrusunu daha iyi bilir.
  • Yavrularım, sihirbaz uyuyunca sihirinin, hilesinin hükmü kalmaz.
  • Çoban uyudu mu kurt emin olur. Çoban uykuya daldı mı dikkati elden gider.
  • Fakat bir hayvana Allah çobanlık ederse kurt, oraya nereden yol bulur, onu kapmayı nasıl umabilir?
  • Hakk’ın yaptığı sihir, haktır, yerindedir. O yerli yerinde olan şeye sihirbazlık demek hatadır. 1195
  • Babalarının canı yavrular, bu keskin bir nişanedir. O peygamber, zahiren ölse bile Allah yine onu yüceltir, kadrini yükseltir.
  • Kadri yüce Kur’an, Musa’nın asâsına, Mustafa sallallâhi aleyhi vesellem’in vefatı, Musa’nın uykusuna, Kur’an’ı, değiştirmek isteyenler de Musa’yı uyur bulup asâyı çalmak isteyen o iki küçük sihirbaza benzer
  • Allah’ın lütufları, Mustafa’ya vaatlerde bulundu da dedi ki: “Sen ölsen bile bu din, bu iman ölmez.
  • Senin kitabını, mucizeni ben yüceltirim. Kur’an’dan bir şey eksiltmeye, ona bir şey katmaya yeltenen kişiye ben mâni olurum.
  • Ben seni iki cihanda da korurum. Sözünü kınayanları terk eder, onları hor hakir bir hale korum.
  • Hiç kimse Kur’an’ı değiştirmeye kudret bulamaz; ona ne bir şey ilâve edebilirler, ne ondan bir şey eksiltebilirler. Sen benden daha iyi başka bir koruyucu arama! 1200
  • Senin parlaklığını gün geçtikçe artırır, adını altınlara, gümüşlere bastırırım.
  • Senin için minberler, mihraplar kurdururum. Ben, seni öyle seviyorum ki senin kahrın, benim demektir.
  • Şimdi adını korkudan gizlice söylüyorlar, namaz kılacakları zaman gizleniyorlar.
  • Melûn kâfirlerin korkusundan dinin mağaralarda gizli kalıyor ya...
  • Bütün âlemi minarelerle dolduracağım, âsilerin gözlerini kör edeceğim ben. 1205
  • Kulların şehirler alacak, mevkiler bulacak…